Antalya Mevlevihanesi’nden, Güzel Sanatlar Galerisi’ne

Antalya’da en seçkin tarihi eserlerin bulunduğu alan, Kalekapısı semtidir. Kentsel dönüşüm projesi kapsamında araç trafiğine kapatılan Kalekapısı bölgesi, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından güzel bir görünüme kavuşturuldu. Antalya’ya da çok yakıştı.

 

 

 

Antalya’da bir sünnet düğününe katılan Mevlevi dervişi (1917)

 

Antalya kenti içinde bir gezintiye çıkarsanız; ilk gideceğiniz yer Kalekapısı semtidir. Kaleiçi’nin dışarıya açılan en önemli kapısı buradadır. Kalekapısı’ndan güneye, deniz yönüne baktığınızda Antalya’nın en güzel tarihi eserlerinin bu bölgede yer aldığını görürsünüz.  1219-36 yılları arasında inşa edilen Antalya’nın simgesi durumundaki Yivli Minare buradadır. Aynı yüzyılda yapılan İmaret Medresesi ve Atabey Armağan Medresesi (1239),  Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi (1377) yine buradadır. Hatta Antalyalıların çoğunun varlığından belki haberdar olmadığı Osmanlı Padişahı II. Beyazid’in eşinin gömülü olduğu Nigar Hanım Türbesi, Yivli Minare Camisi’nin hemen arkasındadır.

Tüm insanları, dil, din, ırk gözetmeden müzik eşliğinde güzellik, iyilik ve duyguda birleştirmeyi amaçlayan Mevlevilik 13. yüzyılda Konya'da doğmuştur. Zamanla Anadolu'ya yayılmış ve müzikli ayinlerin yapılabilmesi için diğer dini yapılara uymayan kendine has Mevlevihane binaları yapılmıştır. Bunların en iyi ve günümüze sağlam kalmış bir örneği de Antalya Mevlevihane binasıdır.

 

 

BUGÜN SANAT GALERİSİ

Bugün Antalya kent merkezindeki Saat Kulesi’nden Cumhuriyet Meydanı’na doğru yürürseniz,  taştan sivri kubbeli Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi’nin hemen yanında, kiremit örtülü ve üzerinde bir aydınlatma feneri bulunan bir bina görürsünüz. İki haftada bir, yeni bir resim sergisine sahne olan bu mekâna Antalyalı sanatseverler sık sık uğrayarak, sergiyi gezerler. Zannederim binanın tarihi hakkında zannederim, fazla bilgileri yoktur.

 

Burası Yivli Minare Külliyesi içinde yer alan eski Antalya Mevlevihanesi’dir.  Bu binanın 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Mevlevi tekkesi olarak hizmet gördüğünü,  1970’li yılların başında Antalya’da o günleri yaşayan kişiler anlatmıştı: “Mevlevi Şeyhliği babadan oğlan evlada geçermiş. Son Antalya Mevlevi Şeyhi Dr. Mehmet Tosun'un büyük kayınpederi olan Şemsettin oğlu Hüsamettin Efendi imiş. Ondan da devrede devrede kayınbiraderi Korkuteli eski Belediye Başkanı Ali Çomaklı'ya geçmiş.”

Sonra da Antalya halkı arasında Mevlevilik unutulup gitmiş. Bina da kendi kaderine terk edilmiş; ta ki Antalya Lisesi Müdürü Esen Emekcil bu binayı ‘Sanat Galerisi’ olarak keşfedinceye kadar.

 

SELÇUK ESERİ

Antalya’nın ilk Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü Esen Emekcil’in emek ve çabaları ile restore edilerek Eylül 1973 tarihinden beri Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılan yapı, 1255 yılına tarihlenir. Bina, teraslanmış düz bir alan üzerinde kuzeydeki Cumhuriyet Caddesi tarafındaki kent surlarına dayanmaktadır. Zaman olarak da Selçuk Sultanı l. Alaeddin Kuykubad dönemine yerleştirilir.

Bu tarihleme doğru ise bina, Osmanlının son yıllarına kadar Antalya Mevlevihanesi olarak kullanılmıştır. Ancak İ. Numan, Vakıflar Dergisi’nin 14. sayısında (1982) yayınladığı  "Antalya Mevlevihanesi’nin Aslî Hali Hakkında Bazı Düşünceler" başlıklı makalesinde bu yapının, “kapalı medrese plan şemasını yansıtan bir imaret olabileceğini” belirtir. Buna karşılık çoğu araştırmacılar ise, iki katlı yapının alt kat planı dikkate alındığında, l. Alaeddin Keykubad döneminde yapılmış bir Mevlevihane yapısı olduğunda fikir birliği içindedirler.

Öte yandan bazı araştırmacılar bu binanın Selçuklular zamanında diğer binalarla birlikte inşa edildiğini ve 18. yüzyılda Tekeli Mehmet Paşa tarafından Mevlevihaneye dönüştürüldüğü ileri iddia etseler de; Evliya Çelebi'nin "...ve yedi tekyedir. Cümleden kala içinde Mevlevihane kârgir kubbei alili bir âsitanei Celâlüddindir..." diye söz etmesi, bu binanın 18. yüzyıldaki dergâha dönüştürüldüğü iddiasını çürütür. Evliya Çelebi’nin yazdıklarından yola çıkarak bu binanın  17. yüzyıl ortalarında da "Mevlevihane" olarak kullanıldığı ortaya çıkar.

 

Antalya Mevlevihanesi’nin üstü kubbe ile birlikte kiremitle örtülüdür. Kubbe üzerinde altıgen kasnaklı bir fener vardır. Bacalar kesme taştır. Ana giriş kapısı güneyde olan yapının içten ve dıştan kalın sıva ile örtülmüş duvarları moloz taştan yapılmıştır. Güneye bakan cephesinin ortasında basık kemerli, çift kanatlı ve demir giriş kapısı bulunmaktadır. Kapı üzerinde sivri kemerli bir nişin şimdi yerinde olmayan kitabeye ait olduğu kabul edilir.

İki katlı yapının alt katında kare şeklindeki bugünkü resim sergi salonuna güneydeki ana kapıdan girildiğinde,  hemen bu mekânın doğusunda dikdörtgen planlı eyvan, kuzeyinde bir, kuzeyde iki ve batıda üç dikdörtgen planlı mekânla karşılaşılır. Burada yukarı kata çıkan ve sonradan eklenen bir merdiven vardır.

Kubbenin ortasında bir kubbe feneri dikkati çeker. Eskiden sema yapıldığı sanılan kubbeli salonun doğusunda, set halinde yükselmiş: birkaç basamakla çıkılan tonozla örtülü küçük bir eyvan bulunmaktadır. Bu kısmın güney duvarı ortasında üstü yuvarlak kemerli küçük bir mihrabı mevcuttur.  Burasının mescit olarak kullanıldığı gibi, müzik topluluğu ile izleyicilerin oturması için ayrıldığı kabul edilmektedir. Buradan kuzey tarafındaki başka bir hücre odasına geçilir.

 

RESTORE EDİLDİ

Alt katta sivri tonozla örtülü üç küçük oda, batıda, doğu-batı istikametinde iki oda bulunmaktadır. Üst katta, cadde üzerinde kuzeyde, kuzey- güney yönünde iki, batıda yine doğu-batı yönünde iki adet olmak üzere sivri tonozla örtülü dört oda vardır. Bu odalar alt kattakilerin üzerine oturmuş durumdadır. Üst kattaki hücreler dervişlerin ikametlerine ayrılmıştı. Binanın doğu dış duvarında, bir pencerenin altında duvar içine yerleştirilmiş mermerden küçük bir kitabe vardır.

Cumhuriyet kurulduktan sonra binanın ilk onarımı 1961 yılında, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yapılmıştır. Antalya’nın ilk Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü Esen Emekcil, 1972 yılında bu mekânı Resim Sergi Galerisi olarak düzenlediğinde, binanın iç ve dış sıvaları yenilenmiş, yapının içinde duvarlara zarar vermeyecek bir teknikle aydınlatma düzeni kurulmuştur. Ayrıca alt sergi mekânından üst kata çıkışı sağlamak üzere bir merdiven eklenmiştir.  Alt katın batısında, güneydeki odada bir niş ve yapı ortaya çıkarılmış; kapı doldurularak kapatılmış, niş dolap olarak kullanılmak üzere bırakılmıştır. Mevlevihane binası, 1984 yılında bir onarım daha görmüş; yanında bulunan Mevlevihane Hamamı da restore edilmiştir.

İnşa tekniği yönünden değişik fikirler öne sürülse de binanın, 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar Mevlevi tekkesi işleviyle kullanıldığı konusunda fikir ayrılığı yoktur. Çünkü Antalya,  Mevleviliğin Anadolu'da en erken yayıldığı yerlerden birisidir. Eldeki bazı fotoğraflar bunu doğrular durumdadır.

Yayın Tarihi
13.01.2008
Bu makale 15277 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Allah aşkınızı artırsın herşeye karşı insanlara,hayvanlara,bitkilere...mevlevilik alanında antalyada çalışmaların yapılması mevlana öğretilerinin aşıklarının doyurulması tanımayanların tanıştırılmasını arzu etmekteyim.

aşkın çalışkan 10.02.2008

Sevgili Huseyin Cimrin'in yazisi diger yazilarinda da oldugu gibi tam bir bilgilendirme yazisi. En guzeli de tanisma firsatini buldugum, birlikte iki kadeh sarap ictigim guzel insan sevgili agabeyim Esen Emekcil tarafindan Antalya kulturune kazandırımasıdır. En ayıbı da galerinin adinin hala Esen Emekcil olarak degistirilmemesidir. Kultur Bakanligi Esen Emekcil Guzel Sanatlar Galerisi. Bu kadar zor mu bunu kabullenmek. Uyuyan bakan gitti. Gulen bakana duyurulur.

mustafa uysal 18.01.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!