Van kırmızısı

Pencere içindeki saksıları avlunun en güneş gören köşesine taşıdı. Öyle özenliydi ki toprağı değiştirirken çiçeklerin dallarına, yapraklarına ve köklerine zerre kadar zarar vermedi. Nemli köklerde kalan toprak parçacıklarına dokunmadı. Yeni harmanladığı toprağı saksılara doldurdu. Sonra da bakraçtan tas tas aldığı suyu parmaklarını süzgeç yaparak yenileme suyunu verdi.

Çiçekleriyle fısır fısır konuşurdu. Küpeliler, sardunyalar, menekşeler onun camgüzelleriydi. Hani bir yarışma düzenlense, adını da pencere içinde büyütülen çiçekler yarışması konsa ve o da katılsa o yarışmaya ödüllerinin tekmilini toplardı.

“Ah bir de şerbetini, reçelini yapabileceğim ve her sabah avludan, açık duran pencereden rüzgârın getirdiği kokusunu duyacağım güllerim olsa.” Dediğinde, o dileğini yerine getirmem görev olmuştu.

Her yerde vardı Van kırmızısı güller. Adıyla şanıyla Van’ın kızıl gülüydü. Ama öylesine bir fidanının bulmalıydım ki toprak damlı evimizin küçük avlusundaki toprağı yadırgamayacak, kök salabilecekti.

O gül ki reçeli yapıldığında Van’ın ünlü kahvaltı salonlarının en revaçta reçelleri arasında yerini alırdı. Dört Yol Kahvaltı salonunun sahibi Ali Asker Amcamın en gözde sunumlu kahvaltı çeşnisiydi. Beyaz porselen tabağa yayılmış camız kaymağının ya da yayığından taze çekilmiş tereyağının üzerine özel çömçesiyle damlatıldığında rengiyle, hoş kokusuyla, lezzetiyle:

“Yanılmadınız ben Van kırmızısıyım.”Derdi.

Van’ın kızıl gülü özel olarak amcama getirilir, yaprakları hamarat yengemizin özel seçkisiyle ayrılıp önce şerbete bırakılır sonra kaynatılarak reçele dönüştürülürdü.

Kimi:

“Yav bu Isparta gülü.” Dese de Isparta gülüyle Van’ın kızıl gülü farklıdır. Belki renk benzerliği olabilir ama iş reçele ve şerbete dönüştürüldüğünde anlaşılır ki Isparta gülü ile Van’ın kızıl gülü apayrı gül çeşitleridir.

“Ah benimde güllerim olsun.” Dileğini Van’ın kadim bahçelerine sahip Hacıbekir Mahallesinde buldum. Kısa süre öğretmenlik yaptığım okulda öğrencilerime dileğimi anlatınca birkaç gülfidanı kökleri topraklı ve özenle sarılmış örtülerde getirildi.

Akdeniz’den zakkum getirip koca bir bidona eken anacığım gülleri görünce sevinçten çığlık attı.

Avludaki iki genç kavak ağacının yanına ana oğul kızıl gülü toprakla buluşturduk. Bir de işe komşumuz ziraat teknisyeni Ahmet Sürmeli ağabeyimiz el atınca çok geçmeden gülfidanı serpilip büyüdü.

Baharla yazın buluştuğu bir gün güneşten önce kalkan anacığım avluyu sulayıp, süpürürken fark etti ki Van’ın kızıl gülü tomurcuklarını patlatıp çiçeğe durmaya başlamış.

Artık semaveri ateşlerken birkaç kızıl gül yaprağı bir tabak içinde limon tuzuyla şerbete dönüştürülüyor kıtlama şekerler şerbete banarak çaylar içiliyordu.

Zaman içinde o gül kölünden (kümesinden) özenle alınan fidanlar, komşularımızın bahçelerine de yayıldı.

Hani yolu memleketime düşenler rüzgârın kollarında dolanı dolanı gelen mis gibi çiçek kokusunu aldıklarında bilsinler ki o çiçek Van kırmızısı kızıl gülün hoş geldin karşılamasıdır.

 

Yayın Tarihi
25.02.2017
Bu makale 971 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!