TÜRKOLOG

Biraz Felsefe -10-

ANTİK YUNAN VE ANADOLUDA FELSEFİ YAPI

 

Niçin felsefe Antik Yunan ve Anadolu da gelişti? Sorusunun karşılığı,

“Demokrasi ve hür düşünce” olarak karşımıza çıktı.

Hür düşünceyi baskılamayan yönetim şekillerini anlamak lazım.

Yönetimle hür düşünce arasında doğru orantı var.

M.Ö.500 ile M.S. 476 yılları arasındaki yönetim şekillerinde bu orantı oluşmuş.

Hür düşüncenin evrimine devlet yönetimleriyle basit olarak bir bakalım,

İstedim bu yazıda.

Samoslu Aristarkhos, dünyanın güneş etrafında döndüğünü M.Ö.500 yılında söyledi.

Daha önce söyleyemezdi. Kahinlerin baskısı vardı. Tanrı adına baskılıyorlardı insanları.

Antik Yunan ve Anadolu devlet yönetimleri bu baskıya,

M.Ö.500 den sonra izin vermedi.

 Antik Yunan M.Ö.500 ile 300 yılları 200 yıllık süredir.

Bu çağda M.Ö.550-360 da Akdeniz çanağında Likya beylikler dönemidir.

Antik Yunanla inançları benzeşir.

Zeus, Apollon, Artemis dönemin güçlü tanrılarıdır.

Bu çağda hem Antik Yunanda hemde Likya’da , Tanrılar aynıdır.

Bu Tanrılar M.Ö.500 yılına kadar baskı unsuruydu insanlara.

Kahinleri kullanıyorlardı. İnsanlara zulüm etmek istedikleri zaman,

İnsanlar düşündü.

Tanrıların gücünü sorguladı. Tragedya gelişti. Tanrılarla alay edildi sorgulandı.

Dini otoriteye aldırmadı entelektüelleri sorguladılar.

Yönetim gevşek davrandı. İnsanlar düşündü.

Bu sorgulamadan felsefe, bilim ve demokrasi doğdu.

İnsanlığın ilk parlamento binası Kaş’ta, Patara’dadır. 

Antik Yunanda ve Likya’da tartışılan konular hala tartışılır.

Otorite –  Tanrı- Devlet yönetimi.

Demokrasi en iyi yönetim biçimi midir?  O çağda, bunlar konuşuldu.

Antik Yunan Marsilya ve Akdeniz çanağındaydı.

Likya –İon, Frikler Anadolu , Ege ve Akdeniz havzasında.

Düşünceyi, baskılamadılar.

M.Ö. 430 da Peloponnesos savaşında Likyalılar Yunan komutan Melesanros’u yendi.

İskender M.Ö. 336-323 Pers imparatorluğunu yıktı.

Anadolu, Ege ve Atina üzerindeki Pers etkisini yok etti.

Şiraz’daki Persepolis şehrini yerle bir etti.

Pers kralı atının ayağını öptü Şiraz’da.

Elburuz dağlarında bu olayı, taşa kazınmış gördüm.

İranlılar Taşa kazınmış bu kabartmayı Zaloğlu Rüstem’in yaptığına inanıyorlar.

Bu geniş coğrafya daha sonra aç gözlü zalim Romalıların eline düştü. M.Ö.30.

Romalılar Yunan ve Anadolu kültürünü benimsedi korudu.

Geliştirdi. Roma hukuku doğdu. Bu hukuk evrensel hukukun temelidir.

Bu temeli biz Cumhuriyetle gördük.

Romalılar bu kültürü batı Avrupa’ya yaydılar. Yunanlılar- Feneke alfabesini kullandılar.

Likyalılar – Eti çivi yazısını…

Bu topraklar Roma’ya geçince, yeni bir uygarlık gelişti.

İslam dünyasında Farabi, ibn-i Sina,İbn-i Rüşt ve Anadolu felsefesinden etkilenmişlerdir.

İmam Gazali onları kafir ilan etti.

İnsanlık şimdi, o, zamanda arzu edilen demokrasi peşindedir.

M.Ö. 600 yıllarda Akdeniz çanağında ruhban sınıfı ve mutlak monarşi vardı.

Din ve yönetim işbirliğiyle halk yok sayılıyordu.  

Kölelik ve sömürü, hat safhadaydı.

Babadan oğula geçen monarşi can çekişir hale geldi bir müddet sonra.

İnsanlar akıllarını kullanıp baş kaldırdılar. Tepki verdiler ezilmeye, horlanmaya

Ülkeler bağımsızlığına düşkün kent devletlerine dönüştü bu tepki sonunda.

Yurttaş devleti (polis) oluştu. Antik Yunanda merkezden yönetilen güçlü bir devlet yoktu zaten.

Yunan demokrasisi yurttaşlarından çok şey beklerdi.

Her yurttaş mecliste konuşmalı yönetimini kendi belirlemeliydi,

Savaşa giden generalleri bile oyla belirlerlerdi. Siyaset doğrudan yapılırdı.

Başarısız generalleri halk oyla cezalandırılırdı. Doğrudan demokrasi kullandılar.

Bugün bile ulaşılamadı, doğrudan demokrasiye gayret ediliyor.

Atina demokrasinin en güçlü adamı Perikles’ti M.Ö.431 de şöyle konuşmuştur.

“Herkes yalnızca kendi işleriyle değil,  kamu işleriyle de ilgilenir,

Siyaset konusunda bilgilidir. Yalnızca kendi işine bakan bir kişinin,

Bu şehirde yeri olmadığını düşünürüz.

Biz Atinalılar, şahsen karar verir ve siyasi tartışma yaparız” diyor.

Perikles “ Yönetenle yönetilenin amacının aynı olduğu yönetim şekli demokrasidir” diyordu.

Bitmek tükenmek bilmeyen Pers istilaları Yunanlıları yordu.

M.Ö.540 civarında Likya’nın önemi kenti Patara ve tüm Likya pers istilasına maruz kaldı.

M.Ö.4 49-498 yıllarında kent devletleri Pers istilasına karşı birleştiler.

Bu birleşme uzun sürmedi. Tekrar kent devletleri birbirleriyle savaşır oldu.

Hatta düşmanlarından bile yardım ister oldular.

Bu salak anlayış, ülkelerinin Mekodonlar ve Romalılar tarafından işgaline sebep oldu.

Atina halkı içinden M.Ö.5 yüzyılda büyük drama yazarları çıktı. Halk bunları coşku ile izledi.

Aiskhylos, Sophokla, Eupides.  Yunan heykelciliği ve sanatı bu coğrafyada

Natüralist sanata öncülük etmiştir.

Anadolu ve Yunan tarihi dünyanın en uzun tarihlerindendir. Üreten bir tarihtir. İnsanlığa eser bırakmıştır.

M.Ö. 5-4 yüzyıllarda üstün bir uygarlık seviyesine geldikleri bıraktıkları eserlerden belgelidir.

Yunan tarihinin başlangıç tarihi belgelerde M.Ö.550 dir.

Lidya tarihi ile ilgili Patara bulgularında M.Ö.2 bin yılına ait bulgular vardır.

Patara Tepecikte M.Ö.2 bin yılına ait mühür bulunmuştur.

Yunan tarihi M.Ö. 776 düzenlenen bir olimpiyatla başlatanlarda vardır. Belgesi yoktur.

Yunan tarihi Perikles’in yaşadığı devirde zirvede idi. M.Ö. 495- 429

Anaksaporos, Sokrat gibi filozoflar ve büyük oyun yazarları, bu devirde yetişti.

Anaksaporos  M.Ö.500-428, ilk Tanrıyı inkar eden filozoftur.

“ Ay ve dünya taştır” dedi. Ölüme mahkum oldu, bu sözünden.

Perikles kurtardı. Sokrat ve Eflatun O’na ”zındık” dedi.

 “Güneş kızgın bir madde külçesidir” dedi.

Çanakkalelidir.

Pers Yunan savaşları da bu devrededir.  Roma Yunanı işgal etti. Esir etti.

Fakat Yunan kültürünün esiri oldu.

Türkerin arap kültürünün esiri olduğu gibi.

M.S 476 Roma çöktü. Yunan kültürü yaşıyordu.

Romalılarda önemli bilginler yetiştirdi.

Lucretıus, Cicero, Virgilius, Senaka  gibi aydınlar Latince yazdı.

Batlamyus ve Galenos Yunanca yazdı.

Roma Latince ve Yunanca konuşur ve yazardı.

İskenderiye kütüphanesi geliştirdiler.

Papaz Cyril, filozof Hypatia’yı  taşlayarak öldürdüğü zaman M.S.415.

Hypatia dünyanın elips şeklinde döndüğü üzerine düşünüyordu.

Romalılar hiçbir zaman kendilerinden önceki hür düşünceyi yaşatamadılar,

Ve yıkıldılar.

13 Asırda Bağdat Dar ül Hikmey’le ,Tercümelerle gün ışığına çıkan

 Anadolu ve Yunan kültürünün aydınlığını,

Doğu toplumu dini algıları yüzünden yürütemedi.

13. Asırda batı bu kültürle temasa geçti. Rönesans’a ulaşıldı.

Aydınlanma başladı. Yunanlılar M.Ö 760-730 da Finike alfabesini benimsediler.

Homeros bu alfabe ile yazdı İlyada ve Odesea’yı

M.Ö. 594 de Atina’da kral Solon kanunlar koydu.

M.Ö 550 de Kyros pers imparatorluğunu kurdu.

Yunan demokrasisi, kralları Perikles’ i yargıladı M.Ö 430 da ceza verdiler Krallarına…

M.Ö 336 da İskender tahta çıktı. Aynı tarihte İran’da III.Darius tahta çıktı.

M.Ö 335’ te Atina’da Aristo’dan ders almaya başladı İskender.

M.Ö 334 te Asya’ya geçti, İskender Persleri yendi.  İyonları özgür bıraktı Egede.

İyonlar Yunan değildir, Anadolu halkıdır.

İlk Felsefe Kuşadasında başlamıştır. Tales, Heraklid Kuşadalıdır.

İskender M.Ö.333 de Ankara dolaylarına geldi. ”Gordion” düğümünü kesti. Persleri bozguna uğrattı.

Darios doğuya kaçtı. İskender M.Ö.332 de Mısıra geldi.

İskender  tüm Anadoludan Persleri çıkardı.

M.Ö.331 de İskenderiye şehrini kurdu. Aynı yıl kahinine danışarak savaşa çıktı.

Kahinin öngörüsü doğru çıktı. Persleri yendi . Babil’e ( Bağdat) girdi.

M.Ö 330 da Pers imparatorluğunun başkenti  Persopolise girdi. Şehri yağmalayıp yaktı.

Darios’u öldürdü. M.Ö 329’da Hindukış dağlarını aştı

M.Ö.327 de Sodia Kalesini aldı. Roksana ile evlendi. Hindistan’a girdi.

M.Ö.326 de Pencap’a girdi. Pencap’ta insan koymadı. Her yer Kan. Kan.Kan…

Pencap’daki vahşetini Aristo’ya sordu,  Aristo bu nedir?

Cevap.

“Zafer veya Hiç!…”

M.Ö.323 de Babile geri döndü. Tanrı olarak karşılandı

İnsanlar güce ve güçlüye tapar Tanrı oldu İskender. Ve Tanrı öldü. M.Ö.323.

M.Ö. 322 de Aristo öldü. Aristo’nun ölümüyle düşüncede öldü.

Zamanında dinsiz dediler…

Korktu kaçtı. Dini yobazlık yeniden başlamıştı.

Hristiyanlığı kabul eden jüstinyen Eflatun’un kurduğu Akademia’yı kapattı.

M.S.529 da tüm felsefe okullarını kapattı. Tek Tanrı din Hristiyanlığın baskısıydı bu.

İnsanlık Karanlığa gömüldü, karanlığı Türkler aydınlattı. 1453 de İstanbul alındı.

Yunan bilginleri Floransa’ya kaçtı. Kaçan aydınlar,

Yunan felsefesini öğreten Platon Akademisini kurdular. Rönesans başladı.

Yunanlıların en büyük düşmanları Perslerdi.

Perslerin kuruluşu ve yükselişi, Atina demokrasisinin geliştiği döneme rastlar.

Yunanlılar ve Anadolular yaşadıkları şartlardan dolayı felsefe ve tarihi icad ettiler.

Yunanlılarda ve Türklerde Ruhban sınıf yoktur. Birey gelişmiştir.

Yunanlılarda aklını kullanan birey Türklerde kaslarını kullanan birey.

Bu iki toplum tarihi geçmişinden sürü değillerdir.

Sparta M.Ö.700-500 Irk olarak “Dor” durlar.  Akdeniz kavmi idiler.

Yunanlıdan kendilerini farklı görürülerdi. Yunanlı değillerdir. Çiftçi ve savaşçı bir toplumdur.

Sparta da M. Ö. 668 de toplum arasındaki hoşnutsuzluğu çözmek için anayasa yapıldı.

Anayasa ile devlet yeniden örgütlendi. Kahinlerde katkı sağladı.

Sparta ordusu hayatlarını askerliğe adamıştır. Sakat çocuklar dağa bırakılırdı.

Erkek çocuklar annelerinden alınır, zorlu ve çetin bir eğitime tabi tutulurdu.

Neticede itaatkar asi hayal kuramayan, ketum, acımasız askerler yetiştirirdi Spartalılar.

Genç erkekler arasında eşcinsellik yaygındır. Kadınlar devlete çocuk yetiştirmek için vardı.

Ve dindardılar. Çok tapınak inşa ettiler.

M. Ö. 550 de küçük küçük devletçiklerden bir birlik kuruldu.

Spartalılar, Şarap Tanrısı Dioniysos ‘a tapmadılar ve şarap içmediler.

M. Ö. 620-514 yılları Atina’da Tiranlık devridir.

Solon önemli bir devlet adamıydı. Yasalar koydu.

Birey özgürlüğüne önem verdi. Köleleri azat etti. Atina’yı hakkaniyetli bir şekilde yönetti.

Devrimci sayılmaz. Ülkeyi yine de soylular yönetti.

Kendisinden sonra gelen Peisistratos Solon kanunlarını uyguladı.

Zeus’un tapınağına başladı. Altı yüzyılda bitti bu tapınak.

İnsanlar tarihi gelişiminde Tanrılarına saray yapmaktan usanmadılar.

Tanrılarının sarayı yokken, Tanrı evsizken felsefe gelişti.

Düşünce gelişti. Tiyatro gelişti.

Tanrı ile alay eden Tragetyalar gelişti sahnelendi.

Felsefe baskı kaldırmaz. Akıl hür düşünmeli uçmalı.

Akıl gelişti, üretti. Felsefe böyle gelişti.

Akdeniz çanağı ve Anadolu’da.

Bu topraklarda şimdi biz, Türkler yaşıyoruz.

Toprağımızın kıymetini bilelim diye,

Nefes aldığımız Akdeniz çanağı,

Tarihine bir tarihsel

Göz atıverdim.

                                                                                                                             Kaynak:  1-  Luka’dan Likya’ya

                                                                                                                                                  Yapı Kredi yayınları

                                                               a) Havva İskan

                                                                                                                                                  b) Fahri Işık makaleleri

                                                                                                                                                2-  Antik Yunan            

                                                                                                                                                     İşbankası yayınları.

Yayın Tarihi
02.12.2016
Bu makale 1894 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Felsefe tarihi ile karışık Anadolu ve Ege tarihini de işlemişsin. Emeğinden faydalandım. Teşekkürler.

sinan bozoğlu 05.12.2016

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!