BAKIŞ

Berlin Ankaralaşıyor!

KüreselKriz Almanya'yı değiştiriyor. Batma noktasına gelen binlerce Alman şirketinin sahipleri/yöneticileri  Berlin'de nöbet turuyorlar. Aynı Ankara'da olduğu gibi bir parti üzerinden hükümete baskı yapabilmek için Berlin sokaklarında, otellerin lobilerinde cep telefonları sayısız görüşmeler yapıyor, Alman Başbakanı haftalık programını ele geçirimeye çalışıyorlar. Angela Merkel'in katıldığı toplantı ve seçim toplantılarına davetli veya davetsiz katılıp başbakana bilindik 'Saygın bir hürmet dolu Ankara' bakışı atıyorlar.

Belin siyasetinde Türkler gittikçe söz sahibi olamaya başladılar.

Devlet kepçeyle veriyor

Siyaset vergi milyarlarıyla krize karşı mücadele ederken, devletin kaynaklarına adeta bir hücum yaşanıyor. Son aylarda 1.100’den fazla şirket, ilk kalkınma programıyla devreye giren KfW özel programından kredi talep etti. Bugüne kadar 345 kredi talebi onaylanmasıyla, hazineden 640 milyon Euro devlet kredisi teminatı verildi. Ama büyük bölümü henüz beklemede. Bütün talepler onaylanırsa, vergi verenler, beş milyar Euro krediyi finanse etmesi gerekir.

Herşey Borçla

Ama bunlar sadece küçük ve orta ölçekli işletmelerin talepleri. Kriz nedeniyle şimdiden 7 ayrı adresten devlete, toplam meblağsı 7 milyar Euro’yu bulan kredi kefalet talepleri geldi. Bunların arasında örneğin Porsche ve Schaeffler de var. Ama aynı diğer büyük talepler gibi, bu iki ismin talebi de daha henüz karar aşamasına gelmedi. Opel’in maliyeti daha bu hesaba dahil edilmedi bile.

Federal hükümetin imkanları hakkında bu kadar. Ama eyaletler de hazine yardımlarıyla krize tepki gösteriyor ve şirket kurtarmalarında birbirleriyle yarışıyorlar. Örneğin Hessen Eyaleti, 2008 yılının Kasım ayında özel bir ‘olağanüstü kefalet programı’ kurdu. ‘Investitionsbank Hessen’ bankasından alınacak kredilere devlet kefaleti talebi yüzde 119 oranında arttı.

Steinmeier Karstadt’ı kurtarmak istiyor

Önce Opel, şimdi Arcandor: Alman SPD partisi, ‘ilke sebepleriyle’ uygun gördüğü şirketleri, hazine imkanlarıyla kurtarmanın tadını vardı. Alman Başbakan adayıSteinmeier, şimdiden Arcandor ve muhtemel ortağı Metro ile pazarlıklara başladığını söylüyor.

SPD, Opel’den sonra, Karstadt’ın da sahibi olan Arcandor holdingi için de devlet yardımı istiyor. SPD Başkanı Franz Münterfering’den sonra Başbakan vekili ve yeni başbakan adayı Frank-Walter Steinmeier’de siyasetin bu konunun dışında kalamayacağını söylüyor.

Steinmeier bu konuda, sürekli “Devletin bu işle bir ilgisi yoktur” diyen CDU partisinin tutumunu eleştiriyor: “Sanki Almanya’da birçok şehrin yoksullaşması bizi ilgilendirmiyormuş gibi…”

Alman Dışişleri Bakanı, Bild am Sonntag gazetesine, “bu olay 50.000 çalışanın iş teminatıyla ilgilidir. Almanya’daki zincir-mağazacılık sektörünün geleceğini teminat altına alan bir çözüm için mücadele ediyorum. Bunun için öncelikle Karstadt ve Metro aynı hizada konuşmalar yapmalı” dedi ve şu an her iki tarafla da görüştüğünü belirtti.

Hessen Eyaleti Başbakanı Roland Koch, Arcandor holdingin “sağlıklı ve kâr getiren bir turizm kolunun” olduğunu söyledi ve ekledi: “Holding sahiplerinin servetleri, vergi verenlerin cebinden korunmamalı”

Karstadt mağazalarının üst şirketi 650 milyon Euro’luk bir krediye devlet kefaleti ve resmi kalkınma bankasından (KfW) 200 milyonluk ek kredi talep ediyor. Steinmeier, bu talebin erken geri çevrilmesinden uyarmıştı. Holdingin 50.000 çalışanı var.

Koalisyon hükümeti, devlet desteklerinin sadece kriz sebebiyle sıkıntıya giren şirketlerle sınırlı kalmasını kararlaştırmıştı. Münterfering, “krizin bir el kitabı yok” dedi ve ekledi: “Sistem ve ilke açısından uygun olan şirketleri stabilize etmeye çalışmalıyız.” Devlet Kefalet Komisyonu (Bürgschaftsausschuss) henüz herhangi yardım için karara varmadı. Medyada çıkan haberlere göre, Berlin hükümetinin görevlendirdiği ekonomi uzmanları, böyle bir yardımdan vazgeçilmesi önerisinde bulunmuşlar. Kefalet Komisyonu önümüzdeki hafta tekrar bir araya gelerek bu soruna eğilecek.

Arcandor Yönetim Kurulu Başkanı Karl Gerhard Eick Cuma günü, “Berlin hükümetiyle devlet kefaletiyle ilgili yaptığımız ilk görüşmelerden sonra, şansımız yüksek olduğunu düşünüyorum” dedi. Eick, ARD televizyonuna “Çok verimli görüşmelerimiz oldu. Önümüzdeki hafta görüşmelerimiz devam edecek ve o zaman kefalet desteğini alacağımızı umuyorum” dedi.

 

Hazine paralarını dağıtma yarışı, siyasette eleştirisel bakışlara da sebep oluyor. Şirketlerin üzerindeki trende aya uydurup, hazine yardımı talep etme baskısı ve cazibesi artıyor. Meclisteki CDU Grup başkanı Volker kauder’e göre, “devlet, tam da bunu kaldıramaz”. CDU Ekonomi Komisyonu başkanı Kurt lauk, bunu daha da dramatik sert şekilde telaffuz ediyor: “Siyaset bir kere para dağıtmaya başlarsa, bütün barajlar çabuk yıkılır.”

Herşey borçla finanse ediliyor. Hızla giden devlet borçlanmasına rağmen. Lauk, henüz en uç noktayı düşünmüyor. Euro bölgesinde bir devletin iflası “nerdeyse düşünülemez”. Ama faiz yükü aşırı çoğalacak: “Siyasi hareket kabiliyetimizi giderek kaybediyoruz”.

Sonbahar’dan sonra CDU partisiyle ortak hükümet kuracak partide de aynı görüşler hâkim. Meclis Bütçe Komisyonu Başkanı ve FDP partisi üyesi Otto Fricke, “Faiz yükü arttıkça, siyaset, kendi hareket alanını borçlanmaya gömer”. Devlet borçlanması, bu senenin sonunda 1.665 milyar Euro’yu bulmuş olacak. Bu borçların yüzde 622si federal hükümete düşüyor, yüzde 32’si eyalet hükümetlerine ve yüzde 6’sı şehir ve ilçeler. Bunlar, yükselen bir trendle, yıllık 70 milyar Euro faiz ödüyorlar.

Fricke, benim doğduğum yılda, 1965’te, federal hükümetin, eyaletlerin, şehirlerin ve ilçelerin toplam borcu 42 milyar Euro idi. Bugün federal hükümet yıllık 42 milyar Euro kendi borçlarının sadece faizine ödüyor. Üstelik bunu tarihte görünmemiş düşük bir faiz oranıyla yapıyor. Yakında, devletin aldığı her Euro vergi gelirinin yüzde 25’i faize ödenecek.”

2010 yılı, bütçe politikasının kabus yılı olacak

Maliye Bakanı Peer Steinbrück (SPD), aslında 40 yıldır yeni borçlanma yapmadan bir bütçe oluşturarak tarihe geçmek istiyordu. Bunun yerine, 2009’da ek bütçe için 47,6 milyar Euro ek borçla, yeni bir rekor kırmış olacak.

Buna ilave olarak, banka ve şirketleri kurtarma fonundan kullanılan paraların riskleri de geliyor. Federal hükümet, yüzlerce milyar Euro’ya kefil oldu. Ya bu bankalar ve şirketler kendilerini toparlayamazlarsa, kriz daha uzun sürerse? Fricke, sadece banka kurtarma paketinden bu yıl içinde 15 milyar Euro’luk ek yük bekliyor.

Büyük koalisyon, yağlı yılların bereketini, borçların azaltılması için kullanmadı. Tam aksi, hükümet cömertçe yeni yardımlar dağıttı: Emekli aylıkları yükseltildi, bakım paraları, kira yardımları, ebeveyn destekleri, çocuk paraları yükseltildi. Bu yardımlarda toplamda iki haneli milyar Euro rakamlarını buldu. Ve bu paralar halen ödenmesi gerekiyor, oysa o paralar artık yok.

Hangi şirketin bu kriz döneminde kurtarılacağını ve devletin bunun için ne kadar para vereceği kararı, başlangıçtan beri 27 Eylül’ün gölgesinde bulunuyor. Muhalefetin bu durumu böyle görmesi şaşırtıcı değil. Yeşiller Partisi Milletvekili Alexander Bonde, “Korkarım büyük koalisyonda seçim taktikleriyle ilgili kimi düşünceler, ekonomik düşüncelerin üstünde kaldı.”

Siyaset şantaja açık hale geliyor

Bu görüş, muhalefettekiler için de pek yabancı değil. Hükümet grubunu oluşturan partinin grubundaki Orta Sınıf Parlamento çalışma grubu Başkanı Michael Fuchs (CDU), yakında gerçekleşecek parlamento seçimlerini “şantaja açık” hale geldiğini söylüyor. Bu, seçim anketlerindeki dipten kurtulmaya çalışan SPD partisi için özellikle geçerli. Opel’in kurtarılması bu konuda yardımcı olacak. Ama Fuchs, kendi partisine olan bakışını da net tutuyor ve geçen hafta ortasında bu konuda şu açıklamayı yaptı: “Bu seçim yılında CDU için de, Opel’i kurtarmamak veya disiplinli bir iflas işlemi yapmak çok zor olurdu.”

Gerçi Fuchs, SPD Başbakan adayı Steimeier’in sadece Opel için değil, Karstadt için de yardım öngördüğünü söyleyerek, “en ufak ihtiyacı bile olan her girişimciyi” devlet yardımı talebinde bulunmaya itti. Ama Fuchs, kendi partili dostları Koch, Rüttgers ve Althaus’un da çok inatçı olduklarını biliyor: “Ne de olsa CDU partisinden üç Eyalet Başbakanı kendi eyaletlerindeki Opel varlıklarının devamı için mücadele ediyor”

Opel, seçim malzemesi yapıldı. Karstad’ın geleceği de bir o kadar heyecan yaratıyor. Berlin’deki bütün partilerin tek bir görüş hâkim: Karstadt’ın sıkıntısının krizle ilgisi yok. Michael Fuchs, durumu şöyle özetliyor: “Karstadt, bir yıl önce bu duruma düşseydi, siyaset hiç ilgi göstermeden Kaufhof tarafından alınmış olurdu. Ama kriz sebebiyle devlete koşmak büyük bir cazibe teşkil ediyor”



--
Hüseyin Baraner
Managing Director

TRAVEL NETWORK
Turizm Araştirma ve Strateji Merkezi
Zerdalilik Mah.,Burhanettin Onat Cad.No: 74/9, 2nci Ateş Apt.
Antalya/Türkiye
+90 0242 321 64 11 Fax: +90 0242 321 64 11  /
Mobile: +90 532 5570459 /+49 177 8387972
hbaraner@gmail.com     baraner@baraner.com
www.tourexpi.com      www.baraner.com, www.trav.io




 

Yayın Tarihi
03.06.2009
Bu makale 10614 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!