BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Tükenişin İlanı…

Devletin kaynaklarını birilerine “pas” ederek farklı renk ve şekillerde yandaşlık suyu ile sulanan “medyatik pravdalar” oluşturacaksınız…
Asıl sahiplerini çeşitli nedenlerle borçlandırıp iflas eşiğine getireceksiniz ve emir kullarına el değiştirtip iktidarınızın borazanı olmasını sağlayacak şekilde “birilerine” yağlı yaldan verip yönetime tayin edeceksiniz…
Gerektiğinde “alo” koduyla emirler vereceksiniz; o kadar baskı yapacaksınız ki size “emir kulu” konumuna gelmiş; “evet efendim, sepet efendim” diyen, her emrini esas duruşta yerine getirenler bile isyan edecekler…
“Yeter artık” diyecekler…
Çünkü onlar da insan...
Onların da sabır sınırları var…
Onların da baskıya istiap hadleri var…
İşte bunlardan biri de “Alo Fatih” koduyla meşhur olan ve uzaktan yönetilen, muhalefet lider isimleri dahi sansürlenen “Haber Türk Gazetesi” köşe yazıcılarından bir zat yazdıklarıyla bu tahammül edilmezliği gösterdi; devlet kaynaklarıyla yaratılan (yanaşma-yandaş-besleme) sıfatlı medya kimliğinin de isyan edebileceğini ortaya koydu...
Kim mi? Yavuz Semerci…
Her şeye rağmen bu cesareti gösterdiği için, kalemini vicdanına teslim ettiği için kutluyorum Bay Semerciyi…
İşte o yazıdan satırlar (alıntılar) “Yazmasaydım mesleğime ihanet ederdim” diyerek başına gelebilecekleri de önceden haber veriyor. Şöyle diyor; “Benim için Erdoğan, artık doğru şeyleri seslendirse bile yanlış kişidir.” Yavuz Semerci'nin; “Hakkındaki yolsuzluk kayıtlarının yalan olduğunu ispatlayamayan Tayyip Erdoğan’a artık saygı duyamıyorum. Söylediği şeylere kulaklarımı tıkıyorum. Sesini duymaktan rahatsız oluyorum. Sandığı işaret etmesini hiç önemsemiyorum. Sandıktan değil yüzde 50, yüzde 80 oy bile alsa görüşüm değişmez” diyerek muhatap aldığı muhteremin ne hallerde olduğunu anlatmaya çalışıyor…
Bu satırlar yenilir yutulur lokmalar değil, ama yazıyor Bay Semerci…
İsyan bayrağını çekip burca dikmiş…
Ardından başkaca da vicdanlı yazar-çizerlerin geleceği umuduyla yazının ana bölümlerini aşağıya alıyorum.
**
“Yalan söylemeyeceğim.
İsterseniz tarafsızlığımı yitirdiğimi düşünün.
İsterseniz paralel yapının esiri olduğumu söyleyin.
İsterseniz gazeteciliği bırakıp, ölümüne biat eden ekibin yazdığı çizdiği gibi paralel yapının gizli hücresi deyin...
Hani biraz daha ileri gidin, isterseniz vatan haini deyiverin...
(...)
Çocuklarım kusura bakmasınlar, belki işsiz kalıp onları zor duruma düşüreceğim...
Sevdiklerim de kusura bakmasın, isterlerse “Sana mı kaldı’’ desinler...
İsterlerse “Gör başına neler gelir” desinler...
Ve mesleğim...
Doğru gördüğünü yaz diyen mesleğim...
Kimseye hakaret etme, özel yaşamın gizliliğini ihlal etme ama halkın bilgi alma hakkına saygı duy diyen meslek ilkelerim...
Kamunun bilgilenme hakkını gerekirse ülke çıkarlarının üzerinde tut diyen iç sesim...
“Kalemi kır ama kalemini asla satma” diyen büyüklerim...
Beni anlayacaktır...
(...)
İster Devlet Bahçeli ülkeyi yönetsin, ister Abdullah Gül, ister Bülent Arınç, ister Kemal Kılıçdaroğlu, ister Ali Babacan, ister Mehmet Şimşek...
Beni herkes yönetir ama bir tek kişi yönetemez...
Yolsuzluk yapan yönetemez...
Babamın oğlu olsa bile tek kuruşluk saygı duymam, duyamam...
O yüzden diyorum ki, hakkındaki yolsuzluk kayıtlarının yalan olduğunu ispatlayamayan Tayyip Erdoğan’a artık saygı duyamıyorum. Söylediği şeylere kulaklarımı tıkıyorum. Sesini duymaktan rahatsız oluyorum. Sandığı işaret etmesini hiç önemsemiyorum. Sandıktan değil yüzde 50, yüzde 80 oy bile alsa görüşüm değişmez...
Benim için Erdoğan, artık doğru şeyleri seslendirse bile yanlış kişidir...
Yok hükmündedir...
Keşke bildiklerim yalan olsaydı...
Keşke kandırılmış olsaydım...
Keşke o baba-oğul arasındaki konuşma kaydını duymasaydım...
Kusura bakmayın olur mu?..
Yazmasaydım, mesleğime ihanet ederdim...
Bu halk, farkında olanı da olmayanı da, yalanı, yolsuzluğu, hele hele bir işadamının parası için önüne yatan bakanları ve onları koruyanları da hak etmiyor.”

**
Yazıyı okuyup da hala; “yalan, iftira” diyenler… “zekât için emanet edilmiş para” diyenler… “çalmışsa çalmış, ne var yani” diyenler… “başkası da çalıyor, bunlar bari Müslüman” diyenler… Bir an için vicdanınızın sesine kulak verin…
Sözün özü; yalancıya, hırsıza, soysuza, yolsuza, sahtekâra OY verme!
Verirsen, bu sıfatları “kabul” etmiş, “hırsızlığa-yolsuzluğa ortak” olursun…

Karar senindir…

Yayın Tarihi
11.03.2014
Bu makale 5185 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!