Çark her yerde engelli

“Uluslararası Engelliler Günü” ya da “Dünya Özürlüler Günü” 1992 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiş bir gündür.

Birleşmiş Milletlerin 1992 yılında aldığı bir karardan sonra BM İnsan Hakları Komisyonu 5 Mart 1993 tarihli ve 1993/29 sayılı bildirisi ile üye ülkelerce 3 Aralık gününün ‘’Engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması’’ amacıyla tanınmasını istemiştir.

Dolayısıyla her yıl 3 Aralık “Dünya Özürlüler Günü” olarak kutlanıyor ama yılda bir gün ülke gündemine gelmek, hatırlanmak ne kadar yeterli. Kentimizde de bu hafta boyunca gerektiğince ve yeterince etkinlikler yapılacaktır elbette ki. Özürlülerin istihdamı, özel eğitim çalışmaları, rehabilitasyon(iyileştirme) konulu paneller ve söyleşiler düzenlenecek, sosyal farkındalık sağlanacaktır muhakkak. İşitme ve ortopedik engellilerin folklor, tiyatro vb. gösterileri de bu hafta izlenir artık. Ayrıca engellilerin yaşamlarını kolaylaştırıcı hizmetleri sunmak için de belediyelere çok iş düşüyor. Hatta valilikten gelen talimatla bu tek gün idari izin olarak onaylandığı halde bazı gıcık birim müdürlerinin karara uymayıp zorluk çıkardığı da söyleniyor.

Madalyonun tersine baktığımızda; Kimi vicdansızların bedensel engelli il temsilcilikleriyse sözde onlara tekerlekli sandalye araç gereç sağlık ihtiyaçlarını filan temin etmek amacıyla sponsor (destekleyici)bulup çıkar elde etme peşinde olduğunu işitiyoruz, okuyoruz. Çark burada da işliyor işte. Valla herkes kendisine yontuyor, nalıncı keseri misali.

Menfaat sağ, merhamet mevta!

 

Bu işleyiş, kentimizdeki yerel gazete patronlarından birisinin tutumunu aklıma getirdi hemencecik. Nerdeyse silah zoruyla abone yapacaktı her önüne geleni, hem de yoksullara yardım diye. Herkes kendine göre bir kılıf bulmuş nemalanmak için.

Hatta anımsıyorum da, kentimizde engelliler“Dostlar Kulübü” kurulmuştu. On kişiden kurulu federasyona bağlı bir alt kulüptü bu. Projelerini Antalya Valisi ve Büyükşehir Belediyesi’nin de desteklediğini söylemişlerdi ve özürlülerin sosyal yaşantılarına katkı çabası içindeydiler edindiğim bilgilerde. Aslına bakarsanız şu an çalışmaları ne durumda bilmiyorum, bu da benim ayıbım.

Gelelim özürlülere üç ayda bir verilen maaş komedisine. Bu konuyu açmasam daha iyi olur. Üstüne üstlük Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın kurulması ile özürlülerin problemlerinin çözülmesi kolaylaşmıştı sözümona! Maaş bağlanma şartlarına hiç değinmeyeyim, yaşamayan bil(e)mez çünkü!

 

Araştırmalara göre:

Türkiye'de yaklaşık 4 milyon civarında engelli vatandaşımız var.

Ancak çeşitli sakatlıklar ve kazalar sonucu belirli becerilerini yitirmiş kişiler de eklendiğinde sayı neredeyse 10 milyonu buluyor!

Türkiye'de her 100 evden beşinde engelli bir vatandaşımız var, engelli vatandaşlarımızın yarısından fazlasının bedensel engeli bulunuyor.

Engelli vatandaşlarımızın 80.000 civarında bir çoğunluğu henüz 0-7 yaş grubunda!

60 yaş üstü engelli vatandaşlarımızın sayısı ise neredeyse yarım milyona yakın! Herhangi bir işte çalışacak 18-50 yaş grubunda 700.000 civarında engelli vatandaşımız var.

Buna karşın Türkiye İş Kurumu verilerine göre kamu ve özel sektörde çalışan engelli vatandaş sayısı ancak 90.000 civarında!

Yapılan anketlere göre ülkemizde zihinsel engelli kişileri tanımlarken %30 oranında mahcup, mutsuz, yalnız ve üzgün kelimeleri tercih ediliyor.

Ülkemizde engelli vatandaşlara yardımcı olan derneklere ya da vakıflara üye olan kişi sayısı o kadar az ki ancak toplam nüfusun %0.04'üne denk geliyor ki bu oranın içinde kendisi de engelli olanlar çoğunlukta!

Ülkemizde hala pekçok kişi kaldırımlarda, alt geçitlerde üstü kabartmalı sarı çizgileri süsleme sanıyor.

Engelli olmak asla utanılacak ya da saklanacak bir şey değil. Çünkü hepimizin herkesin bir anda engelli olma ihtimalimiz yüksek, hele ülkemizde!

Bugün engelli vatandaşların sorunlarına kafa yormaz, ilgilenmezsek, yarın pişmanlık duyabiliriz.

Yolda yürürken çarpan bir araba, yemek yaparken gözlere sıçrayacak kızgın yağ, ilerleyen yaşla birlikte duymaz hale gelen kulaklar bir anda hepimizi engellilerin arasına katabilir.

Dünya nüfusunun % 10’u, Türkiye nüfusunun yaklaşık %12’si özürlü, kısacası ülkemizde yaklaşık olarak çeşitli özürleri olan 7,5 milyon yurttaşımız var. Bunlardan 2 milyon 230 bininin konuşma, bir milyon 274 bin 900’ünün eğitilebilir zekâ geriliği, 127 bininin görme özürlü, 382 bininin işitme özürlü, 892 bininin ortopedik özürlü, 637 bininin sürekli hastalığı var. 1,5 milyon özürlü çocuğumuzdan da yalnızca 45 bini özel eğitim olanaklarından yararlanabiliyor.

Şu hâlde onlara; “Dünya Özürlüler Gününüz kutlu olsun” diyebilir miyiz hâlâ!

Yayın Tarihi
02.12.2016
Bu makale 1944 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!