Sözün Bittiği Yer

Her gün ölüm haberi…

Bayraklara sarılı tabutlar.

Hayatını görev yaparken yitiren güvenlik görevlisi askerler, polisler…

Dava diye, şehitlik diye patlayıcı kuşananlar ve geride kalan siyah beyaz fotoğrafları.

Ağıtlar… Şivanlar… Uy havar çığlıkları

Ve ölenlerin ailelerine çevrilen objektiflerin kadrajına düşen yoksulluk.

Ağlamaklı ana, eş, çocuk, bacı ve kardeş yakınmaları.

“Onlar altın kaşıklarla yemek yerken, altın bardaklardan su içerken benim kocam beş gün evine gelemedi, çocuklarım yüzünü göremedi.” Diyen şehit eşinin isyanı.

Kurulması zorlaşan bir koalisyon…

Hükümet ortaklığı için bin dereden bin su getiren çıkarcı hesapların peşindeki tuhaf liderler.

Sanki her şey sinema perdesinde ya da televizyon ekranında akıp giden bir film…

Kanıksanmış can verenler.

Yönetmekten aciz olanların her gün haber saatlerine yansıyan bilindik yavan ve havanda su dövmekten ileri gitmeyen söylemleri.

Eğer ölüm hayata galip gelmeye başlamışsa…

Eğer yüzleri ekranda göründüğü an vatandaşları tarafından nefret edilir kadar itici gelmeye başladılarsa.

Ve eğer sen yaptın, ben yaptım mavalına sarılarak bahaneler üretilmeye başlanmışsa.

O halde artık sözün bittiği yere gelinmiş demektir.

Tarih yaşadığımız günleri yazarken elbette ki ihanetleri de, beceriksizlikleri de, iktidar koltuğu kavgalarını da not düşecektir.

Evet…

Sözün bittiği yerdeyiz.

 

 

Yayın Tarihi
01.08.2015
Bu makale 287 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!