Keledoş

Uzun bir süre telefonunu çaldırdığım Menşure aba sonunda açtı telefonunu:

“Vilen sen misen? Cırıldın gine! Heç demisen bu avradın işi gücü var. Zor yetiştim telefona.”Diye bir güzel kalayladıktan sonra:

“De bağım müşkülün ne?”Diye sordu.

Hal hatır sordum. Havalardan, konu komşudan… Sonra sorumu sundum:

“Gız aba ele her bir kişinin dilinde keledoş meledoş. Ama bu keledoşun tarihçesini bir bilen yok. Dün fesyte sordum orta yere. Tık yok kimseden. Dedim ki bilse bilse Menşure abam bilir. Nedir bunun hikâyesi.

“Hay menim belangaz gardaşım. İşiniz gücünüz lotilik. Tarihini bilmenem. Bilse bilse kale dibinin mıtıtrıp verdeçeleri bilir. Hemi de İngilizce, Fransızca ve de cümle gavurca.”Dedi sonra ardından bir kahkaha attı ki telefonu kulağımdan uzaklaştırmasam gitti kulağımın çekiç, örs, özengesi ve de zarı.

O meşhur kahkahası cesaretlendirdi beni. Demek ki Menşure abanın havası yerindeydi.

-Anlatırsan yazacağım ve de adını yine her kese duyuracağım. İstiyorsan kapatayım telefonu sen düşün. Sonra tekrar arayayım. Dedim.

Bir ara sesi kesildi. Arka planda birilerine seslendi:

“Ey biriniz ocağın altını kapatın yoksa yemeğin fırığı çıkacağ. Röportaj yapacağım. Gine bizim belangaz arıyor.”Dedi.

Alındım.

-Ele deme be aba belengaz diye diye adımızı çıkaracaksın.”Dedim.

“Bağ eyi dinne. Sana bir cümle memleket yemeklerinin adını sayayım önce… Keşkek nerenin? Senin avradın memleketinin yani Ege’nin… Arap aşı nerenin? O da Yozgat ve bir cümle İç Anadolu’nun, Tarhana nerenin? En başta Ege, Akdeniz ve hatta Trakya’nın… Piyaz senin yaşadığın Antalya’nın… Kısacası her yerin aşı, yemeği meşhur. Bizim de keledoşumuz en meşhur aşımız.”

Araya girdim:

-Yav aba demegoji yapma da anlat hele bir keledoşu? Diye mızıkçılık ettim.

“Vilen ağzını topla. Ne demek demagoji sensin demegoji.” Dedi.

Hemen toparladım:

-Aba demagoji derken kötü söz demedim. Yani kısaca özetle manasında kullandım cümleyi.

Sesini yükseltti:

“Keledoş ele adı gibi kolay bir yemek değil. Söyle bağayım senin kilerinde mutfağında bu sayacaklarım var mı?”

Sesime yumuşak bir ton katarak:

-Vardır aba. Sen sor hele. Dedim.

Saymaya başladı tane tane:

“Gurut, ağ pancar, tenekende kavurman, süt buğday var mi?”

-Olmasa da bulurum. Dedim.

“P..ğ bulursun. Vilen olim onnar Van dışında bulunmaz. Peki, bunar olmasa keledoş zinhar ki yapılamaz. Sen hele bir telefonundan mesajla olmayanı bana yaz ki temin edip göndereyim de sona çırpı bacağlı avradın becereir mi pişirmeyi becermez mi görelim.” Dedi.

-Aba bizim ki fevkalade Acem köftesini yapıyor. Onu da yapar. Dedim.

Yine kalayı bastı.

“Vay o garı sana oralarda keledoş pişirmedi mi, balaların keledoştan habersiz mi?” Diye bastı küfrü.

Konu dağılmıştı. Ak pancarı, kurutu, dövme buğdayı biliyorduk. Onlar ki Menşure abanın meşhur keledoş tarifinin olmazsa olmazıydı.

Konuyu ana noktasına çektim.

-Aba bak daha keledoş hangi tarihte ortaya çıkmış, nasıl sofraların şahı olmuş anlatmadın. İyisi mi internetten araştırayım. Dedim.

Demez olaydım. Ne ebem kaldı, ne kirvem ne de sağdıcım. Her birinin kulaklarını çınlattı.

“Tarihini nenemin nenesi de bilir bilmem… Sen te eski zamanlardan de. Urartu de. Ermeni de, Kürt de. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde de. Ancak sana saydığım nebatlar olmazsa ve de içine tereyağı, bol sarımsak girmezse keledoş keledoş olmaz,  a menim kara gaş gara gözlü balam.”

Sonra ilave etti:

“Keledoş emek ister, sabır ister. Ve de en çok ne ister bili misen?”           Diye sordu.

Ardından küfür gelecek korkusuyla kısık bir sesle:

-Ne ister aba? Diye sordum.

Bir melodiyi andıran güzel bir ses tonuyla:

“Sevgi ve huzur ister a menim belangaz gardaşım,”

Helalleştik telefonda. Telefonu kapar kapamaz keledoş malzemelerini göndereceği adresini mesaj yazarak gönderdim.

Biliyordum. Keledoşun merkez noktası Van olsa da tüm Doğu Anadolu’nun ortak yemeğiydi. Bir kültür bileşiminin sofralara yansıyan yüzüydü. İçindeki her şeyiyle, dünü ve bugünüyle ne Türk, Ne Kürt, Ne Ermeni ne de bir başka etnik kökenin markasıydı. Anadolu’ydu… Damağımızda bırakan o enfes tadıyla insanlarımızın barış ve kardeşlik simgesiydi.

Selam olsun emeğe ve emeği yücelten değerlerin ortak kültürüne.

Yayın Tarihi
10.04.2017
Bu makale 1451 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!