SİYASET

BUDAK ANAYASA KOMİSYONU'NDA KONUŞTU

-?SINIRSIZ VE DENETLENEMEYEN YETKİ DİKTATÖRLÜKTE OLUR" -?ÖNERİLEN SİSTEM; MHP'NİN 2010 MUHALEF ŞERHİNE YAZDIĞI GİBİ UCUBE BİR CUMHURBAŞKANLIĞIDIR" -?DEMOKRASİ, ÇOGULCULUK VE HUKUK DEVLETİNİN TBMM'DE YOK EDİLMESİNE, TBMM İZİN VERMEMELİ"

            CHP Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak, AKP-MHP işbirliğiyle getirilen Anayasa Teklifi’nin Cumhurbaşkanı’na yasama, yürütme ve yargı alanında geniş yetkiler getirdiğini belirterek, “Sınırsız yetkili, denetlenmesi ve kontrol edilmesi neredeyse imkânsız olan bir yöneticinin kısa adı diktatördür. Sizin metinlere, cumhurbaşkanı ya da başkan yazmanız bu gerçeği değiştirmez” dedi.

            CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak,  Anayasa Komisyonu’nda söz alarak, teklifi eleştirdi. Konuşmasının başında, MHP’nin 2010 Anayasa değişikliğine yazdığı muhalefet şerhine değinen Budak, o dönem MHP’nin cumhurbaşkanına Anayasa Mahkemesi ve HSYK’ya yapacağı atamalarla ilgili verilen yetkiler konusunda eleştiriler getirdiğini belirterek, “Bugün, MHP’nin itiraz ettiğinden çok daha fazla yetki Cumhurbaşkanına veriliyor. Tam da o zaman söylendiği gibi, cumhurbaşkanına daha fazla yetki verilmesi, parlamenter sistemin özünü bozacak, sistemi ucube bir başkanlığa dönüştürecektir. Teklif parti devletine gidişin önünü açmakta,  yargıyı siyasallaştırmak, yargı bağımsızlığını ihlal etmektedir” dedi.

HAKLAR HUKUKLA KORUNUR

            Türkiye’de rejim değişikliğinin yapıldığı bir dönemde üniversitelerden, meslek örgütlerinde, sivil toplum örgütlerinden hiçbir sesin gelmediğine dikkat çeken Budak, “Sebebi belli; korku imparatorluğu yaratılmış. Ben daha bu metni okuyup da hukuk devleti güçleniyor, kuvvetler ayrılığı sağlanıyor, yargı bağımsızlığında sınıf atlıyoruz, demokraside şaha kalkıyoruz diyen birine rastlamadım. Çünkü biraz hukuki vicdanı olan kimsenin bu metni onaylaması mümkün değil. AKP hükümetleri döneminde sıklıkla yargı reformları yapıldı, demokrasi paketleri açıldı. Bugün gelinen noktada, hukuku çökmüş, demokrasisi dibe vurmuş, kurumları iflas etmiş bir Türkiye tablosuyla karşı karşıyayız” diye konuştu.

            “Hukuk devletinde insanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlayan şey, yargının bağımsızlığı, dolayısıyla adalettir. Kendisini yönetenlerin vicdanı ve ahlakı değil” diyen Budak, bu teklifle tam tersine adalet ve özgürlüğün bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştırıldığını söyledi. Budak, şunları söyledi:

 “Düzenlemeyle ülkenin kaderi bir kişinin vicdanına, ahlakına bırakılıyor. Onun vicdanının, ahlakının uygun gördüğü ölçülerde özgür olmamız, nefes almamız, yaşamamız isteniyor. Peki, bu anlayışın on dört yıllık performansı nedir? Ben fazlasıyla pragmatist, siyasi iktidarını sürdürebilmek için her yola başvurmaktan çekinmeyen bir vicdan ve ahlak görüyorum. İnsanların özel hayatları satır satır ortalığa saçılırken siyasi olarak işine yaradığı için bunları kim, nasıl yapıyor diye sorgulayamayan bir vicdan ve ahlak var karşımızda. Terör örgütüyle seçim dönemleri üzerine kurgulanmış açılım süreçleri yürüten bir iktidar anlayışını gördük. İnsanların inancını, insanların acılarını meydanlarda yuhalatan bir vicdan ve ahlakı gördük. Bu vicdan ve ahlak; Soma’da kaybedilen canlar noktasında, işçiye atılan tekme noktasında maalesef iyi bir sınav vermedi.  Tüm bunlardan sonra böylesine sorunlu bir vicdan ve ahlaka sahip iktidar anlayışına teslim olmamız isteniyor; teslim olmayacağız.”

TBMM ÇOĞULCULUĞU DEMOKRASİYİ BOĞMAMALI

            Budak, şöyle devam etti;

            “Ekonomisi gelişmiş ülkelerin tamamında güçlü bir demokrasi var, nitelikli, sorgulamayı öğreten, analitik düşünme yeteneğini geliştiren bir eğitim sistemleri var, özgür düşünce, özgür üniversiteleri var. AKP ve MHP’nin teklifinde bunlar var mı? Hayır. Tek ve sınırsız yetkili, hem de partili bir Cumhurbaşkanı çare olarak sunuluyor. Sınırsız yetkili denetlenmesi ve kontrol edilmesi neredeyse imkânsız olan bir yöneticinin kısa adı diktatördür. Sizin metinlere, cumhurbaşkanı ya da başkan yazmanız bu gerçeği değiştirmez, değiştiremez. Temel olarak bu teklif demokrasinin, özgürlüklerin, çoğulculuğun, hukuk devletinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde boğulması, yok edilmesi anlamına gelmektedir. TBMM buna direnmeli, izin vermemelidir. Dikta rejimi huzur getirmez, tek adam diktatörlüğü demokrasi getirmez. Çare cumhuriyette, çare hukuk devletinde, çare daha fazla demokraside, daha fazla özgürlüklerde, içeride ve dışarıda barıştadır, çare özgür düşünce ve özgür üniversitededir, çare güçlendirilmiş parlamenter sistemde ve adaletli bir seçim sistemindedir.”

Yayın Tarihi
30.12.2016
Bu haber 329 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu habere ilk yorumu yazan siz olun.

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!