BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Devleti Onarım Koalisyonu..

Pazar günü yapılan 25. Dönem milletvekili genel seçimi hakkında konuşan çok var; seçim öncesi bazı gözlemlerimi ve sonrasında olması muhtemel bazı öngörülerimi bu yazımla ifade etmek istiyorum...

Seçim sonrası oluşma ihtimali yüksek olan kaos şimdilik "bekleme odasında" duruyor. Hükümet kurma senaryoları devam ediyor. Kaos öncesi son şans olan tercihli çıkış... Bu arada seçim sonuçlar hakkında çok farklı oranlarda anket sonuçları çatışması da oldu... Bu kez gerçeğe yakın tahminler yapıldığı anlaşıldı seçim sonuçları açıklanınca...

***

Dünyada olup bitenlerden ne kadar haberdarız, vatandaşın ilgisini hiç çekmiyor. Çünkü vatandaşım "günlük" yaşıyor; Türkiye'nin keskin kılıç sırtında olduğundan kimse bahsetmiyor... Birileri "gemi azıya almış" gibi ne anayasa, ne kural, ne kaide dinlediler... Yasaların anasını da kafalarına göre askıya alıp, düştüler ortaya... Panayır pazarlığında at pazarlığı gibi çirkinlikler sergilediler...

***

Türkiye ile ilgili yapılan değerlendirmeler, geleceğin ekonomik ve iç çatışmalı karanlıkların habercisi niteliğinde... Devletin omurgasını kıran bir iktidar 13 yıldan beri ülkeyi enkaza çevirdi... Devleti yükseltmek, kalkındırmak için değil, bazı hırsızların, suçluların ayıplarını kapatmak için tüm kurumlar seferber oldu... Ülkemin kapısına dayanan IŞİD katil güruh tehlikesi konusunda ses seda yok... Halbuki Ülkemin her yerinde hücre evlerinde uyur vaziyette beklendiğini basın yazdı-yazıyor... Bulunduğu makamı yasalara göre hakkıyla temsil etmeyen bir zat Türkiye'yi felakete sürüklemek için elinde geleni, devletin kaynaklarını kullanarak yaptı... Ülkemin itibarı sıfır altı bir değere indirgenmiş durumda...

***

Teröristlere silah ve mühimmat taşıdığı iddia edilen "MİT-TIR" konvoyu hakkında dış basında yayınlar devam ediyor. Basın haberlerinde de, TIR olayını soruşturan savcı, hakim ve subayların suçlandığı, soruşturma için "jet hızıyla" SHYK dan karar çıktığını yazılı basından okuduk... Bir iddia daha var, iktidar ile IŞİD bağlantısı olduğunu bizzat iktidar içindeki köstebeklerin ihbar yaptığını, uluslararası belgelere destek sağlandığı yönünde basın haberleri endişe verici...

***

Türkiye’de, basın ve ifade özgürlüğü kalmadığını bilmeyen kalmadı dünyada. Basına yapılan baskıları insan hakları örgütleri ve uluslararası basın kuruluşları kınıyor, telin ediyor ama bunları dinleyen yok...

Ülkem için, toplum için hayati önemi olan seçimde yapılan oy hırssızlıkları, sandık güvenliği, ölüler yerine kullanılan oylar, sayımlarda hileler, elektronik ortamda yapılan yolsuzluklara rağmen 13 senedir millete kan kusturan diktatör heveslilerine, kısmen de olsa, bir uyarı dersi verildi, ama asla yetmez... Her vatandaş geleceğinden endişelidir. Bireysel özgürlükler her gün daha fazla baskılanıyor. Yüksek Seçim Kurulu da dahil tüm adli sistem iktidardaki, çıkar gruplarına çalıştığı iddia ediliyor...

***

İlginç bir karar Anayasa Mahkemesinden... Gerekçe ne olursa olsun son kararına bakar mısınız!... Ülkemin en yüksek mahkemesi, yasaların anası olan anayasa mahkemesinin aldığı karar cinsellik kokuyor... Resmen ülkenin adli sistemini şeriat mahkemelerine dönüşümü söz konusu... Evlilik müessesinde resmi-yasal nikah olmadan yapılan "imam nikahının" suç olma konumundan çıkarılması... Anayasa mahkemesinin bu imam nikâhı kararı, iktidar zihniyetin getirmek istediği "şeriat" sistemi hakkındaki şüpheleri de tamamen ortadan kaldırdı...

***

Akılla, izanla konuya bakalım; kadına güya "başını örtme" özgürlüğü verilen Cumhuriyet kadınının elinden "imam nikahı" ile tüm medeni haklardan mahrum ediliyor! Yasal bir hükmü olmayan imam nikahlı evlilikteki kadının ne miras, ne ekonomik hakkı, ne de analık hakları olacak!... Cumhuriyet devrimlerinin kadına sağladığı sosyal hayatta yerini alma ilkeleri ve ilgili güvenceler de bu karar gerekçesiyle kaldırılmış oluyor... Bu karar gerekçe gösterilerek kadınlarımızın sokağa dökülüp isyan etmeleri beklenirken, hala iktidar saflarında yer alan, parti propagandası yapan kadınlarımızı anlamakta güçlük çekiyorum. Bilinçli kadınlarımız buna ne diyecekler, merak ediliyor...

***

Örgütlü cehaletin temsilcisi olan lafazanlar bir yandan vatandaşlara hakaretler yaparken bir yandan da aynı halktan oy istemek nasıl bir yüzsüzlük olduğu anlatılamaz... Türk kadını, cumhuriyet kadını, cefakar Anadolu kadını bu gerçeği görmelidir; sen bir annesin, "kuma" olmayı, kuma almayı ister mıydın! Yaşadığın baskıları, ruhi bunalımları, mutsuzluğu kendi kızına reva görür müsün! Sen, ey "adam kandıran partiye" oy veren babalar, analar, kadınlarımız, kız evladınızı mutsuz etmek ister mısınız!

***

Buna "töre" diyenler, şimdi yasal kalkan oluşturarak seni mağdur ediyorlar. Ülkemin freni patlamış kamyon misali karanlık tünele dalışı sürerken, yapılan seçimle, karanlık tünelin ucunda "onarım koalisyon" ışığı görünmeye başlandı... Deccal karakterli ve zihniyetli örgütlü cehaletin yönetiminde felakete sürüklenen ülkemin bekleyen bu kaostan kurtarılması şarttır... Babalar, analar, kadınlar, kızlar, nineler buna "evet" diyecek mısınız! Bu felakete razı olacak mısınız!

***

Sonradan görme hortumcuların kuma merakı yüksektir; var olan hatuna akıllı telefon, lüks araba, pırlanta takı takımları öncelikli değerler olur... Bayrak-vatan kutsallığı, ülke sevgisi önemli olmaz!... Daha çok çalmak, daha çok aşırmak ve daha çok küplemek ana amacı olur!...

***

Kültür ve görgü fukarası cahiller, sanki hanedanlıktan gelmiş, sanki asilzade, sanki, şehzade!... Geldiği yer belli, ama aslını unutan haramzade misali unutmuşlar... Temizlik işçisini, köylüyü, çiftçiyi aşağılamak, kıyafetine para bulamayan öğretmeni öğrenciler önünde rencide etmek... Oysa ki o aşağılanan insanlar, alın teriyle ekmek parası kazanıyorlar, onların devletten çaldıkları balya istifli yeşilleri yok; çalıntı parayı "sıfırlama" korkuları da yok... Nereden geldiği şüpheli "gemicikleri" de yok...

Ülke yönetiminde görgüsüzlük adeta marifet sayılmakta... Eleştiriye tahammülleri yok... Örgütlü cehalet, her şeyi bilir kompleksinde kıvranıyor... Karşı çıkanları devlet gücüyle susturmak, baskılamak, menfaat sağladığı uşaklarına boğdurmak günlük hadiselerden sayılıyor artık...

***

Bunları bilmeyen yok ama umursamayan çok... İşte bu umursamazlık felaketin habercisi... İŞİD tam anlamıyla din merkezli terör ve cinayet örgütü olduğuna göre, sıra Türkiye'deki hücrelerin birilerinin talimatıyla harekete geçmesi uzak olmasa gerek... İŞİD vatandaşın kapısını çaldığında kan gövdeyi götürür... Irak ve Suriye’de yapılan katliamların benzerini bu ülkede uygulamaya başladığında iş işten geçmiş olacaktır...

***

Devleti hortumlayarak heybelerine aktaranların çalıntı servetleri ister Malezya'da, ister başka yerde olsun, ülkemin sırtına yüklenen dış borç, yapılan israflar cesur cahilleri kurtaramayacaktır. Şimdilik halkın gözü boyanmaya devam ediliyor, 2015 sonunda doların 4-5 tl olduğunu söyleyen ekonomistlerin ifadelerine kulak vererek bu deccallardan kurtulmanın seçeneği olan 7 haziran oy kullanımın sonucu bir nebzecik nefes aldırmışa benziyor. Yetmez, mutlaka muhalefet merkezli "onarım koalisyonu" kurulmalıdır...

***

Sonuç; muhalefet tarafından icra ve desteklenecek bir "devleti onarma koalisyonu" mutlaka kurulmalıdır.

Koalisyonun ilk işi;

*17 ve 25 aralık dosyaları açılmalı, suçlular yargılanmalıdır.

*Kaç-ak saray derhal "cumhuriyet müzesine" çevrilmelidir.

*Cumhurbaşkanlığı makamına yakışmayan davranış ve söylemlerde bulunan zatın cumhurbaşkanı sıfatın meşrutiyeti tartışılmalıdır.

*İnandırıcılığı kalmayan hukukun yeniden tesisi için acil önlemler alınmalıdır.

Şimdilik bu kadar...

Yayın Tarihi
09.06.2015
Bu makale 1239 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!