Komşuya gelen kömür –odun beraber taşınırdı. Sonunda verilen yemek ya da üç kuruş harçlık en büyük ödüldü. Sorunlar bilinir ama söylenmezdi. Olaylar görülür ama gözler kaçırılırdı. Birisinin eksikliğine ya da özürüne değinmek en büyük ayıptı. Herkes aynı oranda top oynamayı beceremese de birlikte oynanırdı. Oynayabileceği bir yere yerleştirilir, top ondayken alınmaya çalışılmazdı. Bunu yaparken yan gözle büyüklere bakılırdı; “alabilirim ama ben bilerek almıyorum” mesajı verilirdi. Büyükler de bakışla, dokunuşla en büyük ödülü, sevgiyi ve takdiri verirlerdi.
Biz mutlu ve gururlu olurduk.
En güzel eğlenceler akşam kapı önünde olurdu.
Babalar işten gelince, kapı önlerinde hep beraber oynanılan çeşitli oyunlar hep keyif ve heyecan verirdi. Pek film adı bilmezdik ama sessiz film oynanmanın inceliklerini bilir, hemen bulurduk.
Hıdrellezin de ne olduğunu bilmezdik ama dört gözle beklerdik. Bir yerlerimiz yanardı ama çaktırmamak esastı. Oyuncak yoktu ama her malzemeden oyuncak üretmek ve tasarlamak mümkündü. Her iyi üretim, her iyi fikir teşvik görür, takdir edilirdi.
Biz mutlu ve gururlu olurduk.
Güvenlik kavramı farklıydı. Kapıların çelik olması ve üzerindeki kilit sayısı değil kapıların herkese açık olması önemliydi. Bu nedenledir ki her eve girebilir, her evde aynı şefkatle karşılanır, her evde hangi yemeğin en iyi pişirildiğini bilirdik. Annemize sormadan her evde yemek yiyebilirdik.
İsim, şehir, hayvan oyunu tam bir kültür testiydi. Bu oyunu iyi oynayanlar, başkentleri bilenler, illerin plakalarını beklemeden söyleyenler, kerat cetvelini ezberleyenler pek bir kültürlü olurdu, böyle bilinirdi. Örnek alır, öğrenme konusunda yarışırdık. Tam öğrendiğimizi düşündüğümüzde hep bir fazla bildikleri ortaya çıkardı. Onlara imrenerek bakardık.
Önemli olduğuna inandığımız her konuda yabancılarla sınırsız tartışır, dayılanırdık. Muhitimizde tüm komşuların tam kadro arkamızda olacağını bilirdik. Bu nedenledir ki kolay kolay tartışmaz ve dayılanmazdık. Çünkü; Olaydan sonra büyüklerinin “ tamam ama sen haksızın” ya da “ bu sana yakışmadı” demesinden çok korkar, bundan çok utanırdık. Mecburen hepimiz uzlaşmacıydık.
Bizleri kontrol etmek kolaydı.
Büyüklerimiz açısından en büyük korku alkol ve sigara kullanmamızdı. Bunun dışı çok kolaydı.
Çevredeki herkese emanet edilirdik. Hatta emanet etmeye de gerek yoktu zaten hepimiz kutsal emanettik.
Çevre böyle davranır, biz böyle hissederdik.
İşleri, gelirleri ve eğitimleri ne olursa olsun büyükler, gerçekten büyüktü.
Çocuk yaşta bile bize insan olmayı, adam gibi olmayı, bunları hissedebilmeyi öğretmişlerdi.
Artık; büyükler yorgun, bezgin ama en önemlisi yılmış durumda.
Eskiden önde ve öncüydüler şimdi ise çok arkalarda.
Eskiden hayat gerçekti şimdi ise sanalda.
Eskiden büyükler oyundaydı, şimdi ise dışında.
Eskiden korunacak değerler vardı şimdi ise hepsi magazin programlarında,
Eskiden bilgi azdı ama bilgi kirliliği de azdı.
Bilmemek ayıp değildi ama bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak çok ayıptı.
Eskiden, büyükler gerçekten büyüktü.
Artık; büyükler yorgun, bezgin ama en önemlisi yılmış durumda.
Eskiden, önde ve öncüydüler şimdi ise çok arkalarda…