Saray küçük

Kısa bir aradan sonra, geçen haftanın olaylarından ufak ufak başlayalım.

Önce Amerika...

***

Obama, “Basına yönelik yaklaşımları Türkiye’yi çok rahatsız edici bir yola sokabilir. Erdoğan’a, göreve demokrasi sözü vererek geldiğini hatırlattım. Bilgiyi baskı altına alan ve demokratik tartışmaya son veren bir stratejinin mirasçısı olmamalı.” dedi ya...

Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı -sanki öyle olsa daha iyi olacakmış gibi-, “Erdoğan’ı eleştirmedi Türkiye’yi eleştirdi.” diye açıklama yaptı. Bu durumda “Erdoğan iyi ama çevresi kötü” oluyor!

Bakanın durumu toparlama çabasına rağmen Erdoğan, “Gıyabımda o tür açıklama yapılmasına üzüldüm.” dediğine göre; Demek ki eleştirileri üzerine alınmış!

Daha nasıl anlatsın Amerikalı? Gitmeden eski Türkiye Büyükelçileri salvo atışlarına başladı; Erdoğan’a bin bir naz, niyazla son saniyede görüşme randevusu verdiler; Orada Türk’ü, Türk’e karşılattılar; Bildiriler yayınladılar; Erdoğan’ın konvoyunun yolunu kesip, yolda biraz beklettikten sonra “Sorry” dediler; En acısı, Türkiye’ye dönerken arkasından su bile dökmediler!

***

Geçen hafta bizi başka eleştirenler de oldu...

Barzan Sabah, "Türkiye’de şartlar kötü. İş yok, para yok.” dedi; Ahmet Mahluf, " Türkiye'de terör var. İş imkânı yok.” diye açıklama yaptı; Azad Arap, "Türkiye'de hayat çok zor. Ev yok, iş yok, maaş yok.” diye konuştu; Felek Hamid ise, “Türkiye'de gelir az ve ülke rahat değil.” eleştirisinde bulundu.

Hiçbirisine ne Cumhurbaşkanlığından, ne hükümetten, ne de iktidar partisinden cevap veren olmadı!

***

“Bunlar da, kim?” diyeceksiniz...

Barzan Sabah Iraklı bir sığınmacı. Irak’tan Suriye'ye, ardından Türkiye'ye ve sonra Çeşme üzerinden Yunanistan’ın Sakız adasına geçmiş.

Ahmet Mahluf, Azad Arap ve Felek Hamid, Yunanistan’daki çeşitli kamplarda Türkiye’ye iade edilmeyi bekleyen Suriyeli sığınmacılar. Ülkelerindeki savaştan Türkiye’ye kaçmışlar. Burada bir müddet kaldıktan sonra büyük paralar ve zor şartlarda Yunanistan’a geçip oraya sığınmışlar.

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında yapılan sığınmacıların iadesi anlaşmasına rağmen, hiçbiri Türkiye’ye geri gönderilmek istemiyor.

Sadece onlar mı?

Sakız Adası'ndaki kampta kadınlı-çocuklu 450 sığınmacı isyan etti. Türkiye'ye iade edilmemek için limanda direniyorlar...

Yunanistan'ın Midilli Adası'ndaki kampta, Türkiye'ye geri dönmek istemediğini söyleyen Pakistan uyruklu bir sığınmacı elektrik direğine tırmanarak kendini asmaya kalkıştı. Aynı kamptaki diğer sığınmacılar protesto gösterileri yapıyorlar...

Atina’dan Dikili’ye iade edilecek Afgan sığınmacılardan birisi ilaç içerek intihara kalkıştı. Bir diğeri üzerine benzin dökerek kendini yakmaya çalıştı.

Anlayın itibarımızı!

Canlarını kurtarmak için ülkelerinden kaçan sığınmacılar, Türkiye’den kaçmak için canlarını tehlikeye atıp, bir daha dönmemek için canlarını vermeye razı haldeler!

Haksızlar mı?

Savaştan, terörden, diktatörden, baskıdan, ilkellikten, sefaletten, sömürüden, adaletsizlikten, fanatik dindarlıktan, eğitimsizlikten, medeniyetsizlikten kaçmışlar...

Türkiye’de bu kaçtıklarından kurtulabilecekler miydi?

***

Avrupa, istenmediğimiz için moralimiz bozulmasın diye; Afrika’daki fakirler için konserler verirken Amerikalı zenginlerin dergisi Forbes’un ortağı olduğu ortaya çıkan İrlandalı şarkıcı Bono’yu, alelacele Davutoğlu’nu ziyarete gönderdi.

Yuvarlak bir masada yan yana yemek yerken, birbirleriyle mikrofonla konuştular!

Bono, “Sığınmacı kakalama elçisi” görevini layıkıyla yerine getirdi. Türkiye’nin sığınmacıları ağırlamada dünyanın zirvesinde olduğunu söyledi. Bizi yağladı, yıkadı, gitti!

Kendisine, “Ülkeniz İrlanda hiç sığınmacı almadığı için mi Avrupa’nın en mutlu ülkesi sayılıyor?” veya “Neden Avrupa ülkelerinin başbakanlarını da ziyaret ederek daha fazla sığınmacı almaları için baskı yapmıyorsunuz?” diye sormak, hiçbirimizin aklına gelmedi!

***

Yani...

Milyarlar harcayıp, “Dünyada itibarımız artacak” diyerek 1150 küsur odalı saray yaptırdık...

Süper güç Amerika’nın Başkanı da, can korkusuyla ülkesinden kaçan Pakistanlı, Afgan, Iraklı, Suriyeli gariban sığınmacı da hala bizi beğenmeyip, eleştiriyor...

Öyleyse...

Ya saray çok küçük; Acilen büyütülmeli...

Ya da başımızdaki derdin çok büyük olduğu, artık kafanıza dank etmeli!

Yayın Tarihi
10.04.2016
Bu makale 1965 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!