Y-Dünya

Dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nun içinden çıkıp  1919-1922 tarihleri arasında yapılan Kurtuluş “istiklâl” Savaşı nın ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından 1923 de ilan edilen, ilan edilmesinin ardından da ulus devlet niteliğinde  tarih sahnesindeki yerini alan yeni Türkiye Cumhuriyet’inin 100 üncü yılını tamamlamasına az biraz kalmışken   “getirildiği”   hal-i pür melali..

Mustafa Kemal Atatürk’ün 1928-1930 yılları arasında önderlik ederek araştırılmasını ve oluşturulmasını sağladığı “Türk Tarih Tezi” Türklerin  tarihe katkılarını ortaya çıkararak açıklamaya çalışmaktadır.

Türk tarih tezine göre M.Ö. 3000 - M.Ö. 1200 yılları arasında Orta Asya’dan yurtlarını terk edip Akdeniz havzasına yayılan  brakisefal’ler Türklerin atalarıdır. Aynı tez, dünya medeniyetinin başlangıcını Yunan Medeniyetine bağlamak yanlıştır der. Etiler (Hititler) Anadolu’da yaşamış Yunan Medeniyetinden daha eski bir medeniyet olup Etrüskler’in İtalya’ya Anadolu’dan gitmiş oldukları savını tez boyunca temellendirmeye çalışmaktadır.

Türk Tarih Tez’i, Orta Asya’dan yayılan göç dalgalarının Avrupa’ya da yayılmış ve kıtaya cılalı taş, bakır, tunç ve demir çağı sanatlarını götürmüş olduğunu savlar ve bu savını, M.Ö. 2000 yılına kadar Avrupa’da bakır aletlere rastlanamamışken aynı tarih diliminde bronz aletlere bolca rastlanmasının  kazılarla tespit edilmiş olduğunu ifade eder.  Oysa bronz madeninin kaynağı kalay madeni,  Avrupa’da sadece ince bir damar halinde Fransa’da bulunuyorken Asya’da bol miktarda olan bir madendir şekilde de temellendirir.

Sonuç olarak; Türk Tarih Tezi’nde tarih öncesinde uygarlık izlerine rastlanmamış diyarlara medeniyetin, Türklerin de dünyaya yayılmış olduğu Orta Asya’dan yayıldığı fikri savunulmuş olup ırklardan bahsederken de belirli bir ırkın üstünlüğünü savunmayıp göçler sonucu ırkların birbirlerine karıştığı bulgusuna vurgu yapılmaktadır.

Hakeza ulus devlet Türkiye Cumhuriyet’inin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “ Anadolu 7000 yıllık Türk beşiğidir” sözü ile bu konudaki inancını aktarmaktadır.

Hâl böyle iken; Kuruluş felsefesi emperyalizm üzerine oturan Amerika Birleşik Devletleri ve diğer emperyal ülkeler   ve bu  ülkelerin  iktisatçılarının “Küreselleşme”  olarak formülize ettikleri sermaye egemenliğinin siyasal örgütlenmesi demek olan  kapitalizmin, sermayesini arttırmak üzere dünya üzerine yayılarak, satın alıp dolayısı ile egemenliğini oluşturarak ilerlemesi demek olup  kimden yana olduğu ise açıkca belirgin  nam-ı diğer Y-Dünya düzeni kuramcılarının,

-Ulus devletler ve bu devletlerin mozayiğini oluşturup kaynaşmış  halklarının üzerinden;

-çok ciddi oyunları,

benzeştiği için olsa gerek..

-aynı maksadı paylaşan iktidar paranoyaklarının,

emel ve amelleridir  güzel vatanım üzerine ve üzerinde yaşananlar.

Üstelik tüm bu olanlar yeni bir şey de değildir  insanlık tarihi izlencinde. Değişen sadece aktörler ve formüllerdir benim baktığım yerden.

Gün;  Ülkem üzerine oynanan oyunları  görme ve birlik olma günüdür

Gün; Anayasal düzlemde vatanını sevenlerin, Türkiye Cumhuriyet’i  Milletinin Meclisinde toplanma günüdür. 

Sağlıcakla.. 

 

Yayın Tarihi
13.09.2015
Bu makale 2549 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!