Bisiklet ve Yaşam

    

 

Geçen ay üstat Abdullah Tekin’in TRT Antalya Radyosunda yaptığı “Kent ve Yaşam” programının “Kentte Bisiklete Binen Kadın Olmak” temalı bölümüne konuk olarak çağrılmıştım. Bundan duyduğum mutlulukla zihnimde bisikletle ilgili duygu ve düşüncelerimi bir bir, özenle elden geçirdim.

     Program günü benim dışımda gelişen ve düzeltme olanağımın olmadığı bir nedenden dolayı katılamadım, çok üzüldüm, mahçup oldum ama yapacak hiçbir şey yoktu, Sayın Tekin’in beni bağışlamasını dilerim.

     Bunun üzerine orada söyleyeceklerimi yazmaya karar verdim.

     Ben bir çiftçi çocuğuyum ve köyde büyüdüm. Köyde yaşamak bisiklete engel değil elbette ama 30 yaşıma dek çocukluğumdaki üç tekerlekliden başka hiç bisiklete binemedim. Belki de köye teknolojinin ilk girdiği anlara tanıklık edip traktör sürmeyi ilk öğrenen kız olmam nedeniyle böyle bir açlığım da olmamıştı. Ancak bisikletsiz geçen yıllarımın bir ne büyük bir kayıp olduğunu 30 yaşında iken bir arkadaşımın armağan ettiği bisiklet yaşamıma girdiğinde anladım. Hayatımın bundan sonraki bölümünü (şimdilik) “iki tekerlekli dönemim” olarak tanımlasam abartı olmaz. Dizlerimi kanata kanata öğrenip keşfettiğim bu büyülü yaratı ne kadar da ruhuma göreymiş meğer. 

     O günden beri çok uzak yollar hariç kent içinde her yere bisikletle gider, onunla bütünleşir, anılır oldum. Ve yaşamımın en unutulmaz anlarından oldu bisiklet zamanlarım. Bisiklet sevdam için öyküler yazıldı; “Bir gün pedal çevirmeyi unutursa ayakların kalbim zınk diye durur” diye başlayan.

     Bisiklet türkülerim oldu, olmakta. Bu büyülü arkadaş biri demirbaş olmak üzere türlü türlü türküler düşürür oldu dilime, âlemi türkü tadında devreder oldum.

     İlk bisikletim çalındı, çalana ilenmedim. Yaradan bana yeni bir tane gönderdi, eskisi için üzülmeden.

     Bisiklete beni bu denli çeken şey ne mi? Saymakla bitmez;

     Bir kere bisiklet özgürlüktür. Bisiklete bindiğinizde kentte, kırda, bayırda yaşam özel bir kulvar açar size. Hiç kimseye, hiçbir şeye zarar vermediğiniz ama kendinizin çok hayrına bir bağımsızlıktır bu.

     Bir düş evreni, bir başka iklim ve yetkinliğin benzersiz tadıdır bisikletli anlar. Kışın üşümez, yazın bunalmazsınız.

     Yaşam alanlarımızı sürekli daraltan ve kirleten metal yığını motorlu araçlara göre estetiktir. İster spor giysilerle, isterseniz takım elbise ile binin yakışır.

     Sonra sevgidir. Bisiklete binmeye başladığımdan beri insanlardan gördüğüm bütün ifadeler hep iyi duyguların yansıması olmuştur. Gülümseyen bir yüz, takdir eden bir esenleme veya çok kez yaşadığım hayır dua bana sonsuz bir mutluluk verir. Bu da günün hangi saatinde olursa olsun insanın ruhumu sağaltır.

     Bisiklet sağlıktır. Hemen herşeyin insanın inadına bozulduğu, azdığı zamanımızda içindeki seni keşfetmek, kendinle, insanlarla ve doğayla barışık olmaktır. Bir solukta serin akan çaylara ayağını sokmak, kekik kokularına boyanmak, meleyen kuzuları kucaklamaktır. Evrenle helalleşmek, kuşa gülücük, ağaca teşekkür, suya minnettir.

     Bereketli bir nimettir, cebinizde kendinizi ve çocukları sevindirecek kadar çok para bırakır, ruhunuzda güç yaratır. Bu nedenle olsa gerek bisiklete binmek bende ibadet etmek gibi bir duygu uyandırır.

     Bisiklette doğa yasalarına aykırı hiçbir şey yoktur. Ne petrol yakıtlar kullanır, ne doğaya egzoz bırakır. Böylece doğayı tüketmez, dünyanın en temiz ve sonsuz enerjisi olan insan sevgisi ile üretir, donatırsınız. Bütün bisikletler doğanın döngüsü kadar uyumlu ve sessizdir. Gürültü ve hava kirliliğinin önemli sağlık sorunlarına yol açtığı günümüzde yan etkisiz ilaçtır.

     Motorlu taşıt sürücüleri genelde trafikte sinirli, kavgacı ve birbirlerine tahammülsüz iken bisiklet sürücüleri arasında anlatılmaz bir yakınlık ve dayanışma vardır. Çünkü bisiklete binmek insanı neşelendirir. İnsanın el becerilerini geliştirir, zihnini aydınlatır.

     Pratiktir, zaman yaratır. Trafikte dakikalarca bekleyen toplu taşıma araçlarına üste para verip sinir olmaz, özel aracınızda yaşadığınız gibi park sorunu yaşamazsınız.

     Vergisi, kaskosu, arkasında abuk sabuk yazıları, argosu yoktur.

     İnsanların yaşamları tercihlerden ibarettir.  Günün ilk saatleri bütün enerjimizi olumsuzlayan toplu taşıma araçları yerine bisiklete binmek en akıllıca kararlardan biridir.

Yaşama her pedalda sahip çıkmaktır. Çevreye ve insana düşman olan herşeyle savaşmak, haksızlıklara boyun eğmemek, zulme ve zalimlere meydan okumaktır.

     Kitaplar gibi bir çocuğa sonsuz bir dünyanın kapılarını açacak en benzersiz armağanlardan biridir.

     Bisiklet vatan sevgisi, tutumluluk zekâtı, yerli malı sevdasıdır. Cumhuriyet’ten sonra da “Kurtuluş”un, varolmanın, bir olmanın, iri olmanın, diri olmanın yollarını bezeyen taşlardır. Kendi küllerinden yeniden yaratılıp Köy Enstitülerinde eğitildikten sonra aydınlık bir nesil yetiştiren kuşağın kolu kanadıdır.

     Her sabah Yaradan’ın bize verdiği uzuvların sağlamasını yapmak, selamlamak ve şükretmektir.

     Hariçten gazel okumamak, yaşamı bandıra bandıra kucaklamaktır. Bir Cumhuriyet Kadını olarak bisikleti önemsiyor, insanlığın ve evrenin hayrına bu yaratıyı düşünen, yapan, yaşatan bütün yürekleri kucaklıyorum.

     Özellikle hanımları ve gençleri bisiklete binmeye, yaşamı çoğaltarak yaşamaya, yerel yöneticileri de sakız gibi sündürdükleri bisiklet yolları söylemlerini yaşama geçirmeye çağırıyorum.

 

 

 

Yayın Tarihi
19.04.2010
Bu makale 13265 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!