CtHrPt

Sakın etrafımızdaki bu toz-duman, bu ateş, bu nefret moralinizi bozmasın…

Demokrasi, değişim ve kardeşlik yakındır!

Hafta sonu CHP Kongresi yapıldı ya…

Adını: Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik Kurultayı koymuşlar!

***

“Demokrasi” kısmı şöyle: Genel Başkanlığa aday olmak isteyenlerin ikisi, il kongreleri bitip delegeler belli olduktan sonra,daha kurultay başlamadan yarıştan çekildiler!

Birisi;  " Kılıçdaroğlu parti içinde iktidar olmak için hukuksuzluk yapmayı tercih etti. Olağanüstü kurultay için imza verenler fişlendi. Kılıçdaroğlu’nun antidemokratik tutumunu tarih önünde mahkûm ediyorum. Ekmeleddin İhsanoğlu'nu tek başına aday gösterdi. Partiyi 'tıpış tıpış' yönetmek isteyen bir Genel Başkana ulaştık.” dedi…

Diğeri, “Partideki mevcut yapının demokrasicilik oyununa meşruiyet kazandırmamak, yanlışlara, olumsuzluklara tersinden katkı sağlamamak için” aday olmadığını açıkladı.

***

“Değişim” kısmı: Genel Başkanlığa geldikten sonra partisi tüm seçimleri kaybeden,kendisi aynı kalırken sadece CHP’yi değiştirmeye çalışan Kılıçdaroğlu, hala görevine devam ediyor!

***

“Kardeşlik” kısmına gelince: İl kongrelerinin bazıları kavga-dövüş, dedikodu ve ayak oyunlarıyla geçti. Genel Başkanlığa aday olmak isteyen Mustafa Balbay, CHP’nin kurultayda iki adaylı demokratik bir genel başkanlık seçimi yapabilmesi için adaylığına imza verecek 128 “kardeş” bulamadı!

***

Ancak şimdiki yönetimin CHP’yi getirdiği “konumu” gösteren en önemli olay, kurultayda değil,iki hafta önce TRT Genel Müdürlüğü’nde yaşandı!

TRT’de bir programda,CHP, Atatürk ve İsmet İnönü düşmanlığı yapılmış.CHP Grup Başkanvekili de yanında birkaç Milletvekiliyle,Genel Müdür’den randevu alarak “ziyarete” gitmiş…

(‘Miş-mış’ kullanıyorum çünkü çoğunuzda olduğu gibi, bende de TRT yayınlarını izleyecek sinir, sabır ve ‘zevk’ olmadığı için, bahsedilen programdan bu ziyarette çıkan kavga nedeniyle haberdar oldum. Olayın bundan sonrasını televizyonlarda ve internette izlediğim için, artık ‘di’li geçmiş zaman kullanabilirim.)

...Genel Müdür orada değildi. TRT görevlileri“Bir cenazeye gittiği için randevuya geciktiğini” söylediler. Bekleme sırasında Milletvekilleri ve görevliler arasında ağız dalaşı başladı. CHP Grup Başkanvekili bir TRT görevlisine “Siz muhatabım değilsiniz. Benim muhatabım Genel Müdürdür” dedi… Ve Genel Müdür geldikten sonra da kameralar önünde “muhatabıyla” tartışmaya devam etti!

***

(Başkent Protokol (Öndegelim) Listesi’ne göre, Bakanlar 11.; Meclisteki siyasi partilerin grup başkan ve başkanvekilleri 18.;Milletvekilleri 22.; TRT Genel Müdürü 73. sırada.)

***

TRT Genel Müdürünün, CHP Grup Başkanvekilini arayarak gecikeceğini haber vermemesi ve özür dilememesi, her şeyden önce nezaket kurallarına aykırı bir büyük saygısızlıktır!

Ancak TRT yayınlarında “dönem eleştirisi” adı altında Cumhuriyeti kuran parti ve kurucularına hakaret edilmesinin gerçek sorumlusu, TRT Genel Müdürü değil, o müdürü göreve getiren iktidardır!

Siyasetçi, kendisine “muhatap” olarak siyasetçiyi değil de bürokrat’ı seçerse, o bürokrat tarafından “muhatap” alınmayıp kapılarda bekletildiğinde, hiç bozulup, sinirlenmeyecek!

Ana Muhalefet Partisi’nin Grup Başkanvekili ve Milletvekillerinin, TRT Genel Müdürü’nü atayan, yürütmenin başı Başbakan veya TRT Genel Müdürü’nün bağlı bulunduğu Başbakan Yardımcısı dururken, bir bürokratı muhatap olarak görmeleri…

Mecliste veya Başbakanlıkta, Başbakan’a ve Başbakan yardımcısına yapmaları gereken bir protestoyu bir Genel Müdürün odasına kadar “indirmeleri”…

“Yeni CHP”nin getirildiği seviyeyi gösterir!

Yayın Tarihi
17.01.2016
Bu makale 1076 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Beğenileriniz için çok teşekkür ederim İbrahim Bey. Bir aksilik olmazsa, sonraki (çarşamba) yazım, akademisyenlerin imzasıyla ilgili olacak. Ancak benim izleyebildiğim kadarıyla CHP Akademisyenlerin bildirisine destek vermedi. Hatta Sezgin Tanrıkulu'nun bu bildiriyi destekledikleri şeklindeki açıklaması, Haluk Koç tarafından -kendisinin partinin resmi sözcüsü olduğu özellikle vurgulanarak- düzeltildi. Akademisyenlerin gördükleri BASKI ve TEHDİTLERE karşı çıktıklarını söylediler. Yine de bana; Kılıçdaroğlu, kendi görüşünü kamuoyuna partinin resmi görüşü gibi bildirerek partisini tuzağa düşüren Sezgin Tanrıkulu'nu parti meclisine önermedi mi? diye sorarsanız... Size "Haklısınız" derim. Başka da bir şey söyleyemem! Saygılarımla.

Nezihi Bayık 18.01.2016

Seçim sonuçlarını aldıktan sonra, seçmenlere yapmadığımız hakaret türü kalmaz. Hiç bir şeyden habersiz hayvanları da gündeme getirir; sonra, onlardan da özür dileriz. "Pekiyi biz seçiyoruz da, tercihimizle çoğunluğunki uyuşmayınca, nedenini yeterince sorgulayamıyor veya doğru tanıyı koyamıyoruz. Bu kısır döngünün baş sorumlusunun Muhalefetimiz olduğu, YAZINIZDAN DAHA iyi anlatan bir yazı okumadım, bu güne dek... Sizi kutluyorum. Değerli Muhalefet liderinin, yeterince irdelemeden yaptığı, (Aydın görünme hevesiyle olacak) Akademisyenler bildirisine verdiği destek gafı da, geniş halk kitlelerince aleyhine koz olarak kullanılacağını görememesi de, büyük bir basiretsizlik örneği olmuştur. Saygılarla. İbrahim Ekmekci

ibrahim ekmekci 18.01.2016

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!