Yüzleşmeliyiz III

Güneşi balçıkla sıvamaya kalkarlar mı?

-Kalkarlar efendim kalkarlar.

Benden söylemesi;

Eliniz yanar ama..

Mağmağfi,

Maşa da kullanırlar bir yandan ama,

Ateş bu, yakar nasılsa..

 

Nafile tüm bunlar efendi,

-Boş hayal.

 

2003/2004 yıllarında emekliliğimi takiben yerleşmek maksadı ile şehre geldiğimde, yaşayabileceğim alan olarak yaptığım etütler neticesinde ikna olduğum, beğendiğim bölgeye nihayet  yerleşmiştim. İlk yaptığım iş ise bir şehir haritası ve şehri tanıtan ayrıntılı dokümanlar edinmek olmuştu. Malum yerleşme esnasında kenti hemen hemen öğrenmiştim de artık. Yerleşmek için tüm koşturmalarımın arasında kendim için ilk yaptığım tanışmaları dün gibi hatırlıyorum;

İlki; Akdeniz Üniversitesi’nin konferans salonunda ilgimi çeken konudaki konferansı dinlemeye gitmiş.

İkincisi; Akdeniz Medeniyetleri Derneği bünyesindeki etnoğrafya müzesini gezmek olmuştu. Arkeoloji müzesini ise çok  sonraları gezebilmiştim. Şehrin tiyatro, konser kısası, kültür ve sanat mekanlarını tespit etmiş ardından Antalya Sanatçılar Derneği ile tanışmıştım. Yaşadığım şehri sevmiş, Antalya’da olmaktan memnun kalmıştım. Akdeniz’in, muhteşem doğasının ve koyların   günlük yaşamla iç içe geçmiş olmasını sevmiştim Antalya’nın. Ta ki 2010 yılında yaşadığım apartmana ilk komşum yerleşene kadar. Benim için kabus başlamıştı artık Antalya’da.

 

Hani şu kalk ben oturacağım diyen komşumlar. Yoksaa.. da diyerek devam eden komşumlar. Nereden buluyorlar bu cüreti diye epey bir zaman düşündüm. Bir türlü kestiremedim cüretlerinin sebebini.  Sonunda ve geç de olsa idrak ettim ki..

-Kadındım,

-Sahip(!)sizdim

-Şahitsizdim.

 

İyi de tüm bunlar benim farkında olduğum ancak rastlamadığım, yaşamadığım, bilmediğim dolayısı ile de çok sonraları tahmin edip, sadece acı-acı gülümsediğim çok çirkin olgulardı.

 

Örnek olsun; Çok uzun süreler yaşadığım koca kent İstanbul’da, çalışma süreçlerimde ya da herhangi başka bir alanda bu yaşıma kadar  hani öyle merdiven altı veya üstü, makam altı ya da üstü gibi aşağılanmalar, tacizlerle karşılaşmamıştım.

 

Üstelik; Koca kent İstanbul’da aynı konumda yani;

-Kadın

-Sahip(!)siz

-Şahitsiz  geçen 10 yılımda dahi..

 

Ayıp oldu “ATAY” ailesi. Çok ayıp oldu. Zâhir eşraftansınız herhalde ki.. taraftarınız çok oldu.

 

Turizm şehri, Dünya kenti Antalya’ya hiç mi hiç yakışmadınız Atay “ailesi”

Yakışmadınız!

Çünkü; Talanı planladınız, yalanı yaydınız. Ah aldınız diyeceğim ama; Nasıl olsa siz anlamazsınız.

Türkiye Cumhuriyeti; Demokratik, lâik, sosyal, hukuk devletidir. Ayrıca, Türk Medeni Kanunu’nun kabul edilişinin üzerinden de tam 90 yıl geçmiş bulunmaktadır.  

Anladığım kadar ile bunları size bir kez daha hatırlatmakta fayda var.

Fevkâlade üzgünüm. Bu çirkin hadise Dünya Kenti Antalya’ya hiç mi hiç yakışmadı zira.

 

Sağlıcakla..

Yayın Tarihi
07.11.2017
Bu makale 1991 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!