İnsan izlediği olaylarda, bilinçaltında,
“ bunu ben de yapabilirim” penceresinden bakarmış.
Liderlerin yaptıkları uygulamalara bakınca,
Gözlenen hatalar, sıradanlıklar ve aksaklıklar, benim yaptıklarım kadar.
Bu da bana cesaret veriyor.
İçimde geçiriyorum, “ bunu ben de yapabilirim” . Ben de aday olabilirim.
Diyarbakırlıyım. Güneydoğu’ya yakınım.
Eskişehir Anadolu Üniversitesi mezunuyum. Orta Anadolu’ya yakınım.
Antalya’da yaşıyorum. Yörük kültürüne yakınım.
Dini bilgim fena sayılmaz, aksatmadan yaptığım ibadetlerim vardır. Dincilere yakın gibiyim.
Yapı olarak demokrat olma çabam var. Sosyal demokratlara yakınım.
İş dünyasının içindeyim, iş dünyasına yakınım.
Ülkenin % 50’ den fazlasını temsil ediyorum.
Çatı aday olma özelliğimin yabana atılmayacak kadar iyi olduğunu düşünüyorum.
Çeşitli derneklerde çalışırım, az-çok dernekçiliği bilirim.
Gece aleminde şarkı söyledim, az çok alemi bilirim, insanı bilirim.
Halk dansları ile uğraştım, sahneyi bilirim.
Biraz yazarım, az-çok yazmayı ve araştırmayı bilirim.
Açılışlara ve toplantılara katılır, iyi konuşmalar yapabilirim.
Hiçbir partiye üye değilim.
Hiçbir fikre ve oluşuma çok yakın değilim.
Paralel değilim, yuvarlak değilim, dik değilim, hep bir orta yol halim vardır.
Dolayısıyla (fazla çaba sarf etmez ise) kimse beni bir taraflara biatla suçlayamaz.
Çatı adayı açıklamadan önce parti kurmaylarından da saklamışlar.
Demek ki parti kurmaylarına sormadan rıza alınabiliyor.
Diğer grupta hemen destekleme kararı almış, demek ki hemen destek olabiliyor.
Bana da destek olunabilir.
Çatı adayı, kimselerin pek tanımadığı,
Hatta parti kurmaylarının bile tam tanımadığı anlaşıldı.
Şahsına ilişkin yazılar, bilgiler dökülmeye başlandı.
Beni de Antalya biraz tanır, Eskişehir biraz tanır, Diyarbakır hatırlayabilir.
Geniş kitle tanımaz. Hem ne kadar tanınıyor diye sorun da olmaz.
Geçmişimle ilgili her insan kadar iyi-kötü şeyler çıkar, isteyen istediği gibi yorumlar.
Ucu da benden başka kimseye dokunmaz.
Evliliğim yok, çocuğum yok. Yaptıkları problem yaratmaz.
Diplomam var, altında Yılmaz BÜYÜKERŞEN’ in imzası var,
Sınıf arkadaşlarım var, fotoğraflarım var kimse laf edemez.
Hiçbir grubun beni içine almak için çaba göstermesine gerek kalmaz,
Gruplar içinde işe yaramam.
Buna gerek duyulacak kadar çıkış yapmam, ortalarda giderim.
Ortalama iyi konuşurum, sıkışırsam şarkı söylerim, olmazsa fıkra anlatırım,
daha da olmazsa Türkiye’ nin 20 yöresinden halk dansları oynarım.
Kesin ben daha avantajlıyım.
Pek siyaseti bilmem, diplomasiyi bilmem, ittir-kaktır bilmem.
Ama tez zamanda öğrenirim. Kurmaylarımı mahçup etmem.
Hiçbir siyasi geçmişim ve gruba yakınlığım yok.
Dolayısıyla ben, hükümet, muhalefet herkesin adayı olabilirim, herkes destekleyebilir.
Dolayısıyla tüm dünyanın örnek alacağı hoş bir durum sağlanmış olur.
Halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanı da halktan olmuş olur.
Eğer, çatının çıtası buysa “ bunu ben de yaparım”.
Seçilirsem, var olan durum gibi tüm uygulamaları izlerim, onaylarım.
Seçilmezsem kriz olmaz, sorun olmaz, “şimdi bunu nereye koyacağız” sorusu hiç olmaz.
Yarın lazım olursa tekrar kullanırız sorunu olmaz, bana sonra da ihtiyaç olmaz.
Ben hayatıma kaldığı yerden devam ederim.
Küçük bir problem kaldı; beni önerecek 20 milletvekili lazım.
Onlara da birisinin “bu adamı önerin” demesi lazım.
Şimdi ihtiyaç o birisi.
----------------
(kahkahalarınız bol, keyfiniz yerinde olsun)