Yıl 1990 suları filândı. Eğitim ve de öğretim almaya başlamıştık çocuklarımla birlikte ilköğretim kurumundan. Neredeyse tüm anneler okulun bahçesine kamp kurmuş durumdayız o yıllarda. Yaklaşık on gün, on beş gün sürdü yemek yedirme, ter bezi değiştirme ve benzeri gibi aktivitelerimizin olduğu kamp halimiz. On beş günün sonlarına doğru ise çocuklarımızın yerlerine alışmaya başlamasıyla birlikte yavaş yavaş dağılmaya başlamıştık artık kendi işlerimize. Bu esnada her birimizin evlerine en önemli konuk olarak yeni dahil olan sevgili öğretmenimizle ara ara görüşme periyodlarımız başlamıştı yeni, yeni.
Periyodik görüşmelerimizden birinde sevgili öğretmenimiz bana;
-Sibel hanım hiç endişelenmeyin lütfen. Ben hallederim bu sorunu dedi.
Tabi ki endişelenmiştim. Endişemle birlikte merakla dinlemeye başladım öğretmenimizi.
- Çocuğunuz yazı yazmak için sol elini kullanıyor ama hiç üzülmeyin bu konuyu çözeceğim dedi yineleyerek. Hem de sırada arkadaşı ile yan yana oturuyorken düzen sorunu oluşturuyormuş ilavesi ile.
Benim cevabım hemen geldi tabi ki..
-Aman hocam lütfen dokunmayın çocuğuma. Benim çocuğum solak demek ki.
Karşılıklı anlaşmıştık nihayetinde öğretmenimizle o senelerde.
Artık ötesini siz düşünün, ülkemin geldiği son hal-i pür melalinde olan ve de bitenin izlencinde ağzımın neredeyse hiç kapanmadan açık kaldığını.
Ağzım açık kalıyor zira; Eğitim sistemimizin lâik devlet yapısından hızla uzaklaştırılıyor olduğuna mı şaşkınlık hezeyanları geçirmeyeyim yoksa Atatürk Türkiye’sinde müfredatların Atatürksüzleştirilmesine mi endişelenmeyeyim? Bilimden, akıldan, özgür düşünceden, soru ve sorgulamadan daha da önemlisi aklın işlevinden koşar adım uzaklaştırılarak güdümlü yığınlar oluşturmaya “bilinçli” yöneliş hiç de yakışmıyor Türk Ulusuna.
Yıl, 1945 de Türk şairi Nazım Hikmet Ran’ın,
Sana düşman, bana düşman,
Düşünen insana düşman,
Vatan ki bu insanların evidir,
Sevgilim,
Onlar vatana düşman.
Dizeleri ile biten anlatımından bu güne değin, karanlığa mı, aydınlığa mı yürüdüğümüz sorusunun yanıtı, apaçık durmuyor mu gözlerimizin önünde Allah aşkına!
-Gitmeden kıyametimize!
Sağlıcakla..