Derin..

        Son zamanlarda  özellikle yazılı ve sözlü basında sıklıkla duyulur bir söylem söz konusu oldu. Önceleri de duyduğumuz ancak değinenlerin detaylandırmadığı, dinleyenlerin de çok üzerinde durmadığı veya duramadığı ifade son zamanlarda pek çok kullanılır oldu.

-“Derin”

       Kelimenin sözlük anlamı; Yüzeyi, tabanından uzak olandır. İlk bakışta son derece anlaşılır bir tanım. Kelimenin sözlük anlamına daha yakından baktığımızda ise görünen ile görünemeyenin aralarındaki bağ veya bağlantı olabileceği ve birbirinden farklılıklar da içerebileceğini kestirmek zor değildir.

Felsefî anlamı ise düşünme çalışması olarak özetlenebilir. Somutlaştırmak istersek de bilginin soruşturulması pratiğini ifade eden;

Bilginin, bilgisi demek yerinde olur.

 

Buradan hareketle;

 

       İktidar partisinin pek tabidir ki  bizlerden aldığı yetki ile yaklaşık 10 yıldır, Milli Mücadele ile kurulan Bağımsız Türkiye Devlet’ini satışa çıkarmış olduğu  bulgusu ne acıdır ki  artık yüzeye intikal etmiştir.

Nasıl mı.?

Çıplak gözle baktığımızda dahî..

 

Örnek olsun;

 

Çarpıtılmış demokrasi söylemleri ile aynı söylemin yumuşak karnını oluşturan karşılıklılık ilkesini kendi kabulleri yönünde kurumsallaştırıp(!) yaşayanlara zorunlu kılma “demokratik yaklaşım” aldatmacası ile geleceği belirleyecek işleyişi oluşturma uygulamaları,

 

 

İstanbul, Atatürk Kültür Merkezi’nin  restore edilmesi yaklaşımı ile kapatılması ile start alan,   ki.. böyle bir çalışma yapılmadığı gibi bugün gelinen durum itibarı ile kesin-kes önü tıkalı olmaması gereken kültür ve sanat alanında Şehir Tiyatrolarının iç işleyişindeki iktidar kontrollü yapısal dönüşüm,

 

Yine kendi kabullerine aykırı veya eleştirel  yazan, çizen, düşünen, konuşan, koruyan, sivil, sivil olmayan her kesimi hukuksuz yöntemlerle etkisiz hale getirip geri kalanlarımızı da  bu hukuksuzlukla meşgul ederek başta T.Cumhuriyeti Anayasası, eğitim-öğretim sistemi, sağlık, sosyal sigorta sistemi gibi Türkiye Cumhuriyet’inin işleyişine nitelik kazandıran ilkelerini,  çalışma ve emeklilik koşulları gibi  uygulamaları top yekün yeniden düzenleme girişimleri,

 

Ulus devlet olunduğuna dair tüm işaret ve izleri yok sayıp biryandan da kamunun yaşam pratiğinde hiçbir iyileşme olmamasına rağmen yabancı sermayeyi ülkeye doldurarak bütün bunların kamu yararına olduğu söylemlerinde ısrar ve kararlı tutum ve uygulamaları,

 

Kentsel dönüşüm adı altında, kentlerde veya ülke sınırları içerisinde yaşayanların yaşam standardında nasıl bir iyileşme oluşturacağı anlatılmadan, başta İstanbul olmak kaydı ile binaların(!) yıkılıp yeniden yapılması gibi anlamsız ve yüzeysel daha da önemlisi inşaat ve onunla ilgili sektörlerin dışında kime ve neye hizmet ettiği muğlak, şekilsel dönüşüm uygulamaları ile..

 

Amerika Birleşik Devletleri’nin “Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi” olarak ortaya attığı girişimin eş başkanı olan ülkemiz iktidar partisinin bu projenin gerekleri doğrultusunda hareket etmesi sonucunda gelinen nokta.

 

Hem devletimizin “ulus devlet” olma niteliğini kaybetme tehlikesi hem de yabancı sermayenin sınırlar ve içinde yaşayanları doğal olarak kendi çıkarlarınca  belirleyebileceği,  adı Türkiye Cumhuriyet’i olarak kalsa dahi cumhuriyet’in vatandaşları  ile ilgili olup-olmadığı belirgin olan başkalaşmanın görünen yüzünün esasen derinliklerinde neye işaret ettiği  sorunsalının yanıtında saklıdır.

 

Yaşadıklarımızın, taşların planlanan yerlerine yerleştirilebilmesi  için olmuş olabileceği saptaması da benim baktığım yerden açıkça gözükmektedir.

 

Efendim, derinliği de buradan gelmektedir.

 

 

Sağlıcakla..    

 

Yayın Tarihi
08.11.2012
Bu makale 10216 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!