Uzaylı Meyveş Ana YALANI

Bugün, dış kaynaklı senaristler’in yazdığı, ‘Yerli Olmayan Yerli’lerin de ‘orta oyunu’ oynattığı bir senaryo’dan sözedeceğim. ‘Türkiye’nin Rahibe Terasa’sı’ olarak da tanıtılan Sümeneli Meyveş Marçol nine(d.1879 - ö.1965) üzerinden 1998,1999,2000,2004 yıllarında yazılan yazılarla anlatılan masalların esasını ortaya koymaya çalışacağım…  

***
Uzaylı Meyveş Ana yalanı, ne olup olmadığı belgelerle ortaya koyulamayacak büyük bir başarı öyküsü(!) sahibi gösterilen torun Alaettin Yıldız rahmetli(d.1922-ö.2008) üzerinden piyasaya sürülmüş bulunuyor. Konuyla ilgili 2004 yılında “Ölmüş bir kadını -Meyveş Nine’yi- yalandan kurtarın” başlıklı yazımı yazmam sonrası bir gün biri bana, e-mail ile ulaşıyor; Alaetttin Bey’in Tuzla’da rehabilitasyon’da yattığı haberini, telefonda da bana veriyordu.
Bu haberi aldığımda -Trabzon’da mukim olduğum için-, Sakarya Belediyesi’nde Daire Başkanlığı yapan Osman Karagüzel Bey’i arayıp, Tuzla Rehabilitasyon Merkezi’ne gidip, Alaettin Yıldız Bey’i görüp konuşmasını istedim. Arkadaşım olan Osman Bey, daha önceki görevi olan Trabzon Belediye Başkan Yardımcılığı dönemi sırasında, Alaaettin Yıldız Bey’in kızkardeşi ve eniştesi Nizamettin Bey ile Sürmene’deki evlerinin önünde 18.09.2004 günü yapıp da kayıt altına aldığım konuşmam ve yine aynı gün bu defa öğle sonrası yine aynı kişilerle ofisimde yaptığım konuşmam sırasında da yanımda bulunmuştu. Konuya-soruna vakıf biri olarak Alaettin Yıldız Bey’i, yattığı merkezde ziyaretinde, rahmetli kendisine; benimle konuşmak istediğini belirtince beni arayıp, bağlantı kurması sonucu Alaettin Bey ile telefonda konuşuyordum…
O konuşmamızda rahmetli, bana; yakın alandan bir kişiden sözediyor; parasının yenildiğini, ninesinden kalan arazinin vakıf yapılmak istenildiğini, ayrıca da ABD’den gelirken kendisine, -Seni havaalanında çok insan karşılayacak denildiğini ama kimse olmadığını, lüks otel diye Sirkeci’de ‘r… evi’ gibi bir yere getirildiğini, çok lüks bir otele götürüldüğü söylenilerek Huzurevine bırakıldığını, 10 bin dolar bahşiş verdiğini de söylüyordu. O döneminde ‘elin gavuru’ Derek Cooper tarafından da kullanılan bu insanın,  konuşmamızda bana bir seslenişi vardı ki unutmam, unutamam; bana, “AHMET BENİ BIRAKMA!” diyordu.
***
Çok etkilenmiş, üzülmüştüm, bu yazıyı yazmamın bir diğer sebebi de hâlâ da taşıdığım bu üzüntü oluyor.
O gün ne yapabilirdim diye düşündüm. Yapacak şeyler olabilirdi belki ama, bugüne değin “hep tek başına” olan, herhangi bir “yapı” ile ‘hiçbir ilgisi’ bulunmayan biriyim. Tüm gücüm, kalemim/bilgi birikimim, bu güç de kültürsüz toplumlarda “güçsüzlük!” demek olduğu için zaten bir şey yapamıyordum. Konuyla ilgili olarak televizyonlarda, -Rahmetli Meyveş Marçol ile ilgili ileri sürülen sahtekarlıkların bitirilmesini, “Sürmene’deki yetkililere de” çağrı yaparak seslendirdim ama, hiçbir şey yapılmıyor, benim yaptığım yazıp-konuşmak olarak kalıyor, bugün de yine bunu yapıyorum.
***
Alaettin Yıldız, rahmetli olunca Sürmene’deki mahallesinde, ninesi Meyveş Marçol’un  yanına yatırılmış bulunuyor. Görülen o ki de orası bir Kült şekline sokulmuş, evi bir müzeye dönüştürülmüş gibi, adına da bir vakıf zaten kurulmuş bulunuyor.
  “Ahmet beni bırakma” şeklinde bana seslenen Alaettin Yıldız’ı ben unutmadım, yakın çevresi unuttu(!), öldüğü ‘huzur/suz yapan eve’, resmi/İLESAM yazımla, Neden öldüğü(?) sorumla, bilgi isteğimi arz ettim ama cevap verilmiyordu.
İmdi, bu vesileyle de adına kurulmuş Vakıf’tan; ölüm raporunu ve de Allaettin Yıldız’ın Tıp Fakültesi, Mühendislik Fakültesi diplomalarını, haliyle Avrupa’da nereleri ne zaman bitirdiğini vb… belge olarak istirham ediyorum… Varsa eğer!... Dünyanın uzay tıbbı konusunda en önemli bilim adamlarından biri deniliyor ya, bilim literatüründen makalelerini de… Artık “ortada bile olmayan” ‘internet yazılımı’ haberleri ‘belge’ değil, diyerek de…
***
Rahmetli Meyveş Marçol nine için, ‘130 yılına kadar yaşadı, hiç hastalanmadı’ YALANI ileri sürülmüştü ama, aslında 86 yaşında ölmüştü, hiç hastalanmadığı palavrasının ötesinde, hastalanıp zor durumlara düşmesini de mahalle dostlarıyla konuşup kayıt altına aldım ama,  yazıp da manevi şahsına ıstırap vermek istemediğim için yazmadım, yazmıyorum. O’nun şahsında üretilen, “Müslüman Türk Yahudi”, yani bir “insanın aynı anda hem Müslüman hem Yahudi olduğu” zırvasıyla,  “Karadeniz Yahudileri var” iddiası için alt yapı hazırlığı yapılıp geleceğe gönderilse de yalanlayıp yalancılığın önlerine koymuştum!..
Şimdi şunu da tarihe gönderiyorum: Uzaylı Meyveş Ana masalını ilk okuduğum,1999 yılı yayını bir Turizm dergisine, 2013 yılında, “Kim çıkardı-hazırladı?” diye baktığımda, ‘tanıdık!’ bir isme rastlayınca; o kişiyi arayıp, görüşmek üzere ofisime yakın bir yere çağırdığımda, o an bizi çay içerken gören Arş.Yazar Mustafa Yazıcı Bey de yanımıza gelince, konuşmamıza o da şahit oluyordu. Bendeniz o kişiye; -O dergiyi senden çıkarmanı istediler, sanırım da bir tek sayıdan fazla çıkmadı değil mi(?) diye sorduğumda, -Evet cevabını alıyordum. Israrıma rağmen ise, kendisinden dergiyi kimin çıkartmasını istediği bilgisini ise bana vermiyordu…
Üretilen/icad edilen yalanın, perde arkasını gösterecek işaret taşlarının cevapsız kalması da bu oluyordu…   
***
Sürmene’ye, Trabzon’a da tarih yazdığını zannedenlere de yazdım…
Trabzon’un Turabozan bir evladı olarak da...

 

Yayın Tarihi
01.01.2015
Bu makale 927 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!