Keledoşun amansız yolculuğu

Önce şaka ile başlamıştı telefondaki söyleşimiz. Ama Hamdi bu…

O:

 

“Men göndereceğem gardaşıma… Bekle haberimi.”Dedi mi sözünün üstüne söz olmaz.


 

Daha sesi kulağımdan silinmezken bir iki gün geçmedi ki:


 

“Hele de bağım adresini.”Diye aradı.

 

Havalar ısınmaya yüz tutmuş, dağlar, ovalarla buluşmuş güneş, termometrede sıcaklık sayıları çifter çifter tırmanmaya başlamışken:

 

-Yav yolda bozulur mozulur. Desem de aldı Antalya adresimi verdi keledoşu özel saklama kabını doldurarak kargo firmasına ve başladı keledoşun yolculuğu.

 

Kargo firmaları Van’dan verilen emanetleri iki günde ulaştırıyor Antalya’ya.

 

Ama içimde kuşku var… O saatlerce sürecek yolculukta keledoş çıkmaz mıydı hoşluğundan?


 

Kargo firmasının Antalya Eski Sanayi şubesini aradım.

 

-Vilen dedim merhaba, en yetkiliniz kim?

 

Yöresel ağızdı seslenişim. Genç bayan sesi:

 

“Efendim, anlayamadım?” Dedi.

 

Hemen çeki düzen verdim konuşmama:

 

“Merhaba hanımefendi yetkili bir arkadaşla görüşmek istiyorum.” Dedim.


 

Saniyeler içinde delikanlı bir ses:

 

“Efendim. Nasıl yardımcı olabilirim?”Diye sordu.


 

-Van’dan dün akşamüzeri firmanızla gönderilen kargoda yiyecek kolim mevcut. Bozulma olasılığı yüksek. Şu an hangi istikamette aracınız? Dedim.

 

Adımı aldı sonra da gönderici adını. Ve saniyeler içinde:


 

“Şu an Ankara’da aracımız. Yarın sabah Antalya’ya ulaşmış olacak.”Yanıtını verdi arkadaş.


 

-Geldiği an haber vermenizi rica edebilir miyim? Adınız ne? Diye sordum.


 

“Aras Kargo Antalya Eski Sanayi Şubesi görevlisi Aytaç Mutlu… Elbette haber veririz, alacağınız gönderi ulaştığın an sizi arayacağım.” Dedi.


 

Ve bugün…


 

Günlerden Cumartesi Van’dan gelen kargo haber verilerek adresimize ulaştırıldı.


 

Hamdi İlvan kardeşimin özenle paketleyip gönderdiği koliyi heyecanla açtık. Çünkü hala kafamda:


 

-Keledoşun zırığı çıkmıştır yollarda. Kaygısı vardı.

 

Paket açıldı önce kesme Van çöreği ve derken saklama kabında keledoş.

 

Bizimkilere:

 

-Yoklayın bakayım durum ne? Dedim.

Kabın kapağı açıldı ve keledoş Van’dan gönderildiği gibi misler içindeydi.

Ve keledoş sanki:

“Hadi tereyağında kırmızıbiberimi kavur, sarımsağımı hazırla, dolaptaki kavurmayı kat, bir iki taşım kaynat ve kurul sofraya.”Diyordu.

 

İlvan Mantı ve Ev Yemekleri sahibi Sevgili kardeşim Hamdi İlvan’ın ve değerli eşi Fatma Hanımın:

 

“Gurbete de göndermeyi başarırız!” İnadı bir kez daha galip gelmiştir.

 

Van’ın ve hatta tüm Doğu Anadolu’nun asırlık yemeği keledoş bir bahar günü, hem de hafta sonuna planlanmış olarak soframıza ulaşmıştı.

 

Aslına mesele yeme içme değil dostlar... Hatırlanmak, sevdiklerine, esirgediklerine al elma, gönül alma vefası göstermekte.

Ve bizim meşhur keledoş bu amansız yolculuğunda artık markalaşacağının da, gerektiğinde fabrikasyon üretimi ile yurdun dört bir yanındaki belangaz gurbetçilerine ulaşabileceğinin de mesajını vermiş oldu.

 

Bu arada Menşure aba sana sözüm var...

 

-Sakın ha! Bu anlattıklarımı anama duyurma. Duyarsa, yanaklarına gözyaşı yağmuru olup akar:

 

“Vay menim balam, canı mı çekmiş, men ölem; kadasını belasını alam.”

Diye içlenir.

Son sözüm de İlvan ailesine…

Teşekkür ederim değerli kardeşlerim Fatma ve Hamdi İlvan… Emeğinize sağlık.

Yayın Tarihi
30.04.2017
Bu makale 875 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!