Birisi veya birileri hakkında özellikle arkasından konuşuyorsak bunun adı dedikodudur. Söylediğimiz sözler eğer o insanı rahatsız edecek sözlerden ise niyetimiz ne olursa olsun söylememek gerekir. Çünkü o kişinin hoşuna gitmezse bu gıybet olur.
Gıybet dinimizde de günah sayılır.
Aynen böyle söylüyor din kitapları…
Şimdi nereden çıktı bu din dersi demeyin. Çünkü dedikodu, birbirini çekememezlik, arkadan konuşma, kıskançlık hayatımızın adeta bir parçası oldu. 3 kişi bir arada sohbet ederken, ayrılanın arkasından diğer ikisinin konuşması adetten sayılır oldu. Birinin elde ettiği başarı, aynı işi yapanlar tarafından kıskanılmazsa yadırganır hale geldi. Sadece kıskançlık mı? Daha da ileriye gidip o başarıya gölge düşürmek için çaba harcamak insanların görevi haline geldi.
***
Hepimiz tanıyor ve biliyoruz artık. Akdeniz Üniversitesi’nde adımızı dünyaya duyuran o ufak-tefek, genç yaşında saçlarına ak düşmüş Profesör Ömer Özkan’ı… Öyle bir başarı elde etti ki; tıp dünyasında yüzümüzü ağarttı. Yaptığı başarılı yüz, kol ve bacak nakli ile tıp literatürüne geçti. Dünyadaki tüm meslektaşları o’nu tebrik yağmuruna tuttular, o’ndan bir şeyler öğrenebilmek için adeta yarış ediyorlar.
Ben şahsen gurur duydum.
Şüphesiz bu başarıdan gurur duymayanlar da olacaktır. Ya da bu başarıda kendisine pay çıkarmak isteyenler, kameraların karşısına geçip sanki bu başarıyı kendisini elde etmiş edası ile bol keseden atanlar da olacaktır. “O’nun yerinde keşke ben olsaydım” diyenler de olmuştur. Bütün bunları kabul ederim. Ancak bu başarıya gölge düşürmek için konuşulanları kabul etmek mümkün değil.
Yok efendim Ömer Özkan sadece kendisinin reklamını yapıyormuş da, aslında bu bir ekip çalışmasıymış. Ömer Özkan tek başına neymiş ki… Öyle her gün basının karşısına çıkıp beyanat vermek de neyin nesiymiş. Bu ameliyatı her genel cerrah yapabilirmiş. Üstelik bacak naklinde başarısız olmuş. Kolun da sonucunun ne olacağı henüz belli değilmiş. Antalya’nın böyle bir olayla tanıtımına katkı filan sağlanmamış. Üstelik Antalya’nın böyle bir reklâma ihtiyacı yokmuş… Rektör hoca, rektörlük seçimleri öncesi bu operasyonları kullanmış. Herkes kendi menfaatine yarayan bir biçimde Uğur’u kullanmış…
Tabii ki, arkasından konuşulan bu laflar Ömer Hoca’nın da kulağına gitmiyor mu? Bu dedikodu yapan insanlar o’nun günlerce uykusuz kalışını, karı-koca ikisi birlikte günlerce henüz 11 aylık bebeklerini kucaklarına alıp sevemediklerini, yoğun bakım sürecinde evlerinin yolunu bile unuttuklarını bir kalemde unutuyorlar.
“Ben meşhur olamadım, ben böyle bir başarıya imza atamadım, o da olmasın”, zihniyetindeki bu tür insanların dedikoduları bu organizasyondan cebine beş kuruş para girmeyen o güzel insanı ve eşini son derece üzüyor. Ömer Hoca artık basının karşısına da çıkmıyor. Bölüm Başkanı kimliği ile medyaya bilgi vermek zorunda olan Doç Dr. Özlenen Özkan’ın yüzüne hiç dikkatli baktınız mı? Günlerin yorgunluğu çökmüş üzerine. Bir de üstüne üstlük dedikodular… Hoca'yı da küstürdük sonunda sizin anlayacağınız...
Ve bu dedikoduları yapanlar şimdi belki mutludurlar. Hele bir de Ömer Özkan buralardan bir giderse, mutluluklarına mutluluk eklenecek. Bir de kına yaksınlar o zaman hedeflerine tam ulaşırlar…
AFAD, Antalya’da oluşturulan temsili enkaz alanında gönüllü arama kurtarma ekibi yetiştiriyor
Kamyonetle kamyon kafa kafaya çarpıştı: 1 yaralı
Antalya’da dev dalgaların arasında can pazarı
Halk otobüsü kırmızı ışıkta bekleyen araçlara daldı: 7 araç birbirine girdi, 8 yaralı
Antalya’da gökyüzünden denize pedal çevirdiler
Antalya’da otel servis aracı devrildi: 19 yaralı
Antalya’da kayıp şahıs için arama çalışması başlatıldı
Alanya sahilinde şiddetli rüzgar denizde dalgalar oluşturdu
Fırtına kazaya sebep oldu, sürücüye ilk müdahaleyi kadın fizyoterapist yaptı
Dünya Takımlar Yürüyüş Şampiyonası’nın basın lansmanı yapıldı
Kirletilen ve Kirlenen Siyaset 08.04.2024 DR. ALİ YILMAZ