BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Tarikatlar ve İnfaz Kılıcı...

Türkiye Cumhuriyeti Ulus Devletinin kuruluş felsefesinin temeli, ümmetten millet yaratma amacını taşır. Osmanlı Devleti, bilindiği üzere, bir ailenin babadan oğla geçen hanedanlık zincirine dayalı oluşup gelişen ve devam eden bir imparatorluktur. Çok milliyetli, çok dilli, çok kültürlü, çok inançlı bir karma toplumdur, Osmanlı imparatorluk sınırlarında yaşayan toplum...

***

Müslüman toplulukların, "din" şemsiyesi altında, "halifelik" makamının koruyuculuğuyla bir arada tutulduğu düşünülür. Aslında böyle sanılır, fakat hiç bir zaman Müslüman olan toplumlar ortak dindaş olduğu için bir çatıda barınmayı yeğlemediler; kendi başlarına bir "güç" olma peşinde olan topluluklar oldular.

Bunlar küçük-büyük "din marketleri" şeklinde organize olan "tarikatlar" olarak kimlik kazandılar. Tarikatların hem Osmanlı döneminde, hem de cumhuriyet kurulduktan sonra, özellikle 1950 den sonra, toplumda bu denli yaygın egemen güç olmalarının arkasındaki gerçeğin, siyasal gücü paylaşım yarışı olduğu bilinmelidir.

Din, her dönemde siyasal güç odağı olarak düşünülmüştür.

Bu sadece Müslüman toplumlarda değil, diğer inanç sistemlerinde de durum aynıdır...

Dinin siyasi güç merkezi olarak konumlandığı her toplumda mutlaka kan vardır.

Kanlı toplumlara bakınız, hepsinde din merkezli devlet idare etme yarışı olduğu görülür. Tarikatlar işte bu din marketçiliğinin öncü örgütlü güçleridirler.

***

Din merkezli siyasi güç aktörlerin en çok etkili oldukları toplum kesimi, öncelikle kırsal ve varoşlarda yaşayan vatandaşlardır. Tarikatlar da toplumun bu alanlarında itibar görürler. Bunun başlıca sebebi de ekonomik ve eğitimsizliktir.

Çaresiz kalan, maddi ve manevi sıkıntılar karşısında kurtuluşu tarikatın "manevi himayesinde" arayan bu insanları zor bir süreç bekler. Tarikatın etki alanına girerek çaresizliğinin giderilebileceğini düşünür. Çünkü eğitim fukaralığı zihniyeti onu bu yola sürükler.

Onun içindir ki tarikatların yaygınlaşması, belli temelden başlayıp yukarılara kadar tırmanan bir toplumsal trendi vardır. Bu trendin sorumluları tek toplum kesimi değildir. Sorumlular, kırsal sınıfından varoşlara, varoşlardan orta sınıf apartmanlara, apartmanlardan konaklara "terfi" etmeye çalışan, yani "sınıf atlamak" isteyen her orijinden bireylerdir.

Bunların bir kısmı manevi, bir kısmı maddi çaresizliklerde iken, "sınıf atlama" gayreti içine girerler ve basamak olarak kullanmak istedikleri "tarikat, cemaat, ocak" mekânlarda, cumhuriyet karşıtı beyinsel olarak bilenirler.

***

Öyle bir noktaya gelinir ki, tarikat şeyhinin, hoca efendinin, söylemleri "tanrı buyruğu" olarak kabullenilir. Kimseyi suçlamaya kalkmadan bir soruyu yöneltelim; "kim bunlar?" Toplumun her kesiminde yaşayan herkes...

Yani, hepimiz...

Bu "hepimiz" ifadesi kapsamına en dindarından en dincisine, en muhafazakârından en çağdaşına, en sağcısından en solcusuna, her farklı aidiyete mensup olana kadar herkes!

Tarikatların sürekli mantar biter gibi bitmesi toplumda işte bundandır, sınıf atlama çabasında olanlar ilk derecede sorumlular...

***

Neden ne için herkes sorumludur?

Biraz da öz eleştiri yapmalıyız.

Çünkü sınıf atlama mücadelesinde olanlar, hep kötü "rol model" oluşturdular.

Sıradan sayılan vatandaşlara o "zayıf" insanlara sırtımızı döndük, kendimizi onlardan, onları kendimizden farklı gördük. Yenidünya düzeninin bir parçası olmak için, sözüm ona, "değişmek" için küresel baronların insan ruhunu esir alan etkili ajanlarının peşinde bir yerlere ulaşmaya çalıştık.

Lüks yaşamdan kesitlere özenerek paranın tek geçer değer olduğuna inandık.

Her şartta başarıya endekslenip, zengin yaşamları anlatan renkli ekran dizileri izlemek tek "kültür kaynağı" olarak gördük...

Bu eylemler bizim dışında olup gelişirken, onların içinde oluyorduk, onlardan bir parça sayıyorduk, renkli ekranlarda...

Bazen de insanı aşağılayan, kişilik yontma makinesine dönüşen o "düzey fukarası" yarışma programlarını izleyerek "kötü örnek" olma yolunda hayli mesafe alıyorduk...

***

Köylü toplumundan kent kültürü oluşturma süreci, cumhuriyetin sağladığı en büyük avantajdır. Bir avuç toprağını ekmekten aciz kalmış; ağaların, şeyhlerin, mirlerin, aşiret reislerinin baskısından, feodal güçlerin zulmünden, törenin, terörün acımasızlığından kaçarak, kente göçmüş kırsalın "biçare" halk kesimleri, tarikatlar için iyi bir "av kaynağı" oldu. Bu insanların bir kısmı ya "hemşeri-akraba" yanına sığınırken, bir kısmının da tutunacak tek bir dalı olmayan aileler idi. Bu sahipsiz ailelerin çocuklarını bekleyen tuzak, işte her boyda ve boyada olan din sömürücüleri tarikatlardı...

***

Çaresizlik içinde kıvranan kırsal kesimin ilk yerleşim alanları varoşlar, varoşlardan orta sınıf apartmanlara doğru bir yükseliş başlarken, başlangıçta el verdikleri tarikattan artık kolunu bile kurtaramaz oluyordu. İşte bu aşamada siyasi güç elde edip ya da siyasi güce destek verip devletin kaynaklarından semirmek fırsatını yakaladıklarında, "konak sakini" ve "cip binicisi" olmak içten bile değildi.

Tarikatların sarıp sarmaladıkları, beyinsel etki ajanlarıyla biçimlendirdikleri, nefis ve ego tatmini ile bağladıkları, yetiştirdikleri bu "yeni yetme" enerjik, ama tarikat reysinin "emir kulu" insanlar sokağa, meydanlara çıktılar, toplumun içine karıştılar, yeni "hücreler" oluşturmak üzere görevlendirildiler.

***

Böylesine sistemli bir örgüt mensupları hızla çoğaldılar...

Çoğaldıkça güçlendiler, güçlendikçe pervasız kabadayılıklar gösterisine giriştiler.

Devletin idaresinde güç kazandılar ve sonuçta örgütlü cehaletin nasıl topluma egemen olacağı örneğini verdiler.

İşte buyurun size tarikat egemenliğinin şahlanma hikâyesi.

Tepelenerek feryat etmeye başlarsak, yadırganmayacak onlarca...

Lakin seni "inanmayan", "katli vacip" mahlûkat olarak gören bir nefret ve kin yığını ile doludurlar. "Efendi ne derse o olur" ilkesi 'infaz kılıcı' olarak toplumun tepesinde sallanmaya devam edecektir.

FETÖ de bu sistemin sonucudur. Buna yardım ve yaltaklık edenler iktidardadır.

Yayın Tarihi
09.12.2016
Bu makale 1492 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!