Önceki gece (AKP Genel Başkan Yardımcısı) Haluk İpek ve Alanya’daki yakın dostlarıyla yemekteyiz AGC Bistro’da…
İpek’in telefonu çaldı; arayan (bilinmeyen bir yerde) ailece tatilde olan Başbakan’dı.
“Buyrun efendim; Alanya’dayım, dinleniyorum” diye başladı ilk cümlesine…
Konuşmanın akışından anladığım, Başbakan; selam sabah, hal hatır ettikten sonra, bir konuya girecek oldu ama İpek, "Efendim, Cuma günü nasılsa yüz yüze görüşeceğiz, detayları o zaman konuşuruz. Size de iyi tatiller dilerim efendim" diyerek telefonu kapattı.
Telefonun ucundaki kişi Başbakan’dı ve bir şeyler söylemek istediği halde, partisinin Seçim İşleri Başkanı, lafı neredeyse ağzına tıkamıştı.
Hatta masada bulunan bir arkadaş, “Ben olsam sabaha kadar konuşsa konuşurdum” dedi şakayla karışık…
Gülüştük hep birlikte…
İpek, “Sayın Başbakan’ın hangi konuya gireceğini anladım ve telefonda o konuya girmesini istemedim. O da benim ne demek istediğimi anladı ve kapattı zaten. Sayın Başbakan, benim ne diyeceğimi daha konuşmaya başlamadan bilir, ben de onun ne diyeceğini bilirim” diye anlattı.
Bu ülkede telefon dinlemeleri o kadar ayyuka çıkmış ki, Başbakan’la en yakın kurmayı bile konuşamıyor güvenle…
Bu nasıl bir demokrasidir?
Bu nasıl bir iletişim özgürlüğüdür?
Bu nasıl özel hayatın gizliliğidir?
Yıllar yılı, “Bu ülkeyi en çok biz seviyoruz” diyerek bu hale getirenler utansın!
Yarattıkları korku, kuşku ve şüphe imparatorlukları bir bir başlarına yıkılsın onların!
…
Hiç bir siyasal başarı yoktur ki, tek kişilik olsun.
Hiç kuşku yok ki, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasal başarısının arkasında da (AKP Genel Başkan Yardımcısı) Haluk İpek gibi nice isimsiz kahramanlar var.
Haluk İpek’in Erdoğan’la ilişkisi siyasi yasaklı olduğu yıllara kadar uzanıyor.
AKP’nin tek başına iktidar olduğu 2002 seçimleri sonrasında, milletvekili olamayan Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılarak, önce milletvekili, ardından da Başbakan olduğu süreci yöneten “Hukuk Ekibi”nin başındaki kişidir Haluk İpek…
Son Anayasa değişikliği referandumu da dahil olmak üzere, hükümetin gerçekleştirdiği yahut gerçekleştirmeye çalıştığı tüm hukuksal ve anayasal hamleleri planlayan, sevk ve idare eden kişidir aynı zamanda…
O’nu, AKP’nin (muhtemel) üçüncü dönem iktidarında, Adalet Bakanı olarak kabinede görürsem hiç şaşırmam.
Bir avukat olmasının ötesinde, sadece yerel hukuku değil, çağdaş AB hukuku ve dünya hukukunu da çok iyi bilen Haluk İpek’le Türk Adaleti’nin yeni ufuklara açılacağından hiç kuşkum yok.
Alanya’yı sadece tatilini geçirdiği ve balık avladığı bir sahil kenti olarak görmediğini her fırsatta hissettiren, her konuda en az bir Alanyalı kadar duyarlı olan İpek’le, Alanya’ya dair çok şeyler konuştuk.
Ama, Alanya’nın selameti için, şimdilik “off the record!”
Ancak, memnuniyetle ifade etmem gerekir ki, Alanya’nın beklentilerini yine başarıyla, “planlayarak, sevk ve idare” ederek gerçekleştireceğine olan inancım bir kere daha tazelendi.
Fahri Alanyalı, bizden biri Haluk İpek’i bizler de seviyoruz.