Hayat çelişkimiz…

Hayat bizi sürekli değişik zamanlarda ve konularda çelişkilere itmektedir. Bir yandan isteklerimiz, diğer yandan imkanlarımız arasında gidip gelirken, çeşitli bedeller ödemek zorunda kalıyoruz. Çünkü istediğimiz hayata ulaşma sürecinde, ulaşınca ve ulaşmayınca bile maddi manevi, sosyal , ruhsal bedeller ödemek durumunda kalıyoruz. İşte tam burada ilk hayat çelişkimiz başlıyor. Malum biz insanlar uzun yaşamak isteriz. Bunun için çabalar dururuz. Ama diğer yandan da yaşam süremizi kısaltacak ne varsa yaparız. Nasıl mı? Ünlü düşünür şöyle ifade etmiştir.

“Biz insanlar önce zengin olmak için çok çalışırız.

Bu süreçte çok çalışırken de sağlığımızı kaybederek zengin oluruz.

Sonra kazandığımız paralarla da kaybettiğimiz sağlılığı yeniden kazanmaya çalışırız.”

Hepimiz dünyanın en uzun yaşayan insanların bir Japon adasında olduklarını biliyoruz. Bunların neden bu kadar uzun yaşadıkları araştırıldığında; en çarpıcı noktanın yaşamları boyunca sadece yaşamlarını idame edecek kadar çalıştıkları ortaya çıktı. Kendi bahçelerinde kendilerine sabah, öğle, akşam yetecek kadar yiyecek yetiştirme ve barınmalarını sağlayacak baraka niteliğinde bir eve sahip olacak kadar çalışıyorlar. Modayı takip etme, büyük evler, arabalar, eşyalar ve teknoloji için daha çok kazanç, daha çok çalışmak gibi bir yaşam modelini seçmemişlerdir.

Yaşam sürecimizin farkında olmalıyız. Yani ben kimim, neyim, artılarım, eksilerim neler, ne

yapmak istiyorum, nasıl ve daha da  önemlisi bütün bunların sonucunda bir bedel ödemem gerektiğinin farkındamıyım? Yaşam sürecinin farkındalığını her an sorgulamalıyız. Çünkü bu bilinç yada bilinçsizlik bizi mutlu yada mutsuz kılacaktır.

Amaç mutlu yaşamak ise nedir mutluluk…

Mutluluğun fazla sayıda tanımı var. Çünkü  mutluluk göreceli bir kavram olup her insan için  farklı bir anlam taşır. Bu mutluluk tanımları içinde benim en çok benimsediğim tanım;

“ Mutluluk  beklentileri idare edebilme sanatıdır.” Şimdi buradan yola çıktığımızda beklentilerimize ulaşabilme onlara sahip olabilme oranında mutlululuğu yakalıyor gibi görünüyoruz. Diğer taraftan çok doğru olan başka bir teori ise Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre de ihtiyaçlar sonsuzdur.  O zaman bu sonsuz ihtiyaçların hangisine ulaşmak konusunda beklentilere girip onlara ulaşma çabasında olacağız.

Hayat çelişkilerimizden bir tanesi burada başlıyor;

Biz bir taraftan yaşamamıza çok fazla şey katmaya çalışırken diğer taraftan bunun için sürekli olarak bedeller ödüyoruz. Acaba bu süreçte bizi mutlu kılan, yaşamımıza anlam katan elde ettiklerimiz mi, yoksa bunlar için ödediğimiz bedeller toplamımıdır?

Belki de mutluluk kaynağımızın tamamını sahip olamadıklarımız da değil de, birazda sahip olduklarımızda aramalıyız. Çünkü hayatımızın her döneminde hala sahip olamadıklarımız hep olacak. Belki de hayatımızı mutluluğu yakalamak adına hep elde olmayanlara ulaşmada değil de durup etrafımıza, elimize, arkamıza bakarak şükretme olgusunu da hayatımıza adapte etmeliyiz. Çünkü çok sayıda inanç sistemi, mutlu yaşamın anahtarlarından birinin şükretmek olduğu konusunda hemfikir…

Unutmayalım ki hayat; tavşan kaç tazı tut misalidir. Hayatımızı her daim koşmakla geçirmek bize artı mutluluk getirmez.

Mutluluk yolunuz açık olsun…

Yayın Tarihi
01.04.2009
Bu makale 10071 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!