Meşr-u Müdafaa

Öncelikle;

Kazanılarak kurulmuş, halkın iktidarı demek olan, içeriği ve niteliği de açık, net ve belirgin olan Cumhuriyet Türkiye’sinde yaşayanların Cumhuriyet ilkelerince ve bu ilkelerin güvencesi altında yaşaması meşrudur. Ve bu meşruiyetin müdafaa edilmesi de T.Cumhuriyet’ini halkın genel refah ve gelişimine yönelik sevk ve idare etmekle görevlendirilmiş olanların asli mesaisidir. Anayasa’sında niteliği belirtilmiş Cumhuriyet ülkesinde yaşayanların, bu haklarının takibini ve hayata geçirilirliğini sorgulamak ise en temel vatandaşlık dolayısıyla da yaşama hakkıdır.

5237 sayılı tck.md.25/1’de düzenlendiği üzere;

“gerek kendisine ve gerekse başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi ve tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, o anda hal ve koşullara göre, saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiildir. Ve bu fiilden dolayı faile ceza verilemez” denilmektedir.

Cumhuriyet’in 89. Yılında halkın yada kamunun bu konudaki endişesini mevcut iktidara ifade eden kitlesen uyarı niteliğindeki Anıtkabir ziyareti iktidar tarafından şu şekilde değerlendirilmiştir.

-halkın, eski meclisin bahçesine cebren ve hile ile girdiğini,

yine,

-halkın, eski Cumhuriyet’i(!) provokate ettiğini,

-katılan kitle örgütlerinin illegal olduğunu ifade etmiş,

-amacı Cumhuriyet’ini korumak ve müdafaa etmek olan sivil uyarıya terör, katılımcılara ise terörist yaklaşımında bulunmuş,

-birkaç gün öncesinde İstanbul’da yapılan tenis turnuvasındaki resmi protokolu protesto edenlere ise holigan tanımlaması yapmıştır.

Son olarak da yürüyüşe katılanlara soruşturma başlatmıştır.

Küçük bir soru;

Ne zamandan bu yana tehdit altında gördüğü mevcudiyetinin devamını sağlamak istemek ve bu yönde uyarmak suç teşkil etmektedir.?

Başka bir soru;

İlerlemeyi geride arayan bir iktidar kaç vakit daha halkı kandırmaya devam edebilecekti.?

Sağlıcakla..