Yüreğim Sultanamet'te

İşyerindeyim. Büro da bu hafta tek başınayım. Birlikte çalıştığım iş arkadaşım görev için il dışında. Tek yolunca işler yoğun biraz gelen giden vatandaşlar, yazılması gereken evraklar, çalan telefona verilen yanıtlar, fırsat bulursam öbür hafta sonu yapılacak sınav için ders notlarını karıştırma ve bu arada cep telefonunu da ihmal etmiyorum. Saat 11.10 mesaj sesi gelince telefona baktım arkadaşım şöyle bir mesaj yazmış “Güzel bir güne günaydın diyemiyorum maalesef arkadaşlar. Çünkü az önce Sultan Ahmet Meydanında güçlü bir patlama oldu, canlı bombadan şüpheleniyorlar.” Yüreğim fırladı yerinden Sultan Ahmet Meydanına doğru uçtu gitti. Bir film şeridi geçti gözlerimim önünden.

Cağaloğlu’nda Yerebatan Sarnıcı’nın bulunduğu sokakta çalıştım uzunca bir süre. İşe servisle gider gelirdim. Servislerimizde tam patlamanın olduğu bölgeden kalkardı. Kartal’dan köprü trafiğine yakalanmamak için çok erken binerdik servise ve mesainin başlamasına saatler kala inerdik Sultan Ahmet’te. Yağmur olmadığı sürece her sabah At meydanını tavaf ederdim. Dikilitaşı, Yılanlı Sütünü, Örme taşı, Sultan Ahmet Camisinin avlusunu, Alman Çeşmesi,  havuzlu parkı bıkmadan usanmadan dolaşır tarihte yolculuğa çıkardım.

           Sultan Ahmet Meydanı;  Osmanlı döneminde, XIX. yüzyıl başlarına kadar At Meydanı olarak anılmıştır. Meydan;  Roma İmparatoru Septimius Severus (193-211) tarafından yapımına başlanmış Kostantinus (306-337) zamanında tamamlanmış ve Hipodrom olarak kullanılmıştır. Bizans'ın toplum hayatını yansıtan bu meydanın çevresi zarif sütunlar ve heykeller ile süslü iken zamanla değişime uğramış, Bizanslılar döneminde burada yapılan yarışmalara sahne olmuş, 1204'de Haçlı Seferi sırasında İstanbul'un Latinler tarafından işgali sırasında hasar görmüş, birçok özelliği de bu arada kaybolmuştur.

                İstanbul'un Türkler tarafından alınmasından sonra da özelliğinden bir şey kaybetmeyen meydan, cirit oyunları, bayram şenlikleri, saray düğünlerinin yapıldığı yer olmuştur. Osmanlılar devrinde İstanbul'un en önemli merkezlerinden biri olan At Meydanı'nın çevresi yeniden değerlendirilmiş; sadrazam ve vezirlere ait konakların ön cepheleri bu meydana açılmıştır (İbrahim Paşa, Sokullu Mehmet Paşa sarayları vb.). 1617 yılından sonra Sultan Ahmet Camii'nin yapımıyla meydan daralarak şekil değiştirmiştir. Osmanlı devrinde At Meydanı Olayı, Vaka-i Hayriye gibi hareketler ve birçok Yeniçeri ve Sipahi ayaklanmaları burada meydana gelmiştir. Çınar Vakasının çınarları asırlardır yerini korumuş, heybetiyle yükselir, At Meydanı girişinde. Dalları ürpertir içimi bazen gözümde canlanır yeniçeri askerinin hayaleti. Kurtuluş Savaşında Halide Edip Adıvar olup miting kürsüsünde bulurum kendimi ağlayarak yemin derken. “Türkiye’nin istiklal ve hayat hakkını alacağı güne kadar hiçbir korku, hiçbir meşakkat önünden kaçmayacağız. Sözleriyle.

            Diğer servislerin gelmesiyle uyanırım tarihi yolculuğumdan, tarih soluyarak tutarım işyerimin yolunu. 2010 yılı Ağustosunda veda etmek zor gelmişti tarihi yarımadaya. Dolaşırım yine her fırsatta bu meydanı İşyeri arkadaşlarımın armağanı tabloda.

Tarih kokan bu meydanda

Kol kola iç içe geçmiş

Roma, Bizans, Osmanlı

Yoldaşın olur.

Güneş selam durur.

Dünya buluşur.

Renkler karışır.

Dinler kaynaşır.

Diller söyleşir.

            Böyle güzel bir meydan ölümlere sahne olmamalı. Savaş, terör bitmeli. 2016 Sevgi yılı olmalı 

Yayın Tarihi
12.01.2016
Bu makale 1797 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Tebrik ederim ,çok güzel tarih ve kardeşlik kokan bir yazı ben mimarım 50 senedir istanbuldayım ,ve bu bilgilerin yarısını biliyordum ,teşekkürler.

MEHMET FIÇI 13.01.2016

biran için kendimi tarihin içinde istanbulu dolaştım ne güzel yazmışsın krdeşim kalemine sağlık

Cengiz incesu 12.01.2016

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!