Turizmde ‘dedikodu’ krizi

Her sezon olduğu gibi ‘patlayacak’ umutlarıyla açtığımız turizm sezonunun ortalarına geldiğimizde ‘kriz’ dedikoduları ortalıkta dolaşmaya başladı…

Ödemelerin gecikmesi, vadelerin uzaması, bu dedikoduların ateşleyicisi oluyor…

Özellikle seyahat acenteleri üzerinde yoğunlaşan dedikodulara, turizmin marka firmalarının da karıştırılması, ‘sektörel güven’ erozyonu yaratmaktadır…

Güven zedelemesini daha da derinleştirmemek için, dedikodulara malzeme yapılan firma isimlerini gazetemiz sütunlarına taşımıyoruz, bundan sonra da taşımamaya devam edeceğiz…

Ticari itibar söz konusu olduğu için, bu konularda ‘net’ ve ‘somut’ gelişmeler yaşanmadan, dedikoduların haberleştirilmesini veya köşe yazılarına taşınmasını tasvip etmiyoruz…

Ancak bu strateji, yaşananları görmezden gelmemizi de gerektirmiyor…

Çünkü, turizm gemisinin içinde tüm Antalya’nın olduğuna inanıyoruz…

Eğer bu gemi su almaya başlarsa, boğulacaklar arasında kendimizin de olduğunu biliyoruz…

Turizmde, ‘turist sayısı’ ile ‘turizm geliri’ paralel gelişmediği sürece, her zaman sorun yaşanacağı net bir şekilde bilinmektedir…

Son zamanlarda ortalıkta dolaşan ‘gizli kriz’ dedikodularının ana gerekçesi de budur…

Kelle sayısına göre turizmi patlatanlar, gelirde aynı büyümenin bir türlü yakalanmadığını şimdiye kadar görmediler veya görmezden geldiler…

Bunun sonucunda da, sektörün bazı aktörlerinde gevşemeler ve aksamalar yaşanmasına yol açtı…

Ticari rekabetin etik olmayan platforma taşınması, ülkemizin bir turizm politikasının olmaması, denetim mekanizmalarının yetersiz kalması gibi unsurlar da buna eklenince, sıkıntıların krize dönüşmesi kaçınılmaz olmaktadır…

Netleşmeyen bazı sıkıntıların dedikodu olarak piyasaya hakim olması enteresan sonuçlar doğurabilir… Bu sonuçlar sektördeki sıkıntıların krize dönüşmesine neden olabilir ve turizmde dönüşü olmayan bir yola girilmesini sağlayabilir.

Dedikodularda adı geçen firmalar, Antalya’ya ciddi sayıda turist getiren, kendi pazarlarının lider markalarıdır. Markalar ne kadar güçlü olursa, o sektör o kadar sağlam temellere oturur. Markaların güçsüz ve tartışılır olduğu durumlarda ise yarınları kimse garanti edemez…

Tabi ki bir de madalyonun diğer yüzü var…

Yukarıda da bahsettiğimiz unsurlardan birisi olan, denetimsizlik ve sağlıklı turizm politikasına sahip olunmaması, bazı küçük hesap peşindekiler için de mükemmel bir zemin yaratmaktadır…

Bir masa, iki sandalye ile kurulan acenteler, milyonlarca dolarlık cari kapasiteye ulaşmaktadır… Bu acenteler, sermayelerinin yüzlerce, binlerce katı çek ve senetleri piyasaya dağıtmaktadır.

İşte turizm sektörü için patlamaya hazır bombalar, bu acentelerdir…

Maalesef, bu şirketlerle ilgili gerekli önlemler alınmamaktadır, alınamamaktadır…

Turizmde yaşanacak krizin, sektördeki her aktörü zincirleme etkileyeceği muhakkak…

Böyle bir ortamda sağlıklı ticaret yapılamayacağı da ortada…

Devletin ve sektörü temsil eden ve yasal zemini olan tek kuruluş olan TÜRSAB’ın bu duruma sessiz kalması, riski büyütmekten başka bir şey yapmaz….

 

 

DÜNYA ATASÖZLERİ

 

 

Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin. TİBET

Dikenler arasında güller yetişir. ALMAN

Erkek yaşını saklamaya, kadın ise saklamamaya başladığı zaman yaşlanmıştır. PERU

Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat onu yetişip geçer. KENYA

Yayın Tarihi
16.08.2008
Bu makale 8620 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!