Yaşlandı İçimdeki Çocuk

Bayram tatili başlıyor bugün. Dokuz gün tatil çalışanlar için. Tatil kısmı güzelde bayram kısmına takıldı aklım. Zor şartlardan geçerken ülkem kaç kişiye gelir ki bayram. Ülkemin bir yanı savaşta şehit verir her gün, diğer yanı cadı kazanı kaynar durur fokur fokur. İhraçlar, gözaltılar, tutuklananlar. At izinin karışması it izine. Kim suçlu kim değil belli değil. Yüreklerdeki hüzün yansır yüze. Umutsuz olmak istemiyorum. Elbet bir gün ülkemin üzerinden kalkar kara bulutlar diye düşünürken bir şarkı sözüne takıldım paylaşmak isterim sizinle. İlkay AKKAYA ‘dan

Güneşin olsun gönlünde
Kar bile yağsa
Ya da fırtına olsa
Gök bulutlarla 
Dünya kavgayla dolsa

Güneşin olsun gönlünde
O zaman gelsin ne gelirse
Doldurur ışıklarla
En karanlık gününü

Bir şarkın olsun gönlünde
Sevinçli ezgilerle
Seni günlük tasalar boğsa bile
Bir şarkın olsun dudaklarında
O zaman gelsin ne gelirse
Yardım eder atlatmaya
En yalnız gününü

Başkaları için de bir diyeceğin olsun
Tasada ve bunalımda
Ve seni mutlu edecek her şeyi
Söyle onlara da
Bir şarkın olsun dudaklarında

Yitirme sakın cesaretini 
Güneşin olsun gönlünde
Ve herşey iyi olacak.

 

Çok hoşuma gitti sözleri. Gönlüme yerleştirip kocaman güneşi eski bayramları yad ettim kendimle. Çocukluğumda dört gözle beklerdim bayramı. Bize bayram arife günü gelirdi. Arife günü köyün bitişiğindeki çamlıkta sabahtan kurulurdu cavur salıncakları, gençler çocuklar orada olurdu gün boyu. Cavur salıncağına karşılıklı iki kişi binerdi. Bacakları dik uzatmak gerekti ortadaki ipe, dizini kırdığın an karşıdaki düşerdi üzerine. Eğlence olsun diye büküverirdi biri dizini karşıdaki hop diğerinin üzerine düşer kahkahalarla inlerdi çamlık. Genelde gençler binerdi salıncağa kızlı erkekli çocukları da alırlardı bazen kucaklarına. Hiç beceremezdim binmeyi salıncağa. Biri kucağında beni de bindirse diye iç geçirirdim hep. Herkes de kardeşini alırdı kucağına boynu bükük bakardım. Ah bir büyüsem tüm çocukları alacağım sırayla yanıma. Herkes binsin cavır salıncağına.

 İkindi köy halkı ellerinde şeker, lokum, bisküvi, torbaları ile geçmeye başlayınca mezarlığa doğru, bizde takılırdık peşlerine. Bayram yeri sanırdım mezarlığı. Mezarlar temizlenir murt dalları çiçekler süslerdi üzerlerini. Bir tütsü kokusu alırdı dört bir yanı. Herkes bir şeyler dağıtırdı. Bayramlığımın hep kocaman cebi olsun isterdim, şekerle doldurmak için. Oynaşırdık, koşuştururduk o mezardan bu mezara şeker dağıtanların peşinden. Mezar başında ağlayanlara da şaşardım bayramda ağlanır mı diye.

Çocukluğum gençliğim mezarlığı bayram yeri zannederek geçti gitti. Ta ki mezarlıklarda akrabalarım, komşularım, arkadaşlarımın mezarlarını görene dek ve yaşlandı içimdeki çocuk.09.09.2016

Yayın Tarihi
09.09.2016
Bu makale 2035 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!