Sus kilidi

Ankara vahşetinin ardından gelen yayın yasağı patlayan bombaların ardındaki karanlık güçlerin ekmeğine yağ sürmüş gibi oldu.

Peki, terör nedir?

Terör toplumu sindirmek, korku, kaygı, huzursuzluk yaratarak suskunlaştırmaktır.

Liderleri bir araya gelerek ortak bildiri yayınlayamayan tek vücut olamayan bir ülkede elbette ki terör şahlanışa geçer. Amacı panik yaşayan kitleler yaratmak olan teröristler için bu ele geçirilmez bir fırsata dönüşür.

Bakınız son ölümler ve bardağı taşıran Ankara katliamının ardından yaşananlar önümüzdeki günlerde seçim yaşayacak ülkemizin adeta kimyasını bozdu. Liderler seçim öncesi milyonları meydanlarda toplayacak mitinglerde olası eylemler için yeni kararlar aldılar. Bu kararlar mutlaka tedbirle ilintilidir. Ancak köşelere sıkışmak yerine istihbarat birimlerinin ve güvenlik önlemlerinin olağanüstü boyuta çıkarılarak terör tehdidi yok edilebilir, halkın yüreğine çöreklendirilmeye çalışılan korku dağıtılabilirdi.

Yasaklar daima kitleler üzerinde yönetenlere karşı güvensizliği yaratır. Sosyal hayatın içindeki birey devletin koruyucu, tedbir alıcı gücünün yok olduğunu anladığı zaman umutsuzluğa düşer. İşte bu noktada terörizmi hayatın gündemine taşıyanlara zaferler kazandırır. Çünkü istedikleri olmuştur, kitleler sindirilmiş, devlet gücü zaafa uğratılmıştır. Bu kötü örnek dünyanın dört bir yanındaki terör eylemcilerini cesaretlendirir, yeni eylemler için itici güce dönüşür.

Başta Cumhuriyet Gazetesi olmak üzere muhalif olarak adlandırılan birçok gazete yayın yasağına uymayacağını açıkladı.

Ve kısacası:

“Susun!” Deniliyor.

“Yazmayın, tartışmayın, öneri sunmayın!”

Medyaya getirilen yayın yasağı ne yazık ki içinde olduğumuz zor koşulları bertaraf etmez. Tam aksine var olan karanlığı koyulaştırır.

Bu durum da toplum üzerinde şok etkisi yapmaya devam eder, çaresizlik ve umutsuzluk sezgilerini kuşatır, gölgesinden ürken insanların sayısını çoğaltır.

Yayın yasağını ülkeyi yönetenler bir kez daha değerlendirerek terör karşısında acze düşmüş devlet imajını silmek zorundadırlar.