DÜŞ-ünü-YORUM

Bir Zalim Kavimden Çevreci Olur mu?

Ya da şöyle soralım;

 

Dünyanın gelmiş geçmiş en çevreci kavmi kimlerdir? Hangi kavim sayesinde Dünya iklimini düzeltmiş, çevreyi tekrar yeşillendirmiştir?

 

Hangi kavim sayesinde insanlar dışında kalan canlılar hızla çoğalma ve insanların boşalttığı doğayı doldurma şansı elde etmiştir?

 

Moğollar…

 

Evet, 13 ve 14 yüzyılda devasa bir yayılma gerçekleştiren Moğol İmparatorluğu o dönemde hızlanan küresel ısınmayı durdurdu ve Dünyayı soğuttu.

 

Cengiz Han 1206’da Moğol yayılmacılığını başlattı. At üzerinde çılgın gibi yay kullanabilen bu savaş makinesi kavim kısa zamanda Asya’yı, Doğu Avrupa’yı ve Orta Doğu’yu kasıp kavurdu ve insansızlaştırdı.

 

Carnegie Enstitüsü Küresel Ekoloji Bölümünden Julia Pongratz, Cengiz Han ve 200 yıl hüküm süren İmparatorluğunun küresel ısınmayı durdurduğunu belirtiyor.

Pongratz, bu yaklaşıma karşı ileri sürülen tezlere karşı geliştirdiği çalışmasına Dünyanın insanlı zamanlarının iklim ve bitki örtüsü üzerine yaptığı araştırmalar üzerinden cevap veriyor.

 

Küresel iklim üzerindeki ilk insan etkisinin endüstri devrimi sonrasında, kömür ve petrol kullanımı ile başladığını iddia etmenin yanlış bir kabul olduğunu düşünüyor.

 

Pongratz, esasen insanoğlunun çevreyi etkilemesinin tarihi binlerce yıl önceye, yerkürenin bitki örtüsünü değiştirmeye başladığı dönemlere kadar gittiğini iddia ediyor. Tarım için ormanların kesilmesi bunun en büyük adımlarından bir tanesi.

Moğolların küresel iklimi nasıl normal değerlere döndürmüş olabilecekleri önemli bir soru elbette, ve bunun cevabı da tek; yeniden ormanlaştırma.

 

Avrupa, Orta Doğu ve Asya’yı işgal eden Moğol yağmacıları geri çekilirken arkalarında yüz milyonlarca cansız beden bıraktılar. Milyonlarca kilometrekarelik dev coğrafyalar insansızlaştı.

 

Hiç insan olmayan devasa ekili alanlar zaman içinde hızla ormanlar tarafından işgal edildi. Büyüyen orman alanları atmosferden çok yüksek oranda karbon emilimi sağladılar.

The Holocene isimli çalışmada, Pongratz, Carnegie’den ekip arkadaşı Ken Caldeira ve Max Planc Meteoroloji Enstitüsünden uzmanlar MS 800 sonrasında Dünyanın doğal bitki ürtüsü ve iklimi ile ilgili olarak bir model geliştirdiler.

 

Pongratz, o tarihten bugüne kadar Küresel iklimi etkileyen ve bir nevi insansızlaştırma olarak tanımlanabilecek dört büyük oluşumu mercek altına alıyor. 14 yüzyıl sonunda Avrupa’yı sarsan kara veba, 17 yüzyılın sonunda Çin’de Ming Hanedanının düşüşü, Amerika’nın fethi ve Moğol yayılması.

“ Araştırmalarımız, Kara Veba ve Ming Hanedanının düşüşü gibi göreceli olarak kısa süren felaketlerin ormanların tekrar yayılmasını sağlayacak insansızlaştırmayı başaramadığını, ama daha uzun süren Moğol istilaları ve Amerika’nın fethinin ormanlara yayılmaz için yeterli zaman ve zemin sağladığını gösteriyor.

Moğol İstilaları Dünya bitki örtüsünün değişiminde en büyük etkiyi yapan bir süreci oluşturuyor.

 

Moğolların insansızlaştırdığı ve uzun süre ıssız kalmış arazilerde yeniden yeşeren ormanlar atmosferden tam 700 milyon ton karbon emmiş. Bu miktar neredeyse bugün insanoğlunun bir yılda atmosfere saldığı miktara eşit duruyor.


Moğol istilası sonucu 40 milyon insanın ölümü, gözardı edilemeyecek denli geniş çapta ekili toprağın bitki örtüsüyle tekrar kaplanması anlamına geliyor.

 

Bu da atmosferdeki karbondioksitin geri emilimini beraberinde getiriyor. Yöntemleri insanı açıdan kabul görmese de, ekologlar bunun insan eliyle gerçekleşen ilk ‘küresel soğutma’ olduğunu söylüyorlar.

 

Dünya yüzölçümünün yüzde 22’sine yayılan bir imparatorlukla son bulan Moğol istilası, uzun ömrüyle dikkat çekiyor.

 

Bu süre boyunca binlerce yerleşkeyi tekrar tekrar ortadan kaldıran Cengiz Han, diğer hiç bir liderin yapamadığı şekilde, atmosferdeki karbonu da bilmeden silip süpürmüş.

 

Aslında aklıma hemen diyalektik materyalizm geliyor. Daha doğrusu hayatı ve dünyayı okumak için ideal olan bu yaklaşımın zıtların birliği ilkesini hatırlıyorum.

 

Ölen ‘şey’ içinde yeni bir başlangıcı barındırır ve ölümü ile onun önünü açar. Ya da, hiçbir şey tek başına olumlu ya da olumsuz değildir.

 

Kabul…

 

Cengiz ve ardılları 40 milyon insanı katlederek korkunç bir vahşete imza attılar. Bu caniliktir. Ama bir başka açıdan bakıyorum da, bu 40 milyon yaşamaya, tarım yapmaya, üremeye devam etseydi, bugün neler olurdu, tahmin edemiyorum.

 

Kabaca bir tahmin ile, bugün Dünya nüfusu 1 milyar daha kalabalık olurdu mesela. Dünya iklimi daha sıcak olabilir miydi, bilemiyorum. 1 milyar daha kalabalık Dünya’da gıda üretimi , karbon salınımı, savaşlar, sosyal hayat nasıl olurdu?

 

Kimbilir?

 

Belki de Dünyanın dününü, bugünün, yarınını senaryolaştıran irade farklı bir insansızlaştırma projesi için başka bir ‘caniyi’ görevlendirirdi.

 

 

Yayın Tarihi
29.08.2011
Bu makale 13920 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sayın Akçap Bayramınızı kutlarım. Artık bir şekilde bir yerlerde ince belli bir bardakta çay içme zamanı gelmiş olmalı.... Benim favorim Beton Kahve... Çayı harikadır... 500 metre yakında da enfes Ankara Simidi satılır...:) Saygılarımla...

Adil Gürkan 31.08.2011

Doğrusu müthiş bir yazı bu! Yazının içeriğini kavrayamadığınız zaman faşizmin dehşetengiz yüzünü anımsıyorsunuz. Acaba diyorsunuz 1.Dünya ve 2.Dünya (Paylaşım) Savaşlarında yok edilen doğaya karşın can veren binlerce insanın yok oluşu doğaya katkı sağlamış mıdır? Hitler,Mussoloni,Franco,Halepçe celladı Saddam Hüseyin'in,Vietnam,Kamboçya,Afganistan'ı iç savaşlarının hemen ardından teslim alan Amerika ve Nato kimlikli ülkelerin kıyıcı orduları yok ettikleri insanlarla doğaya hizmet etmişler midir?İnsanı yok ederek çevre faktörünü ayakta tutan bu yaman realitede bilim ne der? Doğrudur insan oğlu çevre bilincini almadan yaşadığı sürece kıyıcı,yok edici olmaktan vazgeçmiyor.Yakılan ormanların,konutlaşma adına açılan yeşil alanların,HES'lerin müsebbibi insan ve onun beynindeki daha da zengin olma ihtirası. Keşke bu yazdığınızın içinde verilmek istenen mesajın özünün eğitimin gerçek süzgecinden geçmeyen insanın yarattığı doğa düşmanlığının dünyanın aslında sonunu getirmek için bir başlangıç olduğu anlatılsa. Bugün binlerce fidanın ekildiği yeryüzünde buna karşın ne yazık ki terör adına çakılan kibritlerle,ya da bir avuç yer için sinsice yakılan ormanlarla karbon salınımının varlığı hakkında fikir edinebiliyoruz. Siyanürlü altın arayıcılığı,Hes'lerle doğal akarsuların deviniminin yok edilmesi,barış yerine savaşla ülke sorunlarının çözüme ulaştırılacağı düşüncesi Moğolların csniliğini devede kulak bırakmıyor mu?Ve hala nüfus artışını pompalaycı demeçlerle kentleşme planlarının ileriye dönük hedeflerinde kuru kalabalıkların yaratılmasına ön ayak olunmuyor mu?Varolan doğanın kaldıracağı nüfusun eğitilmesi yerine kaderci bir eğitimin ortak paydasına dediğim dedimcilik değer yargısı konarak ileri dönük projelerde sapmalara düşülmüyor mu?Yoksa...Yoksa bir savaş rüzgarı mı estirilip başta bizim coğrafyamız olmak üzere yeryüzünün önemli noktaları ateş altına alınmak isteniyor? Doğa bir bütün...İnsan da bu bütünün bir parçası...Ancak bütüne zarar veren insansa çözümü onun yok olmasını sağlamak yerine ona yok ediciliğinin gerçeğinin anlatılmasıdır. NTV 'de; Hayat,İnsan,Doğa ve Çocuk belgeselleri insanoğlunu uyaran,çimdikleyen ve hatta tokat atan belgeseller!İnsanlarımızın kaçı evlilik programları,paparazziler, abuk subuk yarışma yapımlarından fırsat bulup bu belgeselleri izleyebiliyor? Sayın Gürkan, dilerim bu tokat gibi yazınızı okuyan değerli okurlarınız, okumayanlara da önerirler.Yorumum yazınızın altında yayınlandıktan sonra facebook kişisel duvarımda sevenlerimle paylaşacağım.Saygılarımla.ŞAHİN AKÇAP

ŞAHİN AKÇAP 31.08.2011

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!