Söylem başka, uygulama başka

Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün AKP’li belediye başkanları ile istişare toplantısı yaptı.

TV’den izlediğim kadarı ile Başbakan Davutoğlu,  benim her zaman bu köşede ifade etmeye çalıştığım, “Şehircilik İlkeleri, Planlama Esasları ve Kamu Yararı” gözetilerek kentlerin gelişmesi ve belediye başkanlarının da buna göre hizmet etmesini anlatmaya çalıştı.
Tabi, Başbakan’ın konuşmasında bazı AKP’li olmayan Büyükşehir Belediyelerinin AKP’nin kazandığı ilçelere hizmet almadığını söyleyerek, hizmet yapmazlarsa devlet olarak o hizmeti kendilerinin yapacağını ve faturasını da muhalif parti Büyükşehir Belediyelerine çıkartacağını söyledi.
Bu son söylemi yani madalyonun öteki tarafından baktığımız zaman da AKP’li Büyükşehir belediyelerinin muhalif ilçe belediyelerine de aynı şeyi yaptığını söyleyebiliriz.
Çünkü yerel yöneticilik, yani insanların rahat, huzurlu, çağdaş bir ortamda yaşaması için var olan belediyelerde siyaset ön plana çıkmış durumda.
Dolayısı ile Başbakan Davutoğlu’nun sadece muhalif partilerin kazandığı Büyükşehir Belediyeleri için değil, tüm Büyükşehir Belediyeleri için bu söylemini ortaya koysaydı.
Davutoğlu konuşmasında, şehirlerin belli semtlerinin ayrıcalıklı olmamasını, şehrin estetiğinin mimari olduğunu, insanın estetiğinin de ahlak olduğunu, onun için de adalet terazisini AKP’li belediye başkanlarının ellerinden bırakmaması gerektiğini vurguladı.
Bu söylem hangi siyasi partiden olursa olsun tüm belediye başkanları ve meclis üyeleri için geçerli olmalıdır.
Ancak, bu tür söylemler ne yazık ki sadece söylemlerde kalıyor.
Özellikle de geçmişte yapılan hatalardan ders çıkartılmadan benzer hatalar tekrarlanıyor.
Mimarlar Odası Antalya Şubesi’nin bir yayınını okuduğumda, 1990’li yılların başında iki ayrı mahallede sadece konutlarda yüzde 30 yapılaşma emsali verilmişti.
Bu konu anında yine Mimarlar Odası tarafından Antalya İdare Mahkemesi’ne götürüldü ve yargı da alınan kararı iptal etti.
Özellikle Antalya’da 2004 yılından itibaren Kepez İlçesi’nde “Tüyü bitmemiş yetimin hakkı”da olan devletin arazilerini çevirip gecekondu yapanlara peynir ekmek gibi tapu dağıtılmıştı. Daha sonra da 2 kat imar hakkı verilmişti.
“Hadi” dedim. “Adamlar yıllar önce gecekonduyu yapmış, devlet yolunu yapmış, okulunu yapmış, sağlık ocağını yapmış. Elektrik abonesi yapmış, su abonesi yapmış onun için hak sahibi de olmuştur” dedim.
Ancak daha sonra gördük ki, bu gecekondu mahallerine seçimler öncesi sürekli konutlara yüzde 30 yapılaşma emsali hediye edildi. Aynı yapılaşma emsali okullar, parklar, sağlık ocakları, yollar gibi sosyal donatı alanı dediğimiz, kamu alanlarına verilmedi.
Bu da aynen Davutoğlu’nun “Şehirlerin belli semtleri ayrıcalıklı olmamalı. Şehrin estetiği mimaridir. İnsanın estetiği ahlaktır” dediği konuyu çağrıştırır.
Dolayısı ile söylem kulaklara hoş geliyor, ama uygulamada özellikle 3 dönemdir AKP’nin kazandığı Kepez İlçesi’nde uygulanmamıştır.
Daha önceki yıllara baktığımızda da Antalya’nın genelinde kent estetiği diye bir şey olmadığını da görüyoruz.  Yani AKP’den önce de durum farklı sayılmazdı.
Dediğim gibi geçmişten ders alınmadan aynı hatalar yapılmaya devam etti ve hala ediyor.
Bu kez de tarım alanları imar uygulamaları ile bir bir yok ediliyor.
Keşke Başbakan Davutoğlu, tarım alanlarının imara açılması konusunu da belediye başkanları istişare toplantısında dile getirseydi.
Ama yine söylem başka, uygulama başka olacaktı.

 

Yayın Tarihi
19.02.2015
Bu makale 273 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!