Yağmur günleri

“Yağmuru alkışladık, oysa buluttu göğün içinde yağmuru üreten.” (ş.a)

 

Tam bir yaz geçti sıcak mı sıcak, yakan mı yakan, bunaltan mı bunaltan. Ve Eylül dur dedi tam da hasretini çekerken yaza, biriktirdi bulutları tek tek getirerek bir araya.

 

Eğer bütün bir yaz Antalya’nın kent sıcağında kavrulduysanız yağmuru gerçekten özlersiniz.

 

Göller bölgesine arada bir gezdirdi ıslaklığını. Serine sığınan yaylacılardan haber geldi:

 

“Oralar sıcak mı buralarda yağmur huzuru var.”

 

Yağmurun gerçek değerini toprağı işleyen, rızkını ona bağlayanlar bilir. Öyle ki onsuz geçen günlerde keder dolanır yazılarda. Hani biraz geciktiğinde ise yaratana sığınılır, avuçlar yere ters açılıp yağmur duası edilir.

 

Biz yağmuru özlerken kimi Karadeniz ellerinde güneş duası edenler de vardı. Islaklığın içinde yaşayan Karadeniz uşakları Barba Bubrik geleneklerine sığınır. Un, yağ, şeker toplatılır gül yüzlü çocuklara. Sonra da büyük kazanlarda toplananlar karılıp helvaya dönüştürülür. Ve ardından o tekerleme söylenir:

 

“Barba Bubrik ne ister yağ ister, un ister, şeker ister. Barba Bubrik ne ister güneşli günler ister.”

 

Biz Akdeniz’in nemli ve sarı sıcağında da bulutsuz gökyüzünden hiç ayırmadık gözlerimizi. Hani birkaç bulut görünse de esse rüzgâr, birikse bulutlar, kapansa güneşin yakan yüzü, yağsa yağmur deriz.

 

Mevsimlerin değiştiği doğrudur. Eskiler Ağustos yirmi dediğinde Akdeniz kıyılarında akşamlar serinler, balkonlar üşütür derlerdi. Oysa tam aradan bir ay geçti havalar yine sıcak, güneş yine kavurandı. Ama bir sürpriz sevindirdi hepimizi. Eylül yirminci gün yaprağını düşürdüğünde takvimden özlenen yağmurla buluştu Antalya. Gece yarısından sonra merhaba diyen serinlik ve peşi sıra gelen yağmur damlaları kentin tozunu pisini silip götürdü, bunalan yüreklere huzuru getirdi.

 

Hava tahmin raporlarını izleyebilen kentin belediyeleri mutlaka yağmur drenaj kanallarının çöpünü, kirini almış, caddelerdeki yağmur toplayan ızgaraları elden geçirmişlerdir. Yoksa ansızın gelen yağmurlar yaşam alanlarını tehdit edebilir.

 

Güz kapıda…

 

Koyu yeşile bürünmüş ağaçların yaprakları en geç bir hafta içinde bronza dönüşmeye, hazan mevsiminin kızıl renklerine bürünmeye başlayacaktır. Ve toprağın çocukları artık bağbozumu zamanının geldiğini ürünlerini işleyerek gösterecektir.

 

Yağmur günleri hoş geldiniz. Hoş geldiniz anaç bulutlar. Ve de şurup gibi Antalya günleri merhaba!

Yayın Tarihi
21.09.2015
Bu makale 421 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!