Vatan sağ olsun da?

Dışarıda bütün coşkusuyla bahar vardı. Evimizin güneye bakan yüzünde Telekom’un yemyeşil bahçesindeki ağaçların tekmili çiçeğe durmuş ve sayılmayacak kuş sabah güneşinin yüzünü göstermesiyle o büyüleyici ve coşkulu koroyu oluşturmuştu.

Cumartesi sabahları mutfak benimdir. Bize özgü yöresel kahvaltıyı özenle hazırlarım. Otlu peynir kahvaltı masasının başköşesindeki yerini alırken, kraliçelerime bir de murtuğa pişiririm. Murtuğaya kızlarım babaanne omleti diyor.

Öyle başladım bu cumartesi görevime. Ki sala okununcaya kadar.

Mahallemizin hocası her zamankinden fazla açmıştı hoparlörün sesini. Sala bu ya… Yanık… Son vadenin ilk çağrısıdır.

Umut Radyo İstasyonuna ayarlı mutfak radyosundan dinlediğim türküyü de kapattım.

Sala sonunda hoca efendi hüzünlü sesiyle Şırnak’ta şehit düşen polis memurunun adını duyurdu.

Keskin yüzlü bir bıçak gibi inmişti sabahımıza ölüm haberi. Balkona çıktım. Sabahın erken saatinde top oynayan çocuklarda duymuştu anonsu. İki apartmanın arasındaki küçük duvarın üzerine çökmüş, ellerindeki topu bacaklarının arasına sıkıştırmış sessizce duruyorlardı.

Biz bu cumartesi sabahına böyle başladık. Mahallemizin çocukları da… Ve bütün sokağımızın insanları da…

Her gün ama her gün haber ajanslarından medyaya akan ölüm haberleri ne kadar da çoğalmıştı.

Kirli bir savaş Anadolu’da hükmünü sürdürüyordu alabildiğine. Ve Ahmet Arif’in o ölümsüz iç burkan dizeleri yankılanıyordu içimizde:

“Nerede bir ölen varsa benim yüreğim oradadır.”

Ömrü on yılını aşmış bir iktidarın sayısız barış alternatif üzerinde odaklanıp bitmesini sağlayacağı kan günleri devam ediyordu. Ne barış süreci ne de onlarca akil insanlar organizasyonu Barış İçinde Bir Arada Yaşamayı inşa etmeyi başaramamıştı.

Siyasi bencillik ve çok daha uzun bir iktidar özlemi ülkemizdeki kan rengi manzarayı baharın renklerine dönüştürememişti. Her şey sandıktan çıkacak oyların hesabına kilitlenmişti. Varsa yoksa:

“Tek başına ben!”

“Yalnız ama yalnız ben!”

“İlla ki ben!” Egosu iç ve dış dünyaya BARIŞ sloganını ilke edinmiş bir büyük ülkeyi savaşan, dalaşan ve yalnız kalan bir ülkeye dönüştürmüştü.

Bahaneler vardı.

“Ben yapmadım, o yaptı, paralel yaptı.”

“PKK bütün bu olanların sebebidir.”

Çok daha sıkıştıklarında ise:

“Kandırıldık!” Gerekçesi vardır temcit pilavı misali kitlelerin önüne servis edilen.

Ülkemiz kan kaybetmeye devam ediyor.

Ülkemiz Batı ve Doğu ve hatta Ortadoğu ülkeleri tarafından dışlanıp yalnızlaştırılıyor.

O “ben” egosu ülkemizin bugününü ve yarınını tehdit etmeyi sürdürüyor.

Yoksul halk evlatları kurban verilerek ardından:

“Vatan sağ olsun!” Hamaseti yapılarak barış unutuluyor.

Unutulmasın ki tüm yaşanan bu acıların tek sebebi iktidarın başarısız politikalarıyla birlikte bu politikalar karşısında etkisiz kalan muhalefet partileridir. Ve her gün evlatları şehit ya da gazi diye ölümle mükâfatlandırılan bizleriz. Koyun olup sürüye sayıldığımız sürece de bu gözyaşı, ağıt hep olacaktır.

Son söze gelince…

—Elbette ki vatan sağ olsun. Sağ olsun da evlatlarıyla sağ olsun. Diyorum.

 

Yayın Tarihi
17.04.2016
Bu makale 181 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!