BAKIŞ

Dijital karnenizi hiç merak ettiniz mi?

Yaklaşık on yıldır dillerden düşmeyen ve genelde yanlışlıkla "modernleşme" veya "medeniyetleşme" ile benzer çağrışımlar yapan bir kelime: Küreselleşme

 

Birçok insan bu kelimenin gerçekte ne anlama geldiğini ve hangi sonuçları doğurabileceğini bile bilmeden, aslında tam da küreselleşmenin içindedirler.

 

Günümüzde sadece şirketler veya ticari kuruluşlar küreselleşmiyor, aynı oranda yaşamımızdaki tüm olgular ve anlayışlar, toplumsal kavram ve algılamalar da küreselleşiyor.Yeniden şekilleniyor.

 

Medya ve internet sayesinde dünyanın küçüldüğünü söyleyenler aslında yarısını söylemiş oluyorlar. Doğrusu, tam aksine, kişilerin dünyaları müthiş derecede büyüyor.

 

Ferdi bir kişi düne kadar sahip olduğu o küçük dünyasını kolayca kontrol edip, neyin nerde ve nasıl olması gerektiğine karar verebiliyordu. Şimdi bu kocaman ve sınırsız dünyasında, kendisi aynı kararı veremiyor. Bu sebeple başkalarını verdiği kararlara bakıyor, dijital karnelere bakıyor.

 

Günümüz Dünyasında bir şahıs başka bir ülkeye mi gitmek istiyor? İlk yaptığı şey bazı sitelere, bloglara ve arama motorlarına girip, o yabancı yöre hakkındaki toplumsal dijital karnelere bakıyor.

 

Bu örnek, dijital karne boyutunun toplumsal açıdan sadece ufacık bir detay bölümü.

 

Hâlbuki küreselleşmenin sebep olduğu dijital karne olgusunun daha nice toplumsal, ticari ve siyasi boyutları var.

 

Küreselleşmenin getirdiği bir diğer gizli tehlike ise, trendleri, akımları ve toplumsal talepleri bütün yeryüzüne aynı anda bildirmesi.

 

Küreselleşme sonucu, dünyanın bir bölümünde "X çayı çok tuttu ve moda oldu" deniyor. Bir bakıyorsunuz Türkiye dâhil, bütün dünyada X çayı ikram ediliyor. 

 

Piyasanın arz-talep döngüsüne ayak uydurayım derken, yöreye has tatlar, renkler ve anlayışlar kayıp olup, yerini tekdüze ve monoton bir doku, bir renk ve bir tat bırakıyor. Yörelerin dokusu bozuluyor, zenginleşeceğine daha da fakirleşiyor. Çoğu geleceğinden yiyor. Bölgesel çekicilik azalıyor..

 

Sorup duruyoruz?

 

Bazı yörelerimizdeki otellerinin durumu bu sene yoğun talebe rağmen neden bu kadar kötüydü? diye..

 

Çünkü, küreselleşme sonucu monotonlaşmaya ve betonlaşmaya gidildi. Renkleri ve tatları kayboldu. Otantik sesler duyulmaz oldu.Ve bu süreç  bazı yerlerde devam ediyor: Kimliksiz ve kişiliksiz 'yatak kaleleri' ne dönüşüyorlar ve  dönüştürülüyorlar hızla...halen durmadan.

 

Daha 20 yıl öncesinin Nar Gözlü Antalyası şimdi Akdeniz'in  Beton Bakışlısı

 

 

Ama olumlu gelişmeler ve örnekler de var.

 

Alaçatı bunlardan biri. Bunun böyle kalması ve daha da iyi olması için, bundan bir hafta önce Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Zeynep Öziş ile birlikte Alaçatı'da     "Slow Vacation" konulu bir çalıştay gerçekleştirdik. Türkiye'nin tanınmış turizm uzmanlarının yanı sıra, gazete, televizyon ve internet dünyasını temsil eden medya mensuplarının katıldığı konferansa , Çeşme kaymakamı Nazmi Günlü, Alaçatı Belediye Başkanı Muhittin Daldıç ve otel sektörü ve uluslar arası tur operatörleri temsilcileri de konuşmacı ve katılımcı olarak eşlik ettiler

 

Katılımcılar bir konuda aynı fikirdeydi:

 

Alaçatı konsepti için küresel zamanlama doğruydu: Küresel hızın içinde insanlar 'hayatı yavaşlatan' huzur noktalarına doğru yöneliyorlar.

Sayısı hergün gittikce artan bu yeni 'tad ve huzur avcıları' hızla değişen ve çirkinleşen dünyamızda  zamanın durdurabildiği  Alaçatı gibi otantik  bir noktada temiz, seviyeli ve saygın " Slow Holidays"e başlıyorlar...

 

Bütün dünyada bu konuda pozitif düşünen insanlara bir davet var. Alaçatı bu davete cevap verecek doğal, tarihi ve insani niteliklere sahip.

 

Dünyada keşfedilecek pek nokta kalmadı. Insanlığın ve yaşamın  renkleri, sesleri, kokuları hergün biraz daha kayboldu.Kayboluyor. Şimdi kaybolan değerleri arama süreci başladı.  Yeniden keşfetmek- yeniden keşfedilmek dünya turizm hareketi içinde  saygın 'tad avcıları'larından oluşan gezici ordusu  sayesinde ciddi bir potansiyele dönüşüyor.   Ve Türkiyemizin  bazı yöreleri bu mustakbel tad avcılarına Alaçatı'dan  bir mesaj gönderiyor, bu mesaj Türkiye'nin yüzyılımızın gezginlerine verebileceği en önemli mesajdır. Keşfetmek için yola çıkan iyi niyetli, barışsever ve kültürlü insan ordusuna bu mesajlar da yavaş-yavaş ulaşıyor. Sevan Nişanyan'ın küçük oteller kitabı ve diğer değerli araştırmacı yayınlar bu mesajın ulaştırılması anlamında büyük önem taşıyor.

 

Alaçatı'nın yapması gerekenlerden çok yapmaması gerekenleri tartışıyoruz:

 

Örneğin, mimarisini bozmamalı, sokak ve caddelerde ve elbette dükkânlardaki tabelalar Türkçe kalmalıdır. Asla gelen turistlerin sayısını veya ticari muhasebesini ilk planda tutmamalıdır. Yoksa aldatıcı serbest piyasa kurallarının dişli çarkına girer ve asla çıkamaz. Bunun yerine gelen misafirlerin Alaçatı'nın karakterinden memnun ayrılmalarını sağlamalılar. O halde zaten gelecek kaliteli turistlerin sayısı ve maddi getirileri kendiliğinden çoğalacaktır.

 

Yapılan kitle araştırmalarında gelişmiş ülkelerde  gelecek korkusu olduğu ortaya çıkıyor. Bunun analizi yapıldığında insanların her şeyi olmasına rağmen ciddi bir şekilde mutluluk oranlarının azaldığını keşfediyoruz. Bu anlamda yeni yerlerde mutluluk arayışına çıkmak için büyük bir sefer başladı dünyada. Bu arayış yeni yaşam merkezlerinin ortaya çıkmasına dönüşecek.

 

Küreselleşme sonucunda ülkeler, topluluklar ve yöreler hakkında dijital karnelere dünya kamuoyu her gün puanlama yapıyor ve bu karneler iki sınıf yaratıyor: 1) Kolay yönlendirilebilen ve kendi renginden ve tadından vazgeçerek uzun vadede kaybedecekler sınıfı ve 2) karakterini ve orijinalliğini muhafaza edip uzun vadede kazanacaklar sınıfı.

 

 

Bu evrensel karnelerdeki kayıtlar asla silinmiyor veya hafifletilmiyor. Artık, "Dün dündür, bugün bugündür" diyemeyiz. Aynı şekilde, "rengimi, tadımı ve orijinalliğimi kaybetmiştim, tekrar kazanırım" diyemeyiz. Bu kayıt, asla karnemizden silinmeyecektir. İnsanlar unutabilir, dijital karnemiz unutmaz ve insanlara bu kaydı daima hatırlatır.

 

Antalya'ya uçmak için İzmir Adnan Menderes Havalimanı yola çıkıyoruz.  Otobüs denize paralelel yolda süratlenirken ben  pencereden kabarmış 'Ege Denizi'nin üstündeki etkileyici dalgaları izliyorum .. her zamanki gibi oynamak için karaya yaklaşıyorlar... ama aniden alışmadık bir şekilde öfkeyle  İzmir yarım adasına ya sertçe vurmaya başlıyorlar.  Sanki bizlere sesleniyor, bir şeye dikkat çekmek istiyorlar.. Sahilden uzaklaşan otobüsün arkasından kafamı pencereye iyice yaklaştırıyor ve Ege'ye doğru bakıyorum, Son karade dalgaların kayalara çarptıktan sonra adeta küsmüşçesine öfke içersinde sırtlarını dönüp tekrar Ege Denize döndüklerini görüyorum:

 

Antalya'ya vardığımda havalimanında bir arkadaşım. Ege Denizinde kaçak mültecileri taşıyan bir teknenin batması sonucu 40'dan fazla insan öldüğünü söylüyor.

 

Mutlu bir günün ortasında içime bir hüzün bir acı çöküyor.

 

O Somalili, Filistinli ve Iraklı insanlar  küresel umut yolculuğunda küresel insan tacirlerine kurban gitmişlerdi.

 

Valizimi beklerken  dijital karnemiz aklıma geliyor:

 

Nasıl bu insanların hayatını tekrar geriveremeyeceksek, karnemizde kayda geçen bu notu da asla silemeyeceğiz.

 

Küreselleşme kendi akışı içinde saha dışında kalanlar için çok acımasız ve merhametsiz.

 

Nasıl hayvanlar âleminde güçlü yavruların hayatta kalma şansını arttırmak için kimi hayvanlar zayıf yavrularını yuvadan atıyorsa, küreselleşmeye ayak uydurma ve ayakta kalma amacıyla yoğun tempoda yaşayan toplumlarımızda da, zayıflar yuvadan atılıyor.

Dünyamızda kaybeden ve kaybolanlar çoğaldıkca küresel korku  'medeni cesaretliler' e düpedüz kafa tutmaya başlıyor. Onları da sindirmeye çalışıyor.

 

Bizim topraklarımız kendi rengini, tadını ve tarihi ve kültürel özelliklerini bu yeni dünya düzeni için yeniden dizayn ederken, korurken, bu toprakların sahipleri bizlerde, dünya insanlarının bizlere ulaşabilmeleri için ' merhamet ve human koordinatlarımız'ı mutlaka sıkıca kontrol altında tutmalıyız.

Avrupa Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı
Hüseyin Baraner

 

Yayın Tarihi
13.12.2007
Bu makale 1066 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!