Okul Öncesi Çocuğu Kimdir?

SEVGİLİ ANNE VE BABALAR;

            Çocuklar bir günde bebeklikten okul öncesi döneme geçmezler. Siz çocuğunuzun ne kadar aksi ve işbirliğine girilmesi ne kadar zor bir çocuk olduğunu düşünüp durur ve bu duruma üzülürken bir süre sonra çocuğunuzun gerçekten büyümüş olduğunu, bir bebek gibi değil de bir çocuk gibi davrandığını  fark edersiniz. En azından günün büyük bir kısmında böyle davranır. Bir çocuğu çocukluk dönemine sokan asıl değişmeler 2,5 – 3,5 yaşları arasındaki değişmelerdir. 

 

             Bir okul öncesi çocuğu dil gelişimi sayesinde artık daha az şey yapmaya daha çok şey söylemeye başlar. Becerileri artar ve daha çok şeyi başarır. Daha çok  şeyi başardığını hissettikçe kendini daha çok içinde yaşadığı dünyanın bir parçası sayar ve o dünyayı genişletmek için daha çok zaman ve enerji harcar. Çocuğunuzun kendi kendine soyunma, yemek yeme ve ayakkabılarını giyme gibi  becerileri arttıkça size daha fazla zaman kalır; ancak bu kez de kalan zaman çocuğun büyüleyici zihin gelişimini keşfetmek ve izlemekle geçer.  Günden güne daha çok şeyi hatırladığını, daha önce öğrendiği bir şeyi unutmayıp yeni bir durumda kullandığını, isteklerini ertelemede zorlandığını ama seçim şansı verildiğinde basit seçimleri yapabildiğini görürsünüz.

 

            Okul öncesindeki çocuklar kendi etkinliklerini yetişkinlerin yaptığı gibi, hareket, düşünme ve duygulanım olarak ayrıştıramazlar. Bedenlerini kendileri olarak düşündükleri için bedenin gücü ve ne ölçüde etkili kullanıldığı her iki cinsiyet için de önemlidir. Bedeniyle yaptığı bir işte başarısız olan çocuk kendini tümüyle başarısız hisseder. Kendi gücünü bilmek, kendini ortaya koymak ve başarabileceklerini görmek ister. Yürüyebildiğini bilir, fakat ne kadar hızlı yürüdüğünü görmek ister, tırmanabildiğini bilir, fakat gördüğü bir duvara tırmanıp tırmanamayacağını merak eder. Bilek kuvvetiyle kaldıramadığı bir eşyayı omzuna  kuvvet vererek kaldırabileceğini görür. Deneyimleri sonunda bizim için sıradan olan pek çok şeyi keşfeder. Örneğin, ayaklarını bir araya getirerek topu durdurabileceğini, avuç içinde ıslak kumu taşıyabileceğini fakat kuru kumu taşıyamayacağını, bayır aşağı koşabileceğini oysa bayır yukarı koşamayacağını, bir tahtanın üstünde elleri iki yana açık olarak yürüyebileceğini fakat lolipopu ağzına koymak istediğinde düşeceğini yaşayarak öğrenir.

 

             Bedeni ve zihni birlikte hareket ettiği için televizyonda dörtnala giden atları gördüğünde kendisi de odada öyle koşar, bağırır, zıplar ve yerinde duramaz. Duygularını da hala bir ölçüde bedeniyle ifade etmeye devam ettiği için kızınca ağlayıp kendini yere atabilir. Sevgisini göstermek için gelip sık sık sizi öpebilir. Bu davranışlar içindeki bir çocuk, özellikle kalabalık yerlerde bu tür duygu gösterimleri sebebiyle utandırılmamalı ve fiziksel ceza uygulanmamalıdır. Bir okul öncesi çocuğa sahip olmanın en zor tarafı, onun duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını kabul etmek ancak onu incitmeden bunların uygun biçimde nasıl ortaya konulacağını öğretmektir.

             Çocuğunuz, evet! Sizin ve eşinizin çocuğu öncelikle onu benimseyin ve her haliyle onu kabul edin. Onu sevin sevmeye ve sevilmeye hepimizin ihtiyacı var. Şimdiden karşılığını yıllar sonra alacağınız bir yatırım yapın ve çocuğunuzla ilgilenin. 0-6 yaş arası çok önemli. Bu yaşlar arasında çocuğunuzla kurduğunuz ilişki ömür boyu kuracağınız ilişkinin temelini oluşturacaktır. Temeli iyi atın ki binanız sağlam olsun. Çocuğunuza iyi bir örnek ve iyi bir model olun. Ona ne verirseniz, size de aynısını geri verecektir. Doğru, dürüst olmasını istiyorsanız siz de yalan söylemeyin.

              İçinizdeki çocuğa seslenin, onu oradaki uykusundan uyandırın. Kendi çocukluk yıllarınıza dönün. Neler hissettiğinizi neler yaşadığınızı düşünün. Çocuğunuzu anlamak şimdi daha da kolaylaşacaktır. Çocuğunuz kendisini sizin yerinize koyamaz çünkü o sizin yaşadıklarınızı henüz yaşamadı. Ama siz kendinizi onun yerine koyabilirsiniz. Çocuğunuzla empati kurun. Çocuğunuza mutlaka "Seni anlıyorum."Mesajını gönderin. Kaç tane çocuğunuz olursa olsun, ikiz de olsalar hepsi ayrı yaratılmıştırlar. Çocuklarınız eşsizdir. Bir eşleri ya da benzerleri bulunmaz. O yüzden tüm çocuklarınızı aynı kalıba sokmayın her birinin ayrı ayrı yetenekleri ve özellikleri olabileceğini unutmayın.
        Çocuklarınıza birer birey olarak saygı gösterin. Çocuğunuza yapabileceğiniz en önemli yardım; geri planda kalarak kendi benliğinin gelişmesinde, kendine ait bir kişilik geliştirmesinde yardımcı olabilmektir. Kendi yaşamadığımız yaşantıları onlardan beklemeyelim. Çünkü bizim hayatımız bize çocuğumuzun hayatı ise ona aittir. Siz anne babalarımız çocuklarınıza sevgi ve sevecenlikle yaklaşarak, onlarla ilgilenerek, çocuklarınızın yeteneklerini geliştirecek ortamlar hazırlamayı ve kişiliklerini geliştirmelerine fırsatlar yaratmalısınız. Daima onları motive ederek kendilerine güvenlerini artırmalısınız. UNUTMAYALIM Kİ Kabul gören çocuk, genellikle sosyalleşmiş, işbirliğine hazır, arkadaş canlısı, duygusal ve sosyal açıdan dengeli ve mutlu bir birey olarak yetişir.

YARINLARIMIZA ÖZGÜVENİ YÜKSEK, SOSYAL, ÇALIŞKAN, SAĞLIKLI, HOŞGÖRÜLÜ, MUTLU, BAŞARILI BİREYLER YETİŞTİREBİLMEMİZ DİLEĞİMLE HOŞÇAKALINIZ.

Yayın Tarihi
15.10.2015
Bu makale 2261 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!