İnsan türü diğer türler gibi tek başına yaşayamayan bir türdür. Tam da bu nedenle insanlar bir araya gelerek toplumları oluşturmuşlardır. Toplum ve toplumsallık birey ve bireysellik tanımlarının tam zıttı olup yine insan türünün ihtiyacından doğmuştur.
Bununla birlikte toplum, insan ve guruplarını doğrudan etkileyip belirleyen gerçek ilişkiler bütünüdür.
2015 Türkiye’si, 12 yıllık AKP iktidarı eliyle emperyalistlerle işbirliği yapıp, Nazım HİKMET’in ifade ettiği tam şeklini almıştır.
Şöyle isyan etmiştir üstat Nazım HİKMET 1959’da,
İnsan olan vatanını satar mı?
Suyun içip ekmeğini yediniz.
Dünyada vatandan aziz şey var mı?
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Onu didik didik didiklediler,
saçlarından tutup sürüklediler.
götürüp kâfire : «Buyur...» dediler.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Eli kolu zincirlere vurulmuş,
vatan çırılçıplak yere serilmiş.
Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Ancak Nazım Hikmet’in ülkesinde acılar birikmiş, toplumun emek ve alın teri sahipleri, üreten insan kitleleri, geleceğine sahip çıkan gençleri, sivili, askeri, aydını, kadını..
Özeti; Toplumun sağduyu sahibi namuslu dinamikleri bir araya gelmiştir. Bu ise bu topraklar ve pek çok yıllık kültüründe fevkalade önemli toplumsal bir buluşmadır.
Şimdi sıra halktan, toplumdan hülasâa ülkesinden yana olmayıp da, kendinden yana olan kamburdan kurtulmaya gelmiştir.
Ülkemin yüzü aydınlığa dönmüştür. Haydi ülkem doğur şu güneşi..
Sağlıcakla..