Canımı Acıtıyor

Türkiye üzerine yapılan eleştiriler benim canımı (her zaman) acıtır.

Türkiye üzerine yapılan eleştiriler insan kalitesine ilişkinse canımı daha çok acıtır.

Eğer bu eleştiriler bu ülkenin insanları tarafından yapılıyorsa canımı çok daha fazla acıtır.

Eğer bu eleştiriler ve sözde yorumlar, bu ülkedeki “henüz gelişimini tamamlamamış (hatta hiç gelişmemiş), bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan cahil entellektüeller” tarafından yapılıyorsa canımı sıkmakla kalmaz beni agresifleştirir.

 

Bugün, üzülerek de olsa bu eleştiri kervanına ben de katılıyorum.

Yaşım 49. Ve yaşadığım kadarıyla bazı gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.

 

Görebildiğim kadarıyla;

İnsanlar, birbirlerinin; arabalarını evlerini, eşyalarını, işlerini, kazançlarını, yaşamlarını, keyiflerini, neşelerini, eğlencelerini, makamlarını, statülerini, keşiflerini, yeniliklerini, girişimlerini, aldıkları ödüllerini, derecelerini… aklınızın alabileceği her şeylerini kıskanıyorlar. Hatta ve hatta insanların annelerini, babalarını ve eşlerin dahi kıskanıyorlar. Ama kıskanmadığımız tek şey insanların başarıları, çalışma azimleri, disipline olmaları. Bunları lafta kıskanıyor, örnek alıyor gibi duruyorsak da ne yazık ki eyleme dönüştürebildiğimiz  (istisnalar hariç) söylenemez.

 

Bu nedenledir ki bu eleştirileri alır, biz de üzerine ekler ve savurur göndeririz.

Bizden gitsin de nereye giderse gitsin.

Çünkü; Bu bizi rahatlatır. Kendimizle yüzleşmekten kurtarır.

Böylece kendimize fatura çıkartmadan (kendimizce) aklanırız.

En sevdiğimiz şey eleştirmektir. Çok detaylı ve hatta done vererek eleştirebiliyorsak daha

entel ve bilge oluruz. Daha da acımasızca eleştirebiliyorsak radikal kimliğine bürünür,

“aykırıyım, ama bir tek ben aykırı olabiliyorum” anlayışıyla bundan gurur bile duyarız.

 

Bu anlayış artık bir yönetim biçimi ve yaşam biçimi olmuştur. Kendi memurunu eleştiren amir, kendi organlarını şikayet eden başbakan, fikir veren vali, yön gösteren belediye başkanı, oy kullanamayan parti başkanı, karısını şikayet eden koca, çocuğunu şikayet eden veli, hemen hemen her şeyden şikayetçi olan vatandaş…

Şikayet biçimleri ve modelleri son derece gelişmiş ve genel kabul görmüştür. Görevini yapmayan herkes bu modelin içindedir. Kimse kendisine sorumluluk çıkartmaz, görev üstlenmez.

Yılların mastürbasyonu artık yaşam biçimidir: “Dış mihraklar ” bunları yapar.

Yoksa biz çok iyi insanlarızdır.

 

Japonya’ daki doğal afeti herkes gibi ben de izliyorum.

11.000’ üzerine çıkan ölü sayısına ve tüm kayıplara çok üzüldüm.

Olayın nükleer boyutuna üzüldüm.

 

Yayımlanan ilk görüntülerde afetin boyutlarına ve enkazlara bakarken

kısa süreçte gözlediğim şeyler değişti:

·         Orada - burada savrulan insanlar yok,

·         Bağrışma yok, kargaşa yok,

·         Şikayet yok, ağlama yok, acizlik yok,

·         Saçma-sapan açıklama yapan, vali yok, belediye başkanı ya da kamu görevlileri yok,

·         Olay yerine hemen giden, standart üç cümle eden ve dönünce görevini tamamladığını düşünen bakan yok, başbakan yok,

·         Gelen bakana, başbakana ağlamayı görev bilen vatandaş yok,

·         Sadece yandaşlarına malzeme dağıtarak prim yapmaya çalışan, dernek yok, tarikat yok, grup yok,

·         Birbirine çamur atan siyasi yok, partili yok,

·         Bir günden bir sonraki güne değişen rakam ya da bilgi yok,

·         Yardım etme çabasıyla zarar veren bilinçsizlik yok,

·         Sıraya girmede, malzeme almada kargaşa yok,

·         Parayla bile olsa marketlerde aç gözlülük yok, gereğinden fazla almak yok,

sırayı bozmak yok,

·         Bu sıraları oluşturmaya çalışan polis yok, asker yok,

·         Bugün itibariyle hala yağmalama yok, yığılma yok…

 

Japon halkına, ve yaşadığı afete çok üzüldüm.

 

Doğal afete ilişkin görüntüleri izlerken kendi ülkemdeki sosyal ve kültürel afetle yüzleştim.

Üzülerek söylüyorum, ülkeme, halkıma ve kendime daha çok üzüldüm. Canım acıdı.

 

Bu ülkede yaşayan herkes, en küçüğünden en büyüğüne bu ülkedeki her kuruma yön veren tüm yöneticiler içinde bulunduğumuz bu kültürel erezyonu ve sosyal enkazı yorumlamalı,

kendimize pay çıkartmalıyız.

 

Bulunduğumuz yer ortadadır.  İster siyasetle, ister dinle, ister tarihle… ne ile açıklarsanız açıklayın.

 

Kültür; bir toplumun geldiği gelişime düzeyi olarak açıklanır.

Bu tanımın altında toplumun geldiği teknik gelişme düzeyine teknoloji,

geldiği fikri gelişme düzeyine de felsefe (ideoloji) denir.

 

İzledim, imrendim, takdir ettim.

Yayın Tarihi
01.04.2011
Bu makale 16275 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
eleştri yapmak gerçekten çok kolay! insanların çaba göstererek oluşturduğu somut ya da soyut olsun yaratılmış bir olguyu acımasızca kötüleyerek yorumlamak ,çok kolay gerçekten.zor olan üretebilmek ya da eleştirdiğin olguda sana göre var olan sorunun çözümü için fikir üretebilmek. Maalesef bunu herkes yapamıyor.Teşekkürler Vahdet Bey keyifle diyemeyeceğim ama hissederek okuduğum güzel bir yazı.devamını görmek mutlu eder bizi.

aysun çakar 21.06.2011

Japonya'da meydana gelen felaket karşısında insanların gösterdikleri örnek davranışların, bizlere de örnek olması gerektiğini çok güzel vurgulamışsınız.. Canlarımız acıya acıya doğru davranışları öğreneceğiz umuyorum. Sizinde canınızı acıtmayan keyifli yazılarınızı okuyabilmek sabırsızığı ile ...

Kadir Dalkıran 03.04.2011

Tebrik ediyorum. Belki birçoğumuzun düşündüğü ve dillendiremediği veya dillendirmeyi beceremediği hususları çok güzel dile getirmişsiniz. Sonraki yazılarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz.

İlker Öngül 02.04.2011

Hoş geldin sevgili dostum... Yazılarının sıkı takipçisi olacağım.. Başarılar dilerim...

hüsamettin Oğuz 02.04.2011

Değerli kardeşim NARİN.. ÇOK GÜZEL BİR YAZI KALEME ALMIŞSINIZ.. BENİM İLGİMİ ÇEKEN EN SON PRAGRAF OLDU,EN ÇOK İÇİMİ ACITAN DA.. DÖNÜP DOLAŞIP TEK BİR YERE GELİYORUZ..BİR ÜLKENİN GELİŞME VE İLERLEMESİ, ÇAĞDAŞLAŞMASI,TEKNOLJİK GELİŞMESİNİN BİRLEŞME NOKTASI.."KÜLTÜR"BUNA BAĞLI OLMAK ÜZRE ,İDEOLOJİ VE FELSEFE.. KÜLTÜR ŞEMSİYESİNİN ALTINA SANAT I DA KOYALIM,SANAT VE FELSEFE HARİKA BİR İKİLİ BENİM İÇİN..İŞTE İÇİM BUNDAN ACIYOR BENİM DE..!!! ELİNİZE SAĞLIK..

Hüsamettin KURAL 01.04.2011

Yeni yazılarını bekliyor ve başarılar diliyorum. Ellerine ve Yüreğine sağlık. Yazmaya devam et lütfen !!! Sana ihtiyacımız var. Sevgiyle kal her şey gönlünce olsun.

İzzet Ünlü 01.04.2011

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!