Trabzonspor
Yönetim Kurulu’nun, tesisler alanında, ‘yanyana
mescit ve şapel yapma’ kararı almış olduğunu duyduğumda, aklımdan ilk geçen, antrenör Mustafa Akçay’ın; “Yabancı futbolcuları için İncil okuyorum”
demesinin boşuna olmadığı; Trabzonspor
üzerinden topluma benimsetilecek şapel”e getirilmesi olduğunu düşünmem
oluyordu.
Trabzonspor’la
duyduğumuz ‘yan yana yaşam’ öncesinde
okuduğumuz bir önceki “birlikte yaşam”
örneği olan; ‘yan yana cami ile cemevi
inşa etme’ öngörüsü; “Sunni Müslümanlığa
hatta Aleviliğe de yapılan bir saldırı” iken; yani “Aleviliği ve Alevileri Sünnileştirme”, tersine olarak da “Sunniliği ve Sünnileri Alevileştirme”
projesiyken şimdi de “Trabzonspor üzerinden” Trabzon’a ve
bölgeye, ‘kilise ortaklı yaşam’ gelmek üzere bulunuyor.
Düşünce,
yönetim kurulu üyesi olan Köksal Sadıklar Bey’in oluyor, konuyu
yönetim kuruluna getirmesi sonrası ise, Kulüp Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ve
yönetim kurulu üyeleri, ‘yanyana
(birlikte) yaşam!’ için karar alıyor;
inşaat masraflarını da Köksel Sadıklar üstleniyordu.
Başkan Hacıosmanoğlu, “Herkesin ibadet yapma özgürlüğü var. İnsanlara saygı gösterirseniz
onlar da size saygı gösterir. Dinimiz
hoşgörü dinidir.” derken, Köksal
Sadıklar ise, “Bu (şapel) onlara manevi bir huzur sağlıyor. Bu rahatlık performansları için de
önemli..Dinimizde inanç özgürlüğü var.” diye konuşuyordu.
Şapel,
‘küçük kilise’ denilse de asıl da, “Hırıstiyanların tapınak veya kutsal alanı” demek oluyor. Kalpleri bilecek
olan ALLAH, Kur’an’ın da, “İslam hoşgörü
dinidir ya da Kilise yapın, Dininizde inanç özgürlüğü var” bildirmemiş, üstelik;
“rahmet ve azap habercisi olan
peygamberler” öngörüsüyle de zaten gazabı
da haber veriyor, yoksa Hacıosmanoğlu ve Sadıklar kardeşlerimizin şapel
yapmak isterlerken din konusunda söyledikleri doğru olmuyor. Başkan, “İnsanlara saygı gösterirseniz onlar da size
saygı gösterir” de demişlerse de, hangi
insandan gelirse gelsin, toplumu bozacağı için “yanlışa saygı gösterilmez” diyorum ben de.
Yanlış
yapıldığını düşündüğüm için yazıyor; yönetim kurulu’ndaki arkadaşlara sesleniyorum:
Varsayalım ki, sizin kendi arsalarınızda veya benzer bahçelerinizde
ya da Trabzon dahil bu bölgeyi “kutsal
toprakları gören” yoldan gelip geçecek Hıristiyanlar için “Şapel/Kutsal alan” yapmaya kalksanız, “KENDİ AİLENİZ” size bunu yaptırtır mı? ‘Başörtüsü mağduru aileyiz’ diyen sayın Hacıosmanoğlu,
“Hani nerede başörtünüz!!”; şapelinizle ‘İslam olanı’ mağdur edecek olmuyor musunuz?
Trabzonspor
bir ‘büyük aile’; bendeniz bu ailenin ‘bir üyesi’ olarak yazıyor ve diyorum
ki; Trabzon’sporumuz, dolayısıyla Türkiye’miz
için böyle bir karar almaya hakkınız yok;
yok eğer var diyorsanız -insanız, hep
ölümlüyüz-, “şapel”i hayırlı bir iş yapma olarak görüyorsanız; ALLAH ömürler versin de, diyelim ki de ölüm size geldi (!), işte o gün; -Yarabbim, ben şapel yapmış biri
olarak huzuruna geliyorum demeli değil misiniz?
Bunu
bir düşünün, cevabınızı bekliyorum!.
Şapeller,
bir büyük kuruma, mesela da bir kiliseye bağlıdır; peki de ‘Trabzonspor şapeli’ hangi papaza
bağlanacak!
Bir
çift sözüm de ‘Trabzon'a, Trabzonsporlu'lara’
Tıpkı
diğer şehirlerimizdeki taraftar ve vatandaşlar gibi sen de dünyada neler olup
bitiyor bilmiyorsun. Futbolun, ‘siyaset’
olduğundan da bihaber, seviyor, yaşıyorsun!
Oysa,
hiçbir şey rastgele olmuyor, senin
de ‘KİMLİĞİN’ bilerek kırılıyor. Çünkü
sen “Anadolu’sun”, istenilmiyorsun.
Hatırla
Kenan Evren’i; kupayı verirken
kaptan Şenol’a, -Hep siz mi şampiyon olacaksınız niye demişti ki!
Bil
ki, “Vatan Kurtarıcı Aslanlar” veya “Vatan Değerlerinden Sıkılanlar”
isteseler de seni sev(e)mezler, çünkü;
farkında olmasan da sen ‘Turkuaz değil, AY YILDIZ’sın. Yabancı
futbolcular ile şampiyon olsan da
ÜZÜLMELİSİN! Çünkü o gün SEN, ‘Sen’ olarak orada ORTADA zaten OLMAYACAK; ‘KİMLİKSİZ’ olarak bulunacaksın!
Bunun
olmaması için, paraya ve ‘şampiyon olma’
kriterine dayalı yönetim-idare anlayışını defedip,
MUTLAKA ‘ÖZ/kimlik anlayışı’na
dönmelisin.
‘ÖZ KİMLİK’ demek, Trabzon’da
yaşamak ve Trabzonlu-Trabzonsporlu olmak değil, Trabzon’SPOR’u ‘gereği gibi’ TEMSİL edebilmektir. SEN ‘Sen’ ol(a)madığın için yokediliyorsun!
SEN sadece ‘SEN’ OL; İSTERSEN DE ŞAMPİYON HİÇ OLMA, KUPA
DA HİÇ ALMA; ‘SEN/Öz-Kendin olarak KAL’, yalvarırım, ne olur!..
http://www.ahmetmusaoglu.org