Kurulduğu günden bu yana Cumhuriyete ve kurucusu olan Atatürk’e saldırılar oldu.
Cumhuriyet’le ve Atatürk’le daha ilk günden beri sorun yaşayanlar oldu.
Amaçları laik düzeni yıkmak ve dini esaslara dayalı bir yönetim modelini, bir başka deyişle İran modelini Türkiye’ye getirmek isteyenler kara rejim hevesinden asla vazgeçmediler, vazgeçmeye de pek niyetli görünmüyorlar.
Cumhuriyetle ve Atatürk’le sorunu olanlar, hedef olarak yarının yöneticilerini, yani çocukları ve gençleri seçtiler.
F tipi yapılanmanın temelleri de böylece atılmış oldu.
Yarının yöneticilerini birer Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı yetiştirmenin yolu da onların beyinlerini ele geçirmekten geçiyordu.
Bunun için de tarikat ve cemaat yurtları ön plana çıktı.
AKP iktidar olunca da Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının ekmeğine yağ sürülmüş oldu.
AKP’nin devlet kurumlarıyla 2002’den beri yaptığı mücadelenin bugün ülkeyi hangi noktaya getirdiğini anlamak pek zor olmasa gerek.
Son yıllarda, yani AKP’nin iktidar olduğu 2002’den bu yana devlet öğrenci yurtlarının yapımını nerede ise durdurdu.
Ancak, tarikat ve cemaat yurtları da mantar gibi çoğaldı.
Üniversite gençliğini otobüs garajında avlamakla başlayan süreç, bugün ilköğretim çağına, hatta ana okulu düzeyine bile inmiş durumda.
AKP’nin kazanmayı kafasına koyduğu, Başbakan Erdoğan’ın söylemiyle “gavur İzmir’ de tarikat ve cemaat yurtlarının sayısının rekora ulaştığı biliniyor.
Ankara’da Büyükşehir’i elinde tutmasına rağmen Çankaya’yı bir türlü kazanamayan AKP’nin tarikat ve cemaat yurtlarını Çankaya’ya kaydırdığı da herkesçe biliniyor.
Aynı tehlike Antalya için de var.
2004 seçimlerinde Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni kazanan AKP, aynı süreçte Akdeniz Üniversitesi’nde de etkili olmak için genel ve yerel iktidarın tüm olanaklarını kullanmaya, üniversiteyi ele geçirmeye yönelik çalışmalar yapmaya başlamıştı.
Ancak, Akdeniz Üniversitesi’nin eski yönetimi, Otogar’dan başlayarak, gençlerin tarikatların ve cemaatlerin kucağına düşmemesi için etkili bir çalışma yapmıştı.
İsrafil Kurtcephe’nin Rektör olarak atanmasından sonra Akdeniz Üniversitesi’nin nem öğretim üyesi, hem de öğrenci yapısının değiştiği, kampüste tarikat ve cemaatlerin rahatça at oynattığı çağdaş, laik ve ülkesine canından bağlı, ancak baskı altında olan öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından ifade ediliyor.
Antalya’da tarikat ve cemaat yurtları açısından yoğun bir bölge konumuna geldi.
Antalya’da pek adı yurt olarak bilinen bazı mekanlarda daha ilkokula bile gitmiş çocukların barındırıldığı, dini eğitim verildiği ve birer Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı olarak yetiştirildiği iddia ediliyor.
Özellikle kırsal kesimde vatandaşların dini inançlarının istismar edilerek henüz ilköğretim çağına bile gelmemiş kız ve erkek çocuklarının “Allah adına, din adına” söylemleriyle ailelerinden koparıldığı, ailelere çocuklarının eğitimine müdahale etmemeleri, çocuklarını aramamaları için maddi yardım yapıldığı da iddialar arasında yer alıyor.
Cumhuriyet ve Atatürk’le sorunu olanların yönetim ve denetiminde olan bu halk arasında, “talebe yurdu” olarak bilinen bu yerlerin Antalya bölgesinde ağırlıklı olarak, Korkuteli, Elmalı, Demre, Manavgat,Serik ve Alanya’da bulunduğu da öne sürülüyor.
Son aylarda Demre’de bulunan bir yurdun durumu ve faaliyetlerinin çevrede büyük rahatsızlık yarattığı da konuşuluyor.
Antalya merkezini de yabana atmayalım.
İddialara göre Demre’de bulunan ve kız öğrencilerin barındırıldığı izlenimi verilen bu yurtta aslında dini eğitim veriliyor.
Yurtta kalan birkaç kız öğrenci kaçak olan bu yurtta dini eğitim verilen diğer kızlar için paravan olarak kullanılıyor.
Okula giden kız öğrencilerin çok üstünde sayıda kız çocuğu burada birer militan gibi yetiştiriliyor.
Kızlar okuma yazmayı öğrenmeden Arapça’yı öğreniyor, Cumhuriyet rejimini yıkmak için yemin ettiriliyor.
Cumhuriyet ve Atatürk’le sorunu olan kişilerin yönetimi ve denetiminde olan bu tür yurtların faaliyetlerinin 29 Mart seçimlerinde Antalya’da AKP açısından alınan kötü sonuçlardan sonra hız verildiği de öne sürülüyor.
Sonuç olarak Antalya’da tarikat ve cemaat yurtları hızla artıyor..
Bu da Cumhuriyeti ve Atatürk ilke ve devrimlerini tehdit edenlerin sayısının da her geçen gün arttığını gösteriyor.
Kimsenin bu gerçekleri göz ardı etme lüksü yok..