Vize meselesi

Rusya ve Türkiye arasında karşılıklı olarak vizelerin kaldırılması anlaşması imzalandığında, bu gelişmeyi Antalya turizmi için büyük bir şans olarak sunanlara kafamda bir-iki satır hazırlamıştım ama daha sonra hem tembelliğimden hem de zamanlaması kaçtı sanıp, vazgeçmiştim.

Bugün üzülerek anladım ki hala konu yanlış biliniyor, bu nedenle şimdi bu vize kaldırma kararına iliştirilmiş turizm haberlerine kısa süreliğine dönüyorum.

Bu hafta yeniden, milyonlara ulaşan ciddi ulusal gazetelerimizde arka sayfalarda koca koca bikinili bayan resimleriyle “Vize kalkınca Rus turistler akın etti”, “Julia, Svetlana, İrina vizenin kalkmasını fırsat bilerek ilk kez geldikleri Antalya’da tatil yaptı” başlıklarını okudum.

Yaz geldi, turizm haberi yapmak gerekiyor. Havalar ısındı, merkeze sahillerden fotoğraflar geliyor.

Ne yapıyor bu durumda İstanbul’da akıllı binadaki ofisine sıkışmış medya mensubu kardeşim, dalıyor haber mutfağına, çala kaşık dolduruyor sayfasını.

Kulaktan dolma bilgiler, yanlış yorumlar, alışıldık, bildik fotoğraflarla günü kurtardığını zannediyor.

Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti, Rus pasaportu olanlara bizim bildiğimiz anlamda bir vize uygulaması yapmıyor.

Açalım bu konuyu, herkes anlasın.

Ruslar ülkemize gelmeden önce bizim konsolosluklara gidip vize başvurusu yapıp, yola çıkmadan Türkiye’ye giriş izni almıyor. Böyle bir zorunluluk yok. Türkiye sınırına gelen Rus gidiyor oradaki vezneye, pasaport bankosuna yaklaşmadan önce harç pulu alıyor, 20 dolar ödüyor ve vizesi tamamlanmış oluyor. Eğer ülkemize girişinde bilgisayara kayıtlı olan bir yasal engel de yoksa, 20 doları kapıda bastıktan sonra pasaportunu gösterip içeri giriyor. Bu uygulama henüz kalkmadı, devam ediyor.

Anlamayana bir daha yazalım, bugün gelen Ruslar hala bu ödemeyi yapıyor. Eylül ayına kadar da yapacak. Protokol o tarihte devreye giriyor “Vize” denen uygulama da kapıda alınan 20 dolarlık pul.

Bu yanlış içerikli haberler son dönemde sıkça yer bulmaya başladığından, hatta bazı turizmcilerin ağzından yazıldığından da olsa gerek, Antalya Defterdarlığı’ndan bir açıklama yapıldı. Aynen aktarıyorum:

“Halen Rus turistlere yönelik ayakbastı parası olarak adlandırılan vize harç pulundan, yılın ilk altı ayında 52 milyon 250 bin TL gelir sağlandı.”

Son olarak bir görüşümü de eklemek istiyorum, bu vize uygulaması ya da harç pulu zorunluluğu kalkınca Rus turist artmaz. 20 dolarlık kişi başı ödeme artık yok diye buraya daha fazla Rus gelmez. Ayrıca 10 günlük tatilde 20 dolar daha az ödeyeceğim diye Türkiye’ye gelenden de bize ne yarar gelir başka bir tartışma konusu.

Ne zaman daha çok turist ve gelirimiz olacak, bu nasıl başarılır yazıldı, anlatıldı. Yeniden burada kafanızı şişirmek istemem. Bilmenizi istediğim Ruslardaki sayısal büyümenin 20 dolarlık harç puluyla ilgisi olmadı, olmayacak. Bu işler bu kadara kolay değil. Kimse sizi kandırmasın.

 

 

Antalyaspor gaza gelme!

 

Tembelliğimden gecikmiş bir konum daha var.

Antalyaspor’un yönetimine yazacaktım. Henüz süre devam ediyor. Şimdi bir iki cümleyle tecrübelerimizi ve görüşlerimizi sizlerle paylaşalım.

Türkiye Futbol Federasyonu Türkcell Super Lig kulüplerinin yeni sezonda 10 yabancı oyuncu sözleşmesi imzalamasına izin verdi. Kaçı sahada, hangileri kenarda, tribünde uzun hikaye. Özet, Antalyaspor bugün isterse 10 yabancı pasaportlu futbolcuyla kontrat yapabilir ve bence sonunu da getirmiş olur. Türkiye’de bugün futbol yönetimi büyük bir hataya imza attı. Bu kadar kontrolsüz ve denetimsiz yabancı oyuncu transfer politikası hangi ülkede var? Gelecek oyuncular için belirlenmiş kriterler yok. Belli bir yaş sınırı, milli olma sayısı en azından 10 oyuncudan 5’inde uygulanmalı diye düşünüyorum. Bu karar Türkiye’yi fırsatçı transfer simsarlarının arka bahçesi yapacak. Lütfen Antalyaspor yönetimi bu gaza gelmesin ve bu yarışta geri kalıyorum diye anlamsız, gereksiz transferlere, sırf kamuoyu için, imza atmasın.

Son iki eklemem daha var Dünya Kupası için.

Benim gönlüm Hollanda’yla birlikte. Portakal kazansın, sahada laleler açsın istiyorum.

Mesut Özil konusu çok yazıldı, çok konuşuldu. Birini Tük yapma çabamızı anlamakta zorlanıyorum. Mesut orada doğmuş, büyümüş, okullarına gitmiş, onlar gibi yetişmiş, futbolu Almanya’da öğrenmiş, kimliğinde Alman yazıyor, Türk kökenli Alman ve karar vermiş Almanya’da kalmak istiyor. Bize ne oluyor şimdi? Sürekli “Sen Türksün!” diye baskı yaratıyoruz. İsterse o söyler ne olduğunu, bize sadece Özil’e saygı duymak düşer. Ben “Özil’li Almanya mı kazansın, Roben’li Hollanda mı?” sorusuna yeniden yanıt veriyorum.

Roben’i alkışlamak beni daha mutlu eder çünkü ben önce futbolu seviyorum sonra renklere, kökenlere bakıyorum.

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
05.07.2010
Bu makale 9828 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!