Küçük iğde ağacı

Bahar Rüzgârları sağlı sollu savurmaya başladı. Hangi yönden eserse essin önüne çiçek kokularını alarak taşıyor her yana.

Hangi yönde hangi çiçekler açar bilirim.

Portakal ve tekmil turunç ağaçları Akdeniz’de artık meyveye durdu. Kapandı o nefes kesen kokusundan sonra taç yaprakları, çiçekler portakala, mandalinaya dönüşmeye başladı. Doğa durdurulamayan devinimini güneşin komutunda sürdürmeye devam ediyor ve diyalektik yasa o hiç değiştirilemeyen değişir yasasını uyguluyor.

Bizim sokağın sapağındaki minik boylu iğde ağacını gözlüyordum. O da göz kırptı güneşe ve ben artık tomurcuklarımı patlatıyorum dedi.

Şimdi o küçük boyuna bakmaksızın iğde çiçeğinin bayıltan kokusunu yağdırıyor bütün mahalleye.

Ne severim Leylak ve iğde ağacını. Sessizce donatırlar dallarını tomurcuklarla ve gün dikelip de takvimler bahar aylarını gösterdikçe nazlanmadan patlatırlar. Her patlayan tomurcuk renklerini vitrinlerken, harikulade kokularıyla selamlarlar yeni mevsimi.  Biz baharız her kese merhaba derler.

Bilenler bilir… Van’ın Tepebaşı Mahallesinin Hastane sokağından dereye açılan yollarının iki tarafı da iğde ağaçlarıyla kuşatılmıştır. Kimi minik iğdeler yüklenirler dallarına ki onlara kuş iğdesi deriz. Kimisi de bildiğimiz kadifeden boylarıyla önce yeşile sonra turuncu rengine ve derken gün rengine dönüşürler.

Bağ bahçe sahipleri iğde ağacını biraz da tel örgü vasıtası yapsınlar diye ekerler çevrelerine. Yumuşak ve kaygan, kadifemsi dal ve gövdelerinde yüzlerce diken oluşur. Tel örgü dikenlerine dönüşür gövdeleri.

Bizim ellerde henüz iğde ağaçları pusuda. Hesapladım Akdeniz’de iğde ağaçları Nisan sonu dedi mi çiçeklenir. Ama Van Gölünün eşsiz coğrafyasında iğdeler Haziran demeden çiçeğe durmazlar.

Kâl (ermemiş) iğdeleri çocukken sabırsızlanır tenekeler üzerine dizerek közlerdik. Olur ya çılızlık edip yediğimizde boğazımızı alır ğırtlık olurduk. Sesimiz kaybolduğunda ya da hırıltılı konuştuğumuzda anlardı büyüklerimiz tarafından:

“Gırreder yemişler az sabretmediniz değil mi?” Diye paylanırdık.

Dereye açılan ve askeri kışlaya giden yolun solunda rahmetli Hasan Yamaç’ın bahçe duvarları da iğde ağaçlarındandı. Çok zaman saklandığımız o aşiyan devasa bahçe sonraları istimlak edilip yerine Vali Mithatbey İlkokulu yapıldı. Uçurtmalarımızın hışırtısı, sabahtan akşama oynadığınız topların sesi, melikanların(çomak) çıkardığı takırtılar şimdi hatıralarımızın içinde hoş bir seda olup kaldı.

Tabiat ana biz acımasız insanların tavrına rağmen yine cömert ve bereketiyle hayatı güzelleştirmeye devam ediyor.

Yayın Tarihi
02.05.2017
Bu makale 1100 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!