Ar-Ge'de durum fena değil, ancak

Uluslararası Yatırımcılar Derneği'nin (YASED) 19 Eylül'de İstanbul'da kamuoyuna açıkladığı "Türkiye Ekonomisinde Yabancı Sermayeli Firmaların Ar-Ge Etkinliklerinin Analizi" başlıklı rapor sorunlar faslında konuşulması akla bile gelmeyen bir "Türk özelliğine" dikkati çekiyor: Ar-Ge faaliyetlerine iyi başlayıp kötü bitirmek!

Gerçi, raporda bu "özelliğimizi" vurgulayan cümle yazdığım gibi değil. Ben "vulgarize" ettim. Aslı şöyle: "Faaliyetlerin güçlü başlatılıp zayıf noktalanması, hatta noktalanmaması; kamuda yapılan planların uygulanmayışı (kalkınma planları dahil.)

Rapor YASED-Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi (TEKPOL) işbirliği ile hazırlanmış. Sunumdaki ifadeyle "uzun ve detaylı bir araştırma" söz konusu. Dolayısıyla, "malûmun ilâmı" sayılabilecek kimi bilgi ve bulgular içerik değerini asla düşürmüyor.

Tam tersine, Ar-Ge meselesine yerleşik bakış açısının ötesinde "büyüteç" tutuyor ve ikinci paragrafta aktardığım iki vahim sorunu gündeme getirmekle önemli bir işlev görüyor. Sadece bu yönüyle bile önemli ve dikkate değer.

Temel soru

Bu iki sorun iki derin zafiyet alanını ifade ediyorsa, ki bu algıyı yaratıyor, o zaman tartışılması ve cevaplanması gereken temel soru şu:

Raporda da değinildiği üzere, "Tüm dünyada rekabetçiliği belirleyen önemli unsurlardan biri" olan Ar-Ge konusunda yıllardır planlara programlara yazılan hedefler, oluşturulan kuruluşlar, yapılan harcamalar ne oldu, nasıl kullanıldı, ne sonuç verdi, ne sonuç bekleniyor?

Ar-Ge'de "faaliyetlerin güçlü başlatılıp zayıf noktalanması" belli ki özel-kamu ayırımsız genel bir sorun. Ama, "kamuda yapılan planların uygulanmayışı" bu alana bütçelerden ayrıldığı söylenen ciddi kaynakların kötüye kullanıldığı sonuçta teknolojik ve yenilikçi gelişmeyi, ilerlemeyi darbelediği, o kaynakları vergileriyle sağlayan milletin de fena halde aldatıldığı anlamına gelmez mi? Elbette gelir!

Ve bu derin zafiyet Ar-Ge konusunda politika belirleyen, plan program yapan, kâğıt üzerinde hedefler koyan, kaynak tahsisini yöneten kamu yönetimi ve onu yöneten ve yönlendiren "siyasi iktidarlar" için büyük ve ağır bir "sorumsuzluk meselesi" değil mi? Türkiye'de, kamu Ar-Ge konusunda kendi planlarını bile uygulamıyorsa "diğer sorunları" konuşmanın anlamı kalır mı?

A'dan Z'ye değilse de…

YASED-TEKPOL raporunun "sunumundan" çıkan "kök" sorun ve sonuç Türkiye'nin Ar-Ge yapısının A'da Z'ye kadar değilse de en azından alfabetik sıralamanın ortalarına kadar "bozuk" olduğudur. Çünkü "GZFT Analizi" bölümünde sıralanan sorunlara bakılırsa Z harfinde durumun ne olabileceğini bugünden kestirmek mümkün değil.

GZTF analizinin "güçlü yönler" ile "fırsatlar" sütunları açık söylemek gerekirse "teselli" mahiyetinde tespitleri içeriyor. Sorunlar "zayıf yönler" sütununda yığılıyor. Rapora göre Ar-Ge'de "balığın nerede koktuğunu" yazdım: İyi başlıyor, zayıf bitiriyoruz, belki bitirmiyoruz. Yaptığımız planları uygulamıyoruz!

Başka… Eğitim sistemi bozuk, politikalar ve teşvikler dağınık, kurumlar arası koordinasyon yok, üniversiteler mühendislikte yetersiz, sanayiye duyarsız, altyapı bozuk, bilgi çalışanı doğru yönetilemiyor, bilgiye ulaşmak zor. Yabancı ortaklara Türkiye'de Ar-Ge'nin varlığı somut projelerle gösterilemiyor, yürütülen Ar-Ge faaliyetleri tanıtılamıyor, üretimde "düşük maliyet ülkesi olarak" görülüyor, yurtdışında imaj kötü vd.

Rivayete göre Napolyon Bonapart savaş alanında tekmile "barutumuz bitti" diyerek başlayan komutana ne demişti? "-Gerisini saymana gerek yok!" Bu benim yorumum.

YASED Yönetim Kurulu Üyesi Müjdat Altay ise raporun açıklandığı toplantıda yaptığı konuşmada "Türkiye'de atılan adımları büyük bir memnuniyetle izlediklerini" belirtirken, "mevcut destek mekanizmalarını" ve ilaveten Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun'u örnek gösteriyor.

Altay da haklı; çünkü bu konuda Türkiye'de etki alanları bakımından dağınık da olsa, ciddi bir birikim ve gayret var; raporda da vurgulanıyor.

Ama, benim zihnim hâlâ o iki cümleye takılı: Faaliyetlerin güçlü başlatılıp zayıf noktalanması, hatta noktalanmaması; kamuda yapılan planların uygulanmayışı (kalkınma planları dahil.) Napolyon haksız mıydı?

 

 

Yayın Tarihi
25.09.2011
Bu makale 8585 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!