YARINA YOLCULUK

Yaşamak Güzel Şey

Yaşamak ne kadar zormuş meğer. Hem yaşayacak hem de korunacaksınız, koruyacaksınız yaşamın içindeki tüm riskleri görerek yaşamaktan vazgeçmeyeceksiniz ve risk üstlenecek, göze alabileceksiniz. Bakın hangi riskleri; Gülmek, “saftır” denmesi riskini göze almaktır, ağlamak ise “duygusal” görünme riskini, birine yakınlaşmak “kendini kaptırma” riskini, sevdiğini söylemek “sevileni yitirme” riskini, duygularını açmak “kendini ortaya koyma” riskini, düşüncelerini söylemek “dokuz köyden kovulma” riskini, umutlanmak “hayal kırıklığına uğrama” riskini, sevmek ise “karşılık görememe” riskini göze almayı gerektirir. Çünkü hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır. Çünkü yaşamak “ölmek riskini” göze almaktır.

 

Peki nasıl yaşamak lazım? Bunu belki de en iyi Ataol Behramoğlu’nun Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey var isimli şiirinde bulmak lazım. Aynen onun tarif ettiği gibi yaşamak lazım. Yaşadım diyebilmek için.

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi,

Sevgilin  bitkin kalmalı öpülmekten,

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği.

 

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne,

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa,

 

Yaşamak yeryüzünde onunla karışmaktır,

Kopmaz kökler salmaktır oraya.

 

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını,

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin,

Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara,

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin.

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli, alabildiğine,

Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına,

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın,

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına.

 

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar,

Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın,

Değişmemelisin hiçbir şeyle, bir bardak su içmemenin mutluluğunu,

Fakat, ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın,

Ve kederi de yaşamalısın namusluca, bütün benliğinle,

Çünkü acılarda sevinçler gibi olgunlaştırır insanı,

 

Kanın karışmalı hayatın bütün dolaşımına,

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı.

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına,

Çünkü ömür dediğimiz şey hayata sunulmuş bir armağandır,

Ve hayat; sunulmuş bir armağandır insana.

Yayın Tarihi
10.03.2009
Bu makale 10335 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Galiba tüm riskleri alarak yaşıyorum.. Çünkü yaşantımı hissederek, farkına vararak ve yaşama kendimce karışarak yaşıyorum.... Belki canınızz yanıyor zaman zaman, belki de mutluluktan uçuyorsunuz bazen... Yazınızda belirttiğiniz gibi risk almadan bilemiyorsunuz ... Yazınızı çok sevdimm

Neşe Bolat 24.08.2009

hocam çok güzel yazmışsınız ama şu dünyada kendi hayatını istediği gibi yönlendiren sayıyla insan vardır.toplum... toplumdur bizim yaşamamızı hayatımızı kısıtlayan bu toplum baskısından kendini kurtaranlar hayatını dolu dolu yaşayabiliyor öyle değilmi ? keşke deli olsaydım :) yaptıklarıma karışan engeliyen olmaz hayatımı yaşardım :)

aykut duman 13.03.2009

Hocam toplum olarak bize en ağır gelen risk "eleştirmek ve eleştirilmek riski" Enbüyüğümüzden, en küçüğümüze kadar Hep eleştiririz. Dostluğun ardına sığınarak; ama eleştirildiğimiz zaman kızarız... Yanılıyor muyum?

Rüya CAN 13.03.2009

SAyın hocam, Ne de güzel sıralamışsınız hayattaki riskleri. İnsan olmanın ayrıcalığı değil midir bu riskleri yaşamak? Bunlardan kaçan aynı zamanda yaşamdan kaçan değil midir ? Risklere göğüs geren, yaşamın üstesinden gelendir. Ölüm de risk olmaktan çıkandır, eğer sıraladığınız riskleri yaşayabilenseniz. Tüm riskler keşkelere yer bırakmayacak kadar çok ve güzel....

müjgan akbülbül 12.03.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!