Kafanıza sokun!

Atamızı ebediyete uğurlayalı tam yetmiş dokuz yıl olmasına karşın hala onun ilkelerini cumhuriyet üzerinden tartışıyoruz ne yazık ki! 10 Kasım’da cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anacağız, eğer yüzümüz kızarmazsa tabii ki. Etrafta Atatürkçüyüm diye dolaşanların uykularını yarım saatlik saygı törenine tercih ettikleri gün oldu 10 Kasım!

        Hafızamı yokluyorum, kendimi bildim bileli aynı şiirler, aynı şarkılar, hatta aynı tv programları, hayatım boyunca değişmedi ama başka değerler değişiyor. Belki yaşadığımız zamanın içimizde uyandırdığı bu ümitsizlikle en önemli en sağlam dayanağımız olan Atatürk'e sarılıyoruz şimdi. Ülkemizdeki vahamet yüzünden her yıl milli bayramlar daha coşkuyla kutlanmaya uğraşılıyor artık.

 10 Kasımlar daha hüzünle geçiyor ve ben, onun gibi kararlı bir devlet adamının gelmesini ya da doğmasını bekliyorum hala veya olanlara dayanamayıp birkaç yıla kadar Atatürk’ün dünyaya zorunlu dönüş yapacağını umuyorum, hortlar mı artık nasıl gelir bilemiyorum.  Halka sormadan laikliği zorla getirdiği tartışılan Atatürk, yine halka danışmadan hayatını hiçe sayarak ülkeyi kurtardı, keşke soraydı. Valla çok ayıp etti, bıraksaydı da analarını bir güzel belleselerdi! E-ee deveye diken yaraşırmış boşuna denmemiş.

Kimi gerici kesimlerin bilgisizce kafalarına göre yorumladıkları O Atatürk; "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyerek babadan oğla geçen kokuşmuş saltanata ve kendilerini "Allah’ın yeryüzündeki gölgeleri" sayıp ortalığı karanlığa, kana bulayan ve kardeş katlini kutsayan şeytani hilafete son verdi. Matbaayı 300 yıl boyunca "haramdır" diye Anadolu’ya sokmayan cehalete ilmin meşalesiyle meydan okudu.

Onun için kadınlara çocuklarını iyi yetiştirmek anlamında çok iş düşüyor

"Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hatta erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa. " Atatürk

"Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz." Atatürk


Onun için öğretmenlere tüm bireyleri eğitmek anlamında daha çok iş düşüyor.
           "Mualimler ! Yeni nesil, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır." Atatürk
"Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir." Atatürk
 

"Milletimiz daha da dindar olmalıdır diyorum ama bütün sadelik ve güzelliği ile. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Şuura aykırı ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor.

"Şu anda batıl itikatlardan oluşan ikinci bir din mevcuttur. Fakat bu cahiller sırası gelince aydınlatılacaktır."

         "Bizim dinimiz, milletimize hakir, miskin ve zelil olmayı tavsiye etmez. Tam tersine Allah da, Peygamber de insanların ve milletlerin izzet ve şerefini korumalarını emrediyor."

"Bütün zorba hükümdarlar hep dini alet edindiler; Hakiki ulema, dini bütün alimler hiçbir vakit bu zorba hükümdarlara boyun eğmediler. Fakat gerçekte alim olmamakla beraber, sırf o kılıkta bulundukları için alim sanılan, çıkarına düşkün haris ve imansız bir takım hocalar da vardır. Hükümdarlar işte bunları ele aldılar ve işte bunlar dine uygundur diye fetva verdiler. Gerektikçe yanlış hadisler uydurmaktan çekinmediler. Gerçek ve imanlı ulema her vakit her devirde bunların kinine hedef oldu."

 

"İntisap etmekle bahtiyar olduğumuz İslam dinini, asırlardan beri alışılmış olduğu üzere bir siyaset vasıtası mevkiinden kurtarmak ve yükseltmek elzem olduğu hakikatini müşahede ediyoruz. Mukaddes ve lahuti olan inançlarımızı ve vicdanlarımızı çapraşık ve değişken olan ve her türlü menfaat ve ihtirasların tecellisine sahne olan siyasetten ve siyasetle ilgili bütün hususlardan bir an evvel ve kesin olarak kurtarmak, milletin, dünya ve ahiret saadetinin emrettiği bir zarurettir."

"Bizi yanlış yola sevkeden habisler, biliniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşlerdir. Saf ve nezih halkımızı hep şeriat sözleriyle aldatagelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz, görürsünüz ki, hep din kisvesi altındaki küfür ve alçaklıktan gelmiştir. Onlar her hayırlı hareketi dinle karşılarlar, halbuki hamdolsun hepimiz dindarız, artık bizim dinin icaplarını, dinin yasaklarını öğrenmek için şundan bundan derse ve akil hocalığına ihtiyacımız yoktur.        

             Milletimizin içinde hakiki, ciddi alimler vardır. Milletimiz bu gibi alimleriyle iftihar eder. Bu gibi alimlere gidin, bu efendi bize böyle diyor, siz ne diyorsunuz deyin. Fakat umumiyetle buna da ihtiyaç yoktur. Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Eğer bizim dinimiz akla mantığa uygun bir din olmasaydı mükemmel olamazdı, dinlerin sonuncusu olmazdı.”

Sözün özünü Atatürk söylemiş  zaten: “ Beni övme sözlerini bırakınız gelecek için neler yapacağız, onları söyleyin” .

Yayın Tarihi
07.11.2017
Bu makale 1853 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!