Van Gölünün yıldızları

Yaz geceleri bir çul serdiğim evimizin toprak damında sırt üstü uzanır, uçsuz bucaksız göğün derinliklerini seyreder, sanki koyu bir sonsuz lacivert örtüyü iğne ucu gibi delip çıkan ve ışıklarını göz kırpar gibi gönderen yıldızları hayranlıkla izlerdim.

Bu yaz Edremit’in Kadembastı sırtlarında buluştuğumuz dostlarla bizi davet eden Necmi Beyde kardeşimizin akşam yemeğinde, masanın en ucuna yerleşip, bir karaltı halinde uzayıp giden Van Gölünün üzerindeki yıldızları seyrederken; o çocukluk, ilk gençlik günlerindeki gökyüzü seyrini hatırladım.

Yıldızlar siz neredeyseniz oradan da görünür. Ama o yıldızlar, geride bıraktığınız ömrünüzün en asude yıllarındaki yıldızlar gibi gelmez size. Ve aklınızdan geçen soruya yanıtı yine aklınız verir. Dersiniz ki köklerdir yıldızları daha parlak ve seyirli kılan.

Mehmet Murat Hocamızın kınında durmayan türküleri, kılıfında zapt edilmeyen udundan nağmeler; gecenin içine özenle açılmış arkların bereketli kerdi sularına gümüşten bir çizgi olup akan sular gibi süzülüyordu. Bir ara ıslanan yanaklarımın, söz geçiremediğim gözlerimden akan gözyaşı olduğunu fark edip, mumlarla aydınlatan upuzun masanın en ucundaki rüzgârda bir gidip bir gelen mumlardan birinin solgun, sarı alevinin üzerine parmağımı bastım.

Hayat bu işte… Kim ne zaman, nerede, hangi göğün altında olur bilinmez. Bilinmezlik bir yazgı adı alır ve açılır ayakuçlarınızda.

Bazen en sevdiklerinizle o hiç sevmedikleriniz yer değişir. Dost dediğiniz ayak bağınız, düşman dediğiniz omuzdaşınız olur.

Kimi zaman kırılganlıklarınız küse dönüşür… Soğur yüreğiniz… Küçük hesapların peşinde koşanlar umutlarınızın yeşiline keskin bir balta olup düşer.

Yaşadıklarımdan öğrendim ki insanı en küçülten ve yüreğini bir habis ur gibi boğan tek duygunun adı kindir… İflah etmeyen bu duygu, etrafınızdaki en güzel olanları etkiler… Küs denen o tuhaf illeti zehirli bir örümcek gibi sarar.

Van Gölünün yıldızları berrak bir semada hiç sönmeyen ışıklar gibidir. O ışıklar asla yüreklerine kini, küslüğü yoldaş etmemeli. Ettiklerinde ufalır, ziyalarını kaybeder. Ve işte o zaman o yalnızlık uçurumunun derinliğinde kaybolup giderler.

Yıldızını büyüten ve ışığını koruyan canlarımıza selam olsun.

 

Yayın Tarihi
03.10.2016
Bu makale 286 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!