Bir kitapta okumuştum, yazar Edita Morris’in bu sözlerini...
Korku zehirlenmesine uğramış ve gırtlağına kadar pisliğe batmış kişiler için kullanıyordu...
Tamamı şöyleydi cümlenin: “Sırtındaki belkemiği gövdeni dik tutuyor. Bir de yüreğinde kemik olmalı. Ne ki çokları, bu ikisinden de yoksun. Acı olan da her geçen gün çoğalıyor böyleleri.”
***
Yine, yazar Albert Camus şöyle söyler: “Hayır diyen biridir başkaldıran insan. Ne kadar bulanık olursa olsun, bir bilinçlenme doğar başkaldırma eyleminden.”
***
Böyle olmamalıydı!
Yirminci yüzyılın başında, Emperyalizme karşı cephede savaş kazanarak özgürlüğüne kavuşmuş ilk ulustuk...
Onların masa başında kurdukları tuzaklara, değil yüzde ellimiz, tek birimiz bile düşmemeliydik!
***
Ama önemli değil, biz bu oyunu daha önce bozduk, yine bozarız.
***
Bu defa bize, cehaletle savaşacak öğretmenler lazım...
Öğrencilerine sadece okuma yazmayı değil, okuryazar olmayı da öğretecek!
***
Bize, inançlı din adamları lazım...
Cemaatlerine Allah korkusundan değil, Allah sevgisinden bahsedecek!
***
Bize, vatanını seven işçiler, memurlar, iş adamları, sanayiciler lazım...
Cebinden çok ülkesi için çalışabilecek!
***
Bize, dürüst siyasetçiler lazım...
Halkının iyiliğini düşünecek!
***
Bize, vicdanlı yargıçlar lazım...
İçimizdeki adalet duygusunu zedelemeyecek!
***
Bize, gerçek aydınlar, yazarlar, sanatçılar, bilim insanları lazım...
Doğruları söyleyip, topluma örnek olarak, insanımızı çağdaşlığa yönlendirecek!
***
Bize, bilinçli ana-babalar lazım...
Kendi rahatı için, çocuklarının geleceğini feda etmeyecek!
***
Bize, hayır diyebilecek insanlar lazım...
Başkaldırarak bilinçlenecek!
***
Bize, sırtı belkemikli, yüreği kemikli insanlar lazım...
Güçlünün karşısında eğilip bükülmeyecek, korkmayacak, çıkarları uğruna her kalıba girmeyecek!
***
Hepsinin özeti;
Bize bu defa, “Mustafa Kemal’in sivilleri” lazım...
Onun fikirlerini anlayıp, duygularını hissedecek...
Karanlıkla yılmadan mücadele edecek!