Nerede yanlış yaptık?

Söylenecek her şey söylendi; yazılacak her şey yazıldı.
Gerçek şu ki, Alanya olarak Gazipaşa Havalimanı ile ilgili savaşımızda sözün bittiği yerdeyiz.
1991’de başlayan bu savaşta zafere en yakın olduğumuz dönem; 1998-99’da A. Ahmet Denizolgun’un Ulaştırma Bakanı olduğu süreçti.
Pistinin 1200 metresi betonlanmış, terminal binası tüm ekipmanlarıyla tamamlanmış, seyyar uçuş kulesi ve uçuş aletleri monte edilmişti.
İlk uçuş için gün sayılıyordu Denizolgun Bakanlıktan giderken…
15-20 gün daha o koltukta kalabilse zaten kendisi inecekti ilk uçakla…
Denizolgun sonrasında, ne biz tam olarak bu hedefimize kilitlenebildik ne de iktidarlar.
Denizolgun’dan sonra o koltuğa oturan MHP’li Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ün talimatıyla, terminal binasının tüm malzemeleri ile seyyar uçuş kulesi ve cihazları sökülüp Mardin’e götürülürken hiç gıkımız çıkmadı mesela…
Neden?
Çünkü, -birkaç kişi dışında- hiç kimse, Alanya’nın çok yakınında bir havalimanına ihtiyacı olduğunu düşünmüyordu.
Alanya’da işler yolundaydı çünkü…
Oysa, 2000’lerin başından itibaren irtifa kaybetmeye başladık turizmde…
Antalya’nın Belek’le başlayan turizm hamlesine, Kundu ve Lara’nın da katılışına kadar Alanya’nın turizm rekabetinde geri kalışının gerekçesinin havalimanına olan uzaklığımız olduğu teşhisini koyamadık önce…
Teşhis koyduğumuzda ise, Gazipaşa dururken, Manavgat Ulualan’da bir havalimanı istedik önce…
Manavgat’ın muhalefetiyle karşılaşınca da Gazipaşa’ya döndük ama vakit bir hayli geç olmuştu.
Antalya havalimanı, tabiri caizse yuvadan uçmuş, acımasız ticari kurallar ve vahşi rekabet koşulları içinde, Gazipaşa’nın varlığı bir tehdit oluşturmaya başlamıştı Antalya için…
Alanya’nın, medyasıyla, sivil toplum örgütleri ve siyasileriyle AK Parti iktidarına Gazipaşa havalimanı için 2006’dan itibaren yaptığı baskılar, 2008’de TAV’ın ihaleyi kazanmasından sonra farklı bir boyut kazanmıştı.
Hepimizin umudu artmış, sektörün ihtiyacı olan bir havalimanının Gazipaşa’da güçlü TAV’ın da marifetiyle vücut bulacağına olan inancımız pekişmişti.
Ancak, aradan geçen 2.5 yılda, pistin 2 bin metreye uzatılması, meydanın aletli uçuş iznini de kapsayan 3C kategorisine yükseltilmesi, çağdaş uçuş sistemlerinin kurulması gibi olumlu gelişmelere rağmen, bizim için asıl gerekli olan, 2 bin 400 metre pist uzunluğu için gerekli izni bir türlü çıkartamadık.
AK Parti hükümetinin hiç değişmeyen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Gazipaşa’da mania (dağ engeli) var. Uçaklar pas geçemez. Kaza olursa hesabını veremeyiz” tezini savundu hep…
TAV yetkilileri, ön plana çıkmadılar belki ama, arka plandan, “Hayır. Buraya orta gövdeli (charter) uçaklar iner. Siz yeter ki, Bakan beyden bu izni kopartın, turist uçaklarını indirmek bizim işimiz” mesajını ilettiler bize…
Ancak, elimizde hiçbir somut veri yoktu.
“Orta gövdeli uçak iner” ya da “İnemez” minvalinde hiçbir uzman ya da bilirkişi raporu söz konusu olmadan her kafadan bir ses çıkıyordu.
Anadolu Üniversitesi Havacılık Okulu’na bir rapor hazırlatılamaz mıydı mesela?
Hatta, yurtdışı kaynaklı bir bilirkişi heyetine burayla ilgili ayrı bir rapor daha yaptırılamaz mıydı?
Bildiğimiz kadarıyla; fiziki engeller, hava koşulları ve manialar açısından sakıncalı bulunan o kadar çok havalimanı vardı ki…
Gazipaşa da bunlardan birisiydi.
Oralarda ne kadar kaza riski varsa, Gazipaşa’da da o kadar olabilirdi.
Kaldı ki, Hürriyet’te Uğur Cebeci’nin kaleme aldığı bir yazısında açık açık yazdığı gibi, “Gazipaşa havalimanına simülasyon marifetiyle, orta gövdeli uçakla iniş ve kalkış yapıldı ve hiçbir sorun yaşanmadı.”
Pist, 2 bin 400 metreye uzatıldığı takdirde, hiçbir sorun yaşanmayacağı aşikar olduğu halde, Ulaştırma Bakanı’nın, “Mania ve kaza riski” nakaratına Başbakan da takıldı.
Aslında, bizim için değişen pek fazla bir şey yok…
Binali beyi ikna etmeye uğraşırken zaman kaybettik bir bakıma…
Başbakan’ın bu işin içine böylesine girmiş olması, “Gelin beni ikna edin” dediği anlamına gelmiyor mu aynı zamanda…
Bu aşamadan sonra, uzmanlar ve raporlar konuşmalı…
ALTSO başta olmak üzere, Alanya Belediyesi ve tüm kurumlarımız elini taşın altına koyarak, en azından birisi yabancı olmak, iki ayrı bilirkişi ya da uzmana rapor hazırlatmalı…
Bu raporlar, eğer Binali beyi teyit ederse, özür dileyerek, başka bir alternatif aramalıyız.
Ancak, aksi olursa, Binali beyin özrü belli, pistin uzatılmasına onay vermeli…
En kısa sürede, Alanya, Gazipaşa ve Anamur’dan bir heyetle, Sayın Başbakan’a gidilerek, bu konu anlatılmalı ve sözü alınmalı…
“Ah vah” ederek hiçbir şeyi çözemediğimiz gibi zaman kaybederiz yalnızca…

Yayın Tarihi
24.12.2010
Bu makale 11069 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!