Fayton Çalışma Esas ve Usulleri Yönergesi

           Antalya’da termometrenin gölgede 40 dereceyi gösterdiği şu günlerde sokağa çıkmayı bir yana bırakalım, kapalı mekânlarda bile soluklanmak olanaksızken faytoncuların atlarını, atıyorum en az 12 saat güneş altında müşteri kapmak için bekletmeleri insani davranış değildir. Dün akşamüstü saat: 20.00 sularında Cumhuriyet Meydanında fayton atlarından birisi kendini caddeye bırakıverdi, koca gövde büyük gürültüyle yığılıverdi. Ayıptır, günahtır. “At sıcaktan çatladı” haberlerini sıkça okuruz, duyarız. Belki de düşen hayvancağız öldü, canı çıkasıya kadar uğraşıyorlar yazık vallahi.  Konuya belediyenin tezden çözüm bulması gerekmektedir. Yaz ayları boyunca güneş altında beklemelerinin önüne geçmek için, faytonların çalışma saatleri düzenlemesine gidilsin artık. Aslında çok geç kalındı. Örneğin; İzmir’deki faytonlar haftanın her günü saat 17.00’de çalışmaya başlıyor, mesaileri ertesi gün saat 11.00’de sona eriyor. Ne güzel, böylece atların güneşin en etkili olduğu öğle saatlerinde çalıştırılmasının önüne geçilmiş olunuyor.

             Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlık Makamı’nın onayı ve UKEMO’nun kararıyla yürürlüğe girmesi gerekenFayton Çalışma Esas ve Usulleri yönergesi” hala hayata geçmedi. 

            Bu yönergede;  faytonların tescili ve fayton çalışma izin belgesinden tutun da, faytonların teknik özelliklerinden, çalışma izin belgeli faytonların takip ve denetimine cezai işlemlerine, fayton kullanıcılarının eğitilmesine, fayton ücretlerine, zorunlu duraklarına, fayton bakım ve barınma atölyesine, Trafik ve Denetim Şube Müdürlüğü'nden “Güzergâh İzin Belgesi”ne, çalışma saatlerine kadar maddeler halinde yer alıyor.

            Gerçi Büyükşehir Zabıta Daire Başkanı Uğurcan Ecemiş, Ulaşım Daire Başkanlığıyla birlikte yönetmelik hazırladıkları bilgisini vermişti on gün önce. Sevindiriciydi. Umarım tezden yönetmelik meclisten geçer de hem halk hem de hayvanlar açısından hayırlı olur,  belediyenin mutlaka belirli yaptırımları vardır,  yönetmeliğin meclisten geçmesini beklemeden, hiç değilse atların sıcakta dışarı çıkması önlensin.

            Antalya’da sayıları aşağı yukarı yirmiye yakın faytoncu, kırk yıldan buyana yerli ve yabancı turistleri şehrin belli güzergâhlarında gezdiriyorlar, amenna, Antalya turizmine katkı sağladıkları doğrudur.  Zabıtanın ikide bir "Meydanı boşaltın!” baskısı yerine yukarıda sözü edilen düzenleme gelsin bizahmet. Gelişmiş ülkelerde, örneğin; Hollanda, İngiltere sokaklarında atlar turlarken, sarayların önünde süvariler nöbet beklerken, Antalya’yı broşürlerde süsleyen, tanıtan faytoncuları gözden uzaklaştırmak hiç akılcı değil.  Türk kültürünü, romantizmini yansıtan faytonculara takmayalım kancayı. Onların ne dernekleri ne arkalarında dayıları ne de tarikat benzeri dayanakları var, sadece koşulları iyileştirilsin, kurallar getirilsin; çünkü uygarlık kural demektir.

            Atatürk Antalya’ya geldiğinde lastik kornasından esinlenerek Boru soyadını verdiği Faytoncu Hamdi’yi, Arafa’yı, Kepekçi’yi, Ziya’yı nasıl unuturuz, onların anılarına saygısızlık yapmamalıyız! Hatırladığım kadarıyla altmışlı yıllarda zirveye tırmanmıştı faytonculuk, yetmişlerde yerini motorlu metallere bıraktı, nal ve kırbaç sesleri homurtuydu artık.

            İzmir Kordonboyu’ndaki, Adalardaki gibi çoğalsınlar aksine, simgeleşsinler, bütünleşsinler, hatta belediye kadroya geçirsin, üniforma giysinler. Aslında gönül ister ki eşekler de dolaşsın kentte, en azından bir yere bağlarsın sessizce dururlar, araba parkına beş beş vereceğimize hayvancığı besler, araç diye kullanırız, çünkü kenti otoparkçılar parsellemiş. Ne güzel olur, motosiklet cızırtısı, motor gürültüsü yerine anırsalar şöyle. Neyse saçmaladım sanırım, kaybolmaya yüz tutan benzer meslekler aynen padişahlık gibidir, babadan oğla geçer. Sizin anlayacağınız bundan böyle imrenerek baktığımız, hemen hemen herkesin anılarını tazeleyen görkemli atlı arabaları ender göreceğiz herhalde, belki de tarihe karışacak. Hiçbir değerimize sahip çıkamadık, baksanıza nerdeyse cumhuriyetimizi bile yüz yıl koruyamadık. Bizden millet mi olur, Atarımızın kanı boşa aktı, analar-babalar boşuna ağıt yakıp gözyaşı döktü, yine de; “Vatan sağ olsun” diyen yüce insanlarımız onlar.

            Şimdiyse parçala parçala sat zihniyeti ya da böl böl dağıt! Elin yabancısı gelsin ülkemize Anadolu Medeniyetlerimizi ağzı açık incelesin, tespit etsin, fırsat bulursa da çalsın, götürsün, eh argo deyimle: “yemeyenin malını yerler”, sahiplenmeyenin tarihini de silerler.

            Diyeceğim o ki: Faytonlar Fayton Çalışma Esas ve Usulleri yönergesi” ile denetime alınsın, böylelikle hijyen tarafı da otomatikman ortadan kalkar. Öyle itip kakmakla sorun çözülmez.

            Ayrıca “Hayvanları Koruma Derneği” de konunun kendileriyle ilgili yanına el atsın.

Yayın Tarihi
14.08.2014
Bu makale 7284 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!