BAKIŞ

Dünya artık küçük bir köy,

Dünya artık küçük bir köy, sadece felsefik anlamda değil, sektörel anlamda da bu tespit zamanımızın bir gerçeği.

 

Dünya ekonomisinin dinamiklerin etkileşme ağı eskiye nazaran çok daha sıkı düğümler ile birbiri ile örülmüş durumda:. Bir yerde, bir sektörde hafif titreşimler, kaymalar veya iniş çıkışlar başka tarafta da mutlaka kendini hissettiriyor.

Bu gerçeği sadece ekonomi ile ilgili konularda değil, artık sosyal yaşam ortamlarımızda da görüyor, düşünce dairemizde hissediyor, günlük iş hayatımızda bizzat yaşayarak şahit oluyoruz.

Eski zamanlarda köyün en yaşlısı böyle kritik günlerde ahaliye ne tür tavsiyelerde bulunurdu, krize karşı ne tedbirler önerirdi ve bunlar sonra kadar doğru çıkardı bilemem ama, şu an dünya ekonomisini yönlendiren ve yöneten kanaat önderlerinin tahmin ve tespitlerinin ne kadar yetersiz ve garantisiz olduğunu her vesilede yeniden öğreniyorum:

Hatırlayalım:

Ocak ayının son günlerinde İsviçre'nin Davos kasabasında her yıl gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu'nun geçen seneki tahmin ve tavsiyelerinin 12 ay sonra verdiği neticelere baktığımızda: dünyamızın ekonomik geleceği ne kadar vasıfsız ve bilinçsiz güçlerin eline terkedildiğini görüyoruz:

2008 Davos Zirvesine bir geri bakış atalım:

Geçen yıl tam bugünlerde yüzlerce kameranın ve sayısız devlet başkanının huzurunda ;

'ABD'de de resesyon olurmu olmaz mı, yoksa sadece geçici bir durgunluk mu olacak? başlığı altında sürdürülen tartışmalar bugün yaşanılan ekonomik sıkıntı ve bazı noktalardaki yıkımın hiçbir anlamda uyarısını, alarmını dünya komuoyuna o zaman vermeden sona ermişti.

2008'in Ocak ayında küresel ekonominin kare asları'nın, coach'larının, duayenleri'nin, Nobel ödüllü bilirkişilerinin yanlış tahminleri ve amaçlı veya amaçsız tespitlerinın dünya ekonomisini ve ticaretini yanlış yönlendirmesi, tam bir yıl sonra günlük ticari ve ekonomik yaşamımızda açtığı yaralar büyümektedir.



Nasıl oldu bilemiyoruz ama, aniden birkaç hafta içersinde dünyadaki ekonomik akış tersine çevrildi ve yükselen ülkelerin ekonomilerinin önü kesildi.


Ayrıca gördük ve şahit olduk;

Hiç bir ülkenin hükümeti o geniş ve deneyimli kadro ve danışmanlarına rağmen bu acı ve sert ekonomik depremi önceden sezemedi, tam olarak zamanında  önlem alamadı:

İnanılır gibi değil, ama artık olan oldu, bardak kırıldı:Bazı birikimler dağıldı, değerler yok oldu

Toplumlararası küresel korku ve şüphe artıyor....

Dünya ticareti ve ekonomisi birbirine sımsıkı bağlı, biri kazanmazsa diğeride kaybediyor, doğru klavuzlara ihtiyaç var.

Küresel yanlış kararlar yerel doğru önlemleri ezip bir kenara atabiliyor:

Gözler yine Davos'a çevrildi:

Yeni bir Davos Zirvesi 28 Ocak'ta çok değişik beklentiler ile başlıyor:

Geçen yıl küresel krizin gelişini okuyamayan Davos bu yıl ''Kriz Sonrası Dünyasının Biçimlendirilmesi'' masaya yatıracak:

96 ülkeden, 2 bin 500 katılımcı ile 41 devlet ve hükümet başkanı kendi ülkelerin ekonomileri için çare ve çözümün yanında belki biraz da küresel ekonominin perde arkasında oynanan oyunlar hakkında birbirlerinin kulaklarına bazı gizli bilgiler fısıldayacaklar:

Türkiye'yi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki heyetin temsil edeceği zirvede 'yeni ekonomik düzenin ne olması gerektiği ve küresel mali sistemin yeniden istikrara kavuşturulması ve ekonomik büyümenin yeniden canlandırılması' konusu da ayrıntılı olarak tartışılacak.

Kriz sonrası dünyasının yeni değerleri ve liderlik biçimleri neler olacak?

Bilim, teknoloji ve yenilikçi gelecek dalga ekonomik büyüme modellerinin format ve şekilleri her ülke için uygun olabilecek mi?

Yeni küresel ekonomik yapılanmanın mimarların referansları ne kadar inandırıcı?

Küresel dert büyük, hatta bazı ülkeler çaresiz:

Ama yaşam her kıtada, her ülkede, her toplum ve her insan için devam ediyor, etmeli;

Birinci sıradaki küresel ilk soru:

'herşeyden önce 2009 çukurundan nasıl çıkılacak?'

Ülkeler arası önlem ve tedbir alma-destek paketleme yarışı bu arada tam sürat devam ediyor:

Sektörler bastırıyor: Hükümetler paket açıklıyor;

Ülkelere göre paketlerin bazısı dolu, bazısı yarı dolu, bazısı boş, Hükümetlere göre paketlerin bazısı geç, bazısı çok geç...

Davos'tan alacakları sinyal ve mesajları yurda dönüş yolunda kurmayları ile uçakta değerlendirecek olan devlet ve hükümet başkanları ülkelerinin değişik sektörleri için kasadaki arta kalan paraların bir kısmı ile  'Cansuyu' şişelemeye başlayacaklar:

Zira susamış sektörler taze sıkılmış Cansuyu'nu kana kana içiyor; Bunu ülkelerin kamuoyları görüyor, biliyor, tasvip ediyor, destekliyor:

Bizde bu arada düşüncelerimiz ile Davos'un karlı dağlarından bol yağışlı Antalya'ya uzanıyoruz:

Tam öngürülemeyen ve ölçülemeyen 2009 turizm piyasalarında Türk Turizm sektörü'nü nasıl daha sağlam duruma getirebiliriz beklentisi içersinde 'Belek Turizm Koordinasyon Toplantısı'nda geçen haftasonu biraraya geliyoruz:


Belek'in yeni parlayan yıldızı  Ela Quality Resort'te  BETUYAB, TYD, TÜROFED ve Kültür ve Turizm , Maliye, Çalışma ve Sosyal, Çevre ve Orman Bakanlığımız en üst bürokratları ile Bakan Ertuğrul Günay başkanlığında toplandık.


Zirve'ye ev sahipliği yapan BETUYAB Başkanı Cemil Uğurlu her zamanki çalışkan, dost ve mütavazi tavrı ile bizlere ilk seslenen oldu:

"BETUYAB olarak  20, yılda sazlık ve bataklık olan Belek'te büyük bir Türkiye Kaynağı yarattık; şu an 47 adet beş yıldızlı tesis, 14 uluslaraası 292 delikli golf sahasımız ile bir dünya markası olduk.

Küresel krizin farkındayız ama  2009 sezonu için gerçekçi bir öngörüde bulunmak için hala biraz erken. Ancak hesaplı tatil arayışı içinde olacak tüketicileri hedefleyerek krizi fırsata çevirebiliriz" dedikten sonra sözü TUROFED Başkanı Ahmet Barut'a verdi:


Barut öbcelikle ;„Kriz döneminde tanıtım kampanyalarının daha büyük önem kazanmaktadır diye vurgulama yapıyor: satışa yönelik, piyasaları hemen harekete geçirecek kampanyalar başlatmak durumundayız. Bu çok önemli' diyor ve turistlerden alınan vize ücretlerinden gelen 200 milyon doları aşkın gelirin tanıtıma ayrılmasını erektiğine vurgu yapıyor.


Barut: krizin tüm dünya ekonomilerine olduğu gibi ülkemize de yaratacağı olumsuzluklaın başında işsizlik, üretimin azalması, döviz artışının azalması baraberinde getireceğini söylerken sesini daha yükselterek:

"Bu sıkıntıların hepsinin ilacı turizmdir. İspanya, Mısır, Yunanistan gibi ülkeler acil önlemler paketlerini açıkladılar tespitine TYD Başkanı Murat Dedeman'dan tam destek geliyor:

Dedeman: „Bizlerde yakın rakiplerimizdeki gelişmeleri yakından izliyoruz. Türk turizmi, yatırımın en az teşvik edildiği ülkedir. Örneğin İspanya, 400 milyon Euroluk bir paket hazırladı. Yunanistan, 270 milyon Euroluk bir kaynak ayırdı. Mısır'da geniş kapsamlı bir paket hazırlanıyor"


TYD Onursal Başkanı Oktay Varlıer sözü aldığında iyice duygusallaşıyor ve hem sektörü, hem katılımcıları uyararak:

„Bu salonlorda 20 yıldır aynı şeyleri söylüyoruz ama netice alamıyoruz, ilerleme kaydedemiyoruz" diye hayıflanıyor:

Varlıer: „bir üst kurul oluşturulmadan Türk turizminin bu dağınık yapı içersinde kilitleneceği belirtiyor ve ekliyor „eğer bu üst kurul kurulabilinirse sektörlerin denetim ve yıldızlaması, mesleki sertifikasyon, master planlarının uygulanmasındaki koordinasyonu sağlayabileceğini söylüyor"

Sözü alan Antalya Valisi Alaaddin Yüksel konuşmasının başından itibaren turizmcilerin tarafında yer alıyor:

Vali lehimize taraf oluyor ve bürokratların gözlerinin içine bakarak engin birikimi ile;

„ Turizmci arkadaşlarımızı gaza getirmeyelim, ciddi önlemler alalım ve muhtemel daha büyük olabilecek kayıpları engelleyelim diyor ve dost bakışlarla biz turizmcilere soruyor:

Kriz anında ki etütleriniz araştırmalarınız neler?

Yeni müşteri profillerimiz tam tespit ettik mi?

Hangi müşteri profili bizim hedef kitlemiz olmalı?

Peki. Bu Yeni müşterilere nasıl ulaşacağız?

Şimdiden yol haritamızı çizmeliyiz.

"Yorgun ifadelerden kaçının, beyin pencerelerimizi açık tutun:.

Antalya Valisi olarak bütün turizmcilerle gurur duyuyorum. Her konuda, emrinizde olduğumu bilmenizi istiyorum."

Son olarak Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay konuşmasını yapıyor:

Önce müjdeliyor:


"Ecrimisil ile sıkıntıları dile getirdikten sonra :

„Sahilleri usulsüz kullanmasıyla ilgili gelişmeyi önümüzdeki hafta içinde çözeceğiz. Cezalandırma yaptırımını, demokrasi gölgesini turizmcilerin üzerinden kaldıracağız"

Sonra sözü iç turizme getiyor ve bu konuyu çok önemsediğini katılımcılara iyice hisettiriyor:

„İç turizmi hareketlendirmek için bu yıl bayramdan sonra okulların açılmasını sağlayacağız. Yani 14 Eylül yerine 24 Eylül olmasına çalışacağız.. Bunu Milli Eğitim Bakanlığı'na kabul ettirmek için çaba göstereceğiz"

Günay'ın özellikle vurguladığı konuların başında 'düşük sezonda istihdama yönelik kolaylık getirilmesi' geliyor. Günay,bu konuda asıl olanın hem çalışanı hemde müşteriyi bu durgun aylarda kaçımamanın olduğunu söyler gibiydi.

Bakanımız Ertuğrul Günay'ı dinlerken toplantıya katılan herkesin iyi niyetini hissediyorum: Artık dünya piyasalarına uygun şartlarda rekabet ederek büyümek isteyen Türkiyemizin sektörlerinin ne kadar kaynak ihtiyacı olduğunu gözlemliyorum: Gelecekte mutlaka ve mutlaka ülkemize kalıcı , sürdürülebilir yeni devasa kaynakların yaratılmasının ne kadar ivedi olduğunu düşünüyorum..

Bakan  her öneriye açık olduğunu, tüm sorunları birlik ve beraberlik içersinde çözebileceklerine inandıklarını ve bu toplantıların gerekirse her 14 günde bir yapılabileceğini bizlere aktardıktan sonra basına kapalı olan oturuma geçiyoruz:

Öğlen yemeğinde kendi kendime konuşuyorum: Vizyon Türkiye'ye geri dönmeli

Öğleden sonrasaat tan 2'de maroton oturum başlıyor: Basına kapalı olduğu için her noktayı şimdilik aktarmayacağım:

Ekonomi koordinasyon Kuruluna sunulmak üzere aşağıdaki konuları tartışıyoruz.:

-Firmaların Eximbank kredi kapsamı ve limitlerinin artırılması ve Eximbank tarafından kontur garanti olarak talep edilen banka teminat mektuplarının artan komisyonları nedeni ile , bu krediler pahalılaşmakta ve ayrıca firmaların banka teminat mektubu kapazitelerinin de doldurarak rekabet gücünü azaltmaktadır.

-A Grubu seyahat acentalarının Eximbank'tan kullandıkları krediler için 4 milyon dolarlık üst limitin döviz cirolarının yüzde 15 olarak uygulanması

-Turizm şirketlerinin KOSGEB ve KOBİ tanımına alınması

-Turizm gelilerinin ihracat geliri olarak sayılması ve ihracat gelşirlerine uygulanan teşviklerden sektörün faydalanması

-Turizmin 12 aya yayılması amacıyla düşük sezonda ayak bastı parasının alınmaması

-Hava ulaşımı hizmet bedellerinin turistık bölgelerde rakibimiz olan ülkelerdeki fiyatlara çekilmesi ve özelikle düşük sezonda devlet payının kaldırılması

Bu hafta Çarşamba gününe kadar genel bir çerçeve oluşturularak önümüzdeki hafta Ekonomik koordinasyon Kurulunda (EKK) görüşüldükten sonra bakanlar kuruluna götürülerek güçlendirme paketi'nin son halini öğrenmiş olacağız.

Bunları tartışırken bazı bürokratların olağan üstü piyasa tecrübesini ve derin bilgilerini sevinerek dinliyorum, buna karşılık bazı diğer bakanlıkların bürokratlarının turizmin güncel konularına ve sorunlarına o kadar uzak ve mesafeli olduklarını üzülerek görüyorum.

Evet, Davos Zirvesi, Belek Turizm Turizm koordinasyon Toplantısı , Ankara Bakanlar Kurulu ve Ekonomi Koordinasyon Toplantısı çözümün koordinatları; birinde doğru çözüm önerileri ve önlemler alınmazsa öbüründe de doğru netice alınamıyor:

Zamanımızın gerçekleri..



--
Hüseyin Baraner
Managing Director

TRAVEL NETWORK
Turizm Araştirma ve Strateji Merkezi
Zerdalilik Mah.,Burhanettin Onat Cad.No: 74/9, 2nci Ateş Apt.
Antalya/Türkiye
+90 0242 321 64 11 Fax: +90 0242 321 64 11  /
Mobile: +90 532 5570459 /+49 177 8387972
hbaraner@gmail.com     baraner@baraner.com
www.tourexpi.com      www.baraner.com, www.trav.io


 

Yayın Tarihi
26.01.2009
Bu makale 10419 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!